"Reşadiye Belediye Başkanı Mustafa Yılmaz'ı hep eleştiriyorsun... hiç mi iyi bir şey yapmıyor, onlardan neden bahsetmiyorsun" diyorlar...
Haklılar...
Hayır hayır.... Öyle değil...
Çalışıyor...
Çalışıyor da..; nasıl...?
Hangi önceliğe göre?
Mesela bu ormanda zaman-zaman ağaçları devirerek ilerleyen iş makinesi...
Millet zannetmiş başkan sırf ormanı tahrip etsin diye göndermiş oraya....
O yüzden çekip bana göndermişler...
Biraz araştırınca anladım ki; o makine hizmet için orada...
Başkan belediyenin imkanları ile ormanda yol açıyor...
Çalışıyor yani..
"Kime çalışıyor.. ya da yolu kime yapıyor..?" derseniz; bir tarikate...
Gelen bilgilere göre; o iş makinesi tarikate hem yol açmak, hem piknik alanı açmak için çalışıyormuş...
O yolun ulaşmaya çalıştığı yerde, müritlerin zikir falan çektiği vekale adı verilen bir alan, bir tarikat binası varmış...
Yol oraya yapılıyormuş...
Karşılıksız da değil tabi...
Tarikat bunun karşılığını 2019 yılında ödemiş....
Seçimi Mustafa Yılmaz kazanmasın diye ellerinden geleni yapmışlar..
Doğal olarak da o başkan seçilince, bu çalışmalarının, bu yatırımlarının karşılığını almaya başlamışlar...
Bu da o karşılıklardan biri deniyor...
Başkan Mustafa Yılmaz çalışmıyor değil.. ben çalışmıyor demedim...
Çalışıyor da nasıl çalışıyor..?
Kime çalışıyor...?
Belediyenin imkanlarını, hizmet kabiliyetini kentin ihtiyaçlarına göre mi, yoksa menfaat ilişkisine göre mi dağıtıyor...?
Benim aradığım cevaplar daha ziyade bu yönde...
İşçisinin maaşını veremeyen başkan, o belediyenin imkanlarını bir tarikate yol yapmak için harcıyorsa düşünürüm...
İlçede daha kitlesel, daha çok insanı ilgilendiren işler ve hizmetler beklerken, bir tarikate hizmet sağlanıyorsa düşünürüm...
Belediye borç batağındayken, aylık 3 ila 5 bin lira arası kiraya gidecek o belediyenin iş yerini, 300 lira gibi komik bir rakama partisine ilçe binası olarak verince düşündüğüm gibi...
Bir parti binasının kirasını halka ödetmeye, fakir fukaranın sırtına sardıklarında feryat ettiğim gibi...
Bir cemaat ya da tarikat siyaset ve paraya bulaşmışsa peşinen ön yargılarım devreye girer...
Asla masum göremem, asla manevi görmem...
Rantçı iş adamları siyasete neden yaklaşıyorsa, o tarikatçiler de, camaatçiler de o sebeple yaklaşırlar...
Aynı şeyin peşindedirler...; Menfaat...
Ama yöntemleri iş adamlarınınkinden daha iğrençtir...
Çünkü; dinimizi ve kendilerine inanarak mürit olan bizleri amaçlarına ulaşmada kullanır, malzeme yaparlar...
Siyasete dibine kadar bulaşan, bu bulaşmanın da nimetlerini, menfaatlerini görenlere haydi tarikat diyelim de; ne tarikati..?
Din tarikati mi?
Para tarikati mi?
Menfaat tarikati mi?
Ne dini, ne diyaneti, ne maneviyatı...?
Ne ahlakı, ne adaleti...?
Kimi devlette, kimi bakanlıklarda kadrolaşma peşinde... kimi ihale, kimi imar rantı peşinde...
Yaptıklarının mükafatını ahirette değil, bizzat bu dünyada tahsil edenler, Kur'an okusa ne okumasa ne...?
Daha kendisi görememiş ki faydasını...
Daha kendisi anlamamış, kendisi uygulamıyor okuduğu kitabın hükümlerini...
Yönettikleri yerde, vereceği hizmeti kentin ve halkın ihtiyaçlarının önceliğine göre değil de...; seçimlerde kendisine menfaat sağlayanların çıkarına göre planlayanlar... Başkan olsa ne, milletvekili olsa ne, cumhurbaşkanı olsa ne...?