Tokat Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ali Çelik İyi Parti'den Milletvekili adayı olabilmek için her yolu deniyor...
Açıklamalar yapıyor, kulisler yapıyor, ziyaretler yapıyor...
Ne yapsın, o da haklı... mecbur kaldı...
Çok istedi zamanında Tokat'ta Ak Parti'nin gözüne girip oradan milletvekili adayı olabilmeyi ama olmadı...
Kapıları kapattılar...
İstemez miydi yoksa şimdi Ak Parti'den milletvekili olmayı...?
Ak Parti kurmaylarının çoğu onu Tokat'ta ezim-ezim ezdiler...
Bazen programlara çağırmadılar...
Kendini zorla çağırttığı veya davetsizce gittiğinde ise söz hakkı vermediler...
Yoksa; çok bekledi o kapı açılsın kendine diye...
Hatta hatırlarsanız; Özlem Zengin Partisinin grup başkanvekili iken, bana cinsel taciz davası açtıktan sonra Tokat'a gelmiş... O ziyaretinde tüm STK başkanlarını da ziyaret etmişti...
Ali Çelik hariç...
Özlem Zengin belli ki ezikleye-ezikleye bir mesaj veriyor... Ali Çelik'e adeta, "sen kimsin?" demeye getirerek yerini ve haddini bildiriyordu...
Bu durum karşısında "İyi Parti'den milletvekili olmak isteyen biri olarak Ali Çelik ne yapmalıydı?" sorusunu sormayacağım...
"Şahsını böylesine renciden eden bir siyasetçiye karşı, haysiyetli bir STK başkanı nasıl bir tavır sergilerdi sizce...?" diye soracağım...
Ali Çelik işte o tavrı yaklaşık 10 gün sonra bir basın açıklaması ile ortaya koydu...
Özlem Zengin'in "Twitter'dan bir avukat bana hakaret etti" diye ortalığı ayağa kaldırmasından sonra, fırsat bu fırsat diyen Ali Çelik, Kara Murat gibi sahneye çıkarak, "mağdur milletvekilime hakaret ettirmem" deyiverdi...
Evet Ali Çelik önderliğinde Tokat'taki 9 STK başkanı Milletvekili Zengin'e destek açıklaması yaptılar...
Daha bir kaç hafta önce çıplak aramaya maruz kaldıklarını belirterek yardım isteyen kadınlara meclis kürsüsünden, "ahlaksızlar, onursuzlar" diye küfür eden muktediri bir anda mağdur ilan ediverdiler... ve desteklerini açıkladılar...
Hem de ne destek açıklaması...
O açıklamada verilen fotoğraf adeta hafızalara kazındı...
Fotoğrafta Ali Çelik kumandan edasıyla masanın başına tek başına oturmuş.... diğer STK başkanlarını sağ ve soluna dizmiş... arkasındaki ekrana da özellikle Özlem Zengin görüntüsünü koyarak... o kadar dışlanmaya, rencide edilmeye rağmen adeta son bir çaba ile göze girmeye çalışıyordu...
Öyle böyle bir fotoğraf değildi...
Daha 10 gün önce kendisine yok gibi davranarak ezikleyen milletvekiline her şeye rağmen biat bildiriyordu...
Hem de ne biat... 9 STK başkanıyla toplu bir biat olsa da, özellikle kendini ayrıştırarak, adeta gözlere sokar gibi, fotoğrafını da arkasına alarak...
Ne yalan söyleyeyim ortaya çıkan tablo...; bana ve bir çok insana dalkavukluğun, yalakalığın, haysiyet ve haysiyetsizliğin sınırlarını sorgulatacak kadar göz kanatıyor... vicdan yaralıyordu..
Oysa aynı milletvekili, saçma sapan bir şekilde iftira atar gibi "Kemal Vanlı bana cinsel tacizde bulundu" diye dava açmıştı...
Birini mağdur ilan edeceklerse beni ilan edip, arkalarına da benim fotoğrafımı alıp, "utanmıyor musun gazetecimize iftira atmaya" diye Özlem Zengin'e karşı tepki gösterebilirlerdi...
Çok da yerinde olurdu...
Çünkü tepki..; güçlüye, iftiraya, saldırıya, zulme karşı gösterilince...
Destek mağdura, yalnız bırakılana verilince anlamlıdır...
Ama yapamadılar... Yapmazlar da...
Çünkü bu; cesaret ister...
Vicdan ister...
Mertlik ister...
Yiğitlik ister...
Ki..; Ali Çelik kiracısının eşyalarını haczederek dükkandan atınca, kendisini linç etmeye çalışanlara, "bir dakika eleştirebilirsiniz ama linç edemezsiniz" diyen de Kemal Vanlı'ydı...
Bir anlamda Ali Çelik linç edilmek istendiğinde ona dahi arka çıkmıştı...
Buna rağmen yapamaz...
Neyse... Madem Ali beyin mağdur kadın hassasiyeti vardı neden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2019 yılında yaptığı mitingde, Meral Akşener'i hedef alarak, "İftiralarla, bühtanla mahkemeye verdim. Hanımefendinin kaçacak deliği de yok. O milletvekili de değil. Onunla hemen hesaplaşacağız. Onun hesabı ağır olacak." dediğinde sahaya çıkmamış, arkasına Akşener'in fotoğrafını alıp, "Akşener yalnız değil" mesajı ile destek açıklaması yapmamıştı...
Oysa ben bile o gün, o olaya da sessiz kalmamıştım mesela...
Haydi geçelim 2019'u... Haydi o zaman Ak Parti'nin kapısından ayrılmıyordu...
Ya geçtiğimiz aylarda Akşener'e karşı Rize'de organize edilen provokasyona, Erdoğan'ın adeta benzin dökmesi... "Bu daha başlangıç, daha neler olacak neler?" diyerek tehdit eder gibi açıklama yapmasına neden tepki göstermedi...?
Ki; artık Ak Parti'de tüm kapılar yüzüne kapanmış, açıktan da İyi Parti'den milletvekili olmak için çalışmaya başlamışken...
Her ne kadar kapıdan kovsalar da Ali Çelik'in kişiliği de, çizgisi de, düne kadar ki siyaseti de Ak Parti ile örtüşüyor..
Kumaşları tutuyor...
İyi Parti'den aday olma çabasına sırf şu fotoğraf dahi büyük darbe vurur...
Velev ki aday gösterildi..; bu ve benzer bir çok fotoğraf karşısına çıkar... İyi Parti'nin çıkarma şansı yakaladığı bir milletvekiline de mani olabilir...
Bu memlekete; Menfaatine nasıl geliyorsa öyle konuşan... işine hangisi geliyorsa o siyasetçinin fotoğrafını arkasına koyan... Devrine veya liderine göre her defasında ayrı bir renge giren bukalemun lazım değil...
Bize adam gibi adam, kadın gibi kadın... sözün, görevin, sorumluğun namusunu bilen, cesaretli, ferasetli, vicdanlı insanlar lazım...
A veya B partisi önemli değil... Her partide ihtiyacımız olan vekil profili budur...