BAŞKANIN TATİL FATURASININ HESABI SORULMUŞ...

Tam bir hafta önce 3 eylül cumartesi günü, "Niksar belediye başkanı Özdilek Özcan ailesi ile birlikte tatilden dönmüşler... Tatil masraflarını da, 'seminer' adı altında belediye fatura etmişler" şeklinde paylaşım yapmıştım..
Bunun da bu yıla özel değil; her tatil döneminde başkan ve bazı müdürlerinin, tatil bölgelerine gittiği, bunların da "seminer" adı altında belediyeye fatura edildiğini yazmıştım...

O paylaşımım sonrası, "bu bilgileri Kemal Vanlı'ya kim aktarıyor?" diye, belediye içinde bir araştırma başlatılmış...
Ardından da, neredeyse emekliliği gelmiş belediyenin emektar muhasebecisi ve harcama yetkilisi soyadını bilmediğim Gülhan bey hakkında soruşturma başlatmışlar...
Ve kendisini muhasebeden alıp, zabıtaya göndermişler...

Başkan ve müdürlerin aileleriyle yaptıkları tatiller, Niksar Belediyesine "seminer gideri" adı altında fatura edilmese...; Bu yazdıklarım yalan bilgi olsa; Gülhan beyin başına böyle bir iş gelmezdi...
Neden biliyor musunuz?
Çünkü yalan olur; dolayısıyla bu bilginin muhasebe kayıtlarını görebilen birilerinden çıkma ihtimali olmazdı...
Sorumluyu kayıtları göremeyen, tahminlere göre bilgi aktaran başka yerlerde ararlardı...

Bilgi yalansa; başkan veya yardımcıları bilgiyi yalanlayan bir açıklama yaparlardı..
Doğruysa; belediyedeki görevini Gülhan bey değil, Başkan ve ekibinin bırakması gerekirdi...

Gelelim Gülhan beyi tanıyıp tanımadığıma...
Vallahi de billahi de adını ilk defa duydum...
Soyadını dahi bilmem...
Muhtemelen tahminlere dayalı bir günah keçisi seçmişler...

Anlıyorum ki, önce aralarında, "bunu buradan kim yapabilir?" diye sordular...
İlk şüphelendikleri isimler de; çalma çırpma ile işi olmayan, işini namusuyla yapmaya çalışan, yetimin hakkına giren faturalar geldiğinde sorgulayan, itiraz etmeye çalışanlar olmuştur...
Gülhan bey de muhtemelen dürüstlüğünün kurbanı oldu....

En büyük üzüntüm de; bu yaşta bu şekilde uğradığı rencide edici muameleye, biraz da benden kaynaklı uğramış olması...
Gerçi değil zabıtaya, kanalizasyona da sürseler; pırlanta yine pırlantadır...
Değerini kaybetmez....

Hani bir laf var ya, "Hacivat fındık kırıyor, ceremesini Karagöz çekiyor" diye...
Bu da o hesap...
Hesap vermesi gerekenler, hesabını veremedikleri mevzuların hesabını; günahsız masum insanlara verdirmeye çalışıyor...
Utanması gerekenler; masumları utandırmaya çalışıyor...
Cezayı asıl çekmesi gerekenler, masumları cezalandırıyor...

Ve... Ve; hakkında asıl soruşturma açılması gerekenler, başkalarının hakkında soruşturma açıyor...