Şu belediyelerimiz tribünlere oynamaktan.. Magazin belediyeciliğinden bir an önce vazgeçsin artık...
Nedir yahu her gün bir festival, bir kaç konser...?
Sonra bu işler belediyelere mi kaldı...?
Bir kentte konser talep görüyorsa; organizatörler bunu kaçırmaz zaten...
Belediyeler her işini halletti de; eğlence sektörüne mi el attılar..?
Konser organizasyonları mı yapıyorlar artık?
Sakın, "talep görüyor" falan gibi bahanelerin arkasına sığınmasın kimse...
Pavyon ortamı istenirse, dansöz talep edilirse; dansöz de mi oynatacaksınız?
Sınırınız nedir sizin?
Tokat'taki son festivalden de şaibeler fışkırmaya başladı...
Cumhurbaşkanının eşine bir il genel meclis üyesinin oğluna ait arazi kiralanmış...
Sırf hanımefendi bir kaç saat görüntü vermesi için, arazide kebap ocakları da olan bir yapı kurulmuş...
Bunun için meclis üyesinin oğluna ayrı; o tesise ayrı paralar saçılmış...
Zorunuz ne kardeşim sizin?
Ne oldu şimdi Erdoğan'ın eşi Tokat'a geldi de...?
Başımız göğe mi erdi?
Kendiliğinden; içinden gelip misafirimiz olmayana bunca döke saça masrafın anlamı nedir?
Hanımefendi Tokat'a geliyor; ama Tokat'ta öyle herkesle yan yana da gelmek istemiyor...
Eee; güveniliri var, güvenilmezi var...
Akanı var kokanı var..
İstemiyor herkesi çevresinde...
Emine hanım bizi nasıl beğenmiyorsa artık.... Nasıl kendini aramızda güvende dahi hissetmiyorsa...; kendisi için kurulmuş yapay bir platoda, Tokatlıdan izole bir ortamda yapıyor şovunu...
Gazetecilerini, ajanslarını, kameralarını dahi kendisi getirmiş..
Tokat yerel medyasını dahi istemiyor etrafta...
Öyle ki; Tokatlı kendi parası ile, kendi memleketinde parya olmuş...
Bırakın gelmiyorsa gelmesin yahu...
Geliyorsa da; gelsin buyursun başımızın üstünde yeri var; ama bize neyse ona da o olsun...
Ne bu saçmalık derecesinde yapay platolarda, yapay şovlar eşliğinde Tokatlı seviciliği...?
Bunu da biz gazetecilerin önüne haber yapın diye koyuyorlar...
Aşağılanmış, ötekileştirilmiş, dışlanmışların önüne...
Bu mu yahu sizin memleket tanıtmaktan anladığınız?
Neyimizi tanıttınız şimdi siz; enayiliğimizi mi?
Hor görülmüşlüğümüzü mü?
Aşağılanmamızı mı; sahipsizliğimizi mi; neyi?
Ne olacak şimdi döktüğünüz bu milyonların getirisi?
Koskoca bir sıfır...
Daha başından itibaren, koskoca bir fiyasko...
Bu memlekette en değersiz şey; memleketin insanı ve medyası...
O kadar ucuza gidiyoruz ki; anlatamam...
Yeter artık yahu...
Kendi gazetecilerini yanında taşıyanlar; gitsin şovlarını da gazetecisi olmayan boş bir arazide yapsın..; bu memleketin iyi kötü gazetecileri var...
Ve bundan böyle; ne konser organizatörleri belediyecilik yapsın; ne de belediyeciler konser organizatörlüğü...
Herkes bir zahmet kendi işine baksın...