Bugün şiirlerimizdeki o köylerden birini konuşacağız...
Gitmesek de, görmesek de bizim olan köylerimizden birinin bir mahallesini...
Tokat'ın Niksar ilçesi Esence Köyü Karameşe mahallesini...
"Neyi var neyini konuşacağız bu köyün?" diye soracak olursanız...
Bir şeyi yok...
Laf olsun diye değil; elektriği yok, suyu yok, yolu yok...
Daha neyi olsun...?
Ya da; bunlar eksikken neyi tam olabilir ki?
21. yüzyılda; yolunu yapmadığımız, suyunu götürmediğimiz, elektriğini bağlamadığımız yere köy mü denir, mahalle mi denir...?
Daha da ötesi; nasıl bizim diyebiliriz?
Bizi; ne güneşi yaktı bu memleketin...; ne ayazı...
Bizi; içselleştiremediğimiz sorunlarımız...
Yavan sloganlarımız...
Ve slogandan öte geçmeyen memleketçiliğimiz yıktı...
Valisinden, kaymakamına... Milletvekilinden, belediye başkanına; il genel meclis üyelerimizden, en küçük STK başkanlarına kadar kime sorsak hemen Tokat sevdasını anlatır, Tokat aşkından bahseder...
Sadece dilde; slogandan öte geçmeyen bir sevda...
Kullanıla kullanıla içi boşalmış; yavan bir sevda...
"Tokat'a gitmek gerek" sloganıyla yola çıkanların; kendilerinin bizzat Tokat'a gitmediklerini ortaya koyan bir köy ve mahallesinin hikayesi bu...
Ki; umarım gitmedikleri, görmedikleri için böyledir...
Yoksa yolu, suyu, elektriği olmayan bir mahalle gidip gördükleri halde bu durumdaysa bunun izahı çok daha zor olur...
Su kardeşim su...
Su götüremediğimiz yer nasıl bizim olabilir yahu...?
Bırakın evinin her musluğundan su akmasını; duşumuzda, klozetimizde akmasa kendimizi kötü hissettiğimiz bir çağda...; "bu insanlar içme suyunu nasıl karşılıyor, yemeğini neyle yapıyor...
Çocuğunun kendisinin banyo ihtiyacını nasıl gideriyor?" diye sorup içselleştirebiliyor muyuz, hissedebiliyor muyuz meseleyi?
Yolunu yapmadığımız, elektriğini bağlamadığımız yere nasıl bizim köyümüz, mahallemiz diyebiliriz...?
"Neden bağlanmıyor?" sorusu da dahil konu daha derin de; ben kısa kesip takipçisi olmak istiyorum...
Orda bir mahalle var; Niksar'da...