Görüntüler biraz önce geldi...
Yer; Tokat'ın Erbaa İlçesi Gökal Belde Belediyesi...
Jandarma ve icra memurları ile dayanmışlar belediyenin kapısına...
Başkanın makam mobilyasından belediyenin bilgisayar ve yazıcılarına, belediye aracına kadar haczetmişler...
Yalnız bu haczin hikayesi öyle böyle değil...
Belediye 2019 yılında Ak Parti'den MHP'ye geçti...
Haczettiren ise; Ak Parti İl Genel Meclis Üyesi Mesut Er'in şirketi...
Gerçi şirket resmi olarak Mesut beyin görünmese de... Öyle...
Hem Belediye başkanı sayın Osman Akbulut, hem İl Genel Meclis Başkanı sayın Mesut Er bey ile görüştüm...
Şimdi aldığım bilgileri aktarıyorum...
Belediye başkanı, göreve geldiğinde ilgili şirkete toplam; 800.000 lira civarı borç varmış...
Bu borç eski başkandan...
Yeni başkan, görevde olduğu 2 yılda bu kişilere tek kuruş borç yapmamış...
Bu arada da, borcun 410.913 lirasını da ödemiş...
Yani kaç yılda oluştuysa o borç, yarısından fazlasını 2 yılda ödemiş...
Fakat İl Genel Meclis Üyesi Mesut Er veya aile şirketi, 800.000 borca faizi ile birlikte 2.000.000 milyon lira istiyormuş...
Bu arada belediyeye gelen müfettiş, belediye hesaplarından yaptığı incelemede, genel meclis üyesi Mesut Er'in şirketine yapılan 1.186.000 lira usulsüz ödeme tespit edip, belediye memurlarına zimmet çıkarmış...
800 bin borç...
410 bin ödenmiş kalmış 390 bin...
Müfettiş gelip bu şirkete 1 milyon 186 bin lira fazla ödeme çıkarınca, başkan da demiş ki; "bir dakika biz alacaklı duruma geçtik..."
Ve ödemeleri durdurmuş...
Bu kez alacak üzerinden belediyenin avukatı aracılığıyla Mesut beyle iletişime geçmişler ama sonuç alamamışlar...
Mesut Er faiziyle olan borcu net bilmiyor ama 2 milyon olmasa da ona yakın bir rakam alacakları olduğunu söylüyor...
Kendisine de söyledim Ak Parti'den 2 dönemdir İl Genel Meclis Üyesi olan birinin kamu kurumlarının ihalesine girmesi... oralarla akçeli iş yapması doğru değil...
İl Genel Meclis Üyesi Mesut Er, il genel meclisinin açtığı yol ve parke işleri dahil bir çok ihaleye giriyor...
Hatta bir ara ihale komisyonundaydı...
İş kendi kendine ihale vermeye kadar varmış...
Bu nasıl bir sistem yahu...?
Bu memleket...; halkın öz malı belediyesi haczedilecek kadar sahipsiz mi...?
Üstelik başkana göre; o şirkete zaten fazla ödeme yapılmış.. Şirket belediyeden değil, belediye şirketten alacaklıyken...
Siyaset ile ticaret bu kadar iç içe olursa... Burada ekstra bir usulsüzlük veya yolsuzluk aramaya gerek var mı....?
Zaten işlerini dürüst yapsalar dahi; bu pozisyondaki bir kişinin kamu ihaleleri alması, belediyeler ve kamu kurum kuruluşları ile akçeli işlere girmesi başlı başına şaibeli değil mi...?
Oluşan böyle bir çarkta, amirinden memuruna herkese şaibe bulaşmaz mı...?
Buna rağmen, amir memur, ihaleyi alan veren ses etmiyorsa, bu neye delalet eder...?
Evet..; Bu neyin fotoğrafı...?
Bu siyasetle ticaretin iç içe geçtiğinin fotoğrafı...
Şaibenin fotoğrafı...
Sokması gerekirken, bu çarka çomak sokmayan, halkın ve devletin çıkarlarını korumayan bürokratların.. amirlerin, memurların fotoğrafı...
Bu ben dahil hepimizin kirlenmişliğinin fotoğrafı...