- Reis bir konuştu pir konuştu; dolar yerle yeksan oldu...
- Öyle mi; değil...
Reis konuştuğunda, piyasalara güven gelse, dolar reisten korksa; bugüne kadar her konuşmasında yeni zirvelere yükselmezdi...
Ne oldu peki?
Reis TL üzerinden güven satın almak için piyasalara rüşvet teklif etti...
Diyor ki; Dolardan çıkın, TL mevduatına geçin; hem dünyanın 14-15 katı faiz alın; hem de kur aldığınız faiz kazancından çok yükselirse size o farkı da ödeyeyim...
Bu dövizi düşürür mü; düşürür...
Güveni getirir mi; getirmez...
İstikrar sağlar mı; sağlamaz...
Döviz daha düşer mi; muhtemelen düşer...
Çünkü zengine, parası olana teklif edilen adeta bir cennet...
Sen paranı dolardan avrodan TL'ye geçiriyorsun... Mevduata yatırıyorsun... Dünyada faiz sıfır ortalamasına yakın giderken; sana yüzde 10 üzerinde faiz veriyor...
Artı buna ek; eğer döviz, alacağın faizden fazla yükselirse; faizin üzerine o farkı da ödüyor...
Böyle bir ortamda parası olan neden yatırım yapıp riske girsin; neden üreteyim, istihdam yapayım, ihraç edeyim diye uğraşsın ki...?
Koysun faize her türlü kazanıyor...
Döviz daha da düşebilir çünkü; dışarıdan da milyarlarca dolar, avro döviz de gelir, TL'ye geçer, ülkede mevduata yönelir...
Peki ülkeye giren ve faize yatan bunca sıcak para yatırıma nasıl dönüştürülecek?
Çünkü TL'de kalma için rüşvet verdin ama ülkede hala yargıya güven yok, hala demokrasi işlemiyor, hala mülkiyet güvence altında değil...
Durum buyken; kim hem faizi, hem kur farkını dünya para baronlarına kim ödeyecek?
Tabi ki sizin cebinizden hükümet...
Nasıl; muhtemelen para basarak...
Dünyada kendisine saygısı olan hiç bir hükümetin başvurmayacağı bir yöntemdir bu mevduata faiz artı, kur farkı güvencesi vermek...
Dediğim gibi; bu rüşvetle güven satın almak gibi bir şey ve bence çok tehlikeli...
Ne olacak şimdi; döviz düşecek...
Ya enflasyon; o daha da hortlayacak...
Hortlayan enflasyon; önce fiyatları, bir süre sonra da dövizi yeniden yukarı çekecek...
Bu çözüm değil arkadaş...
Bu kanayan yaranın üzerine koli bandı sarıp, "bak kan durdu" demek gibi bir şey...
Oysa tedavi edilmedi; yara hala orada duruyor...
Erdoğan bir seçim daha kazanmak için devletin kaynakları ile kendine güven satın almaya çalıştı; ama muhtemelen bunun faturasını da çok ağır şekilde biz ödeyeceğiz...
Kurda ikinci bir dalga da; şu buharlaşan 128 milyar doları 6 liralardan alanlar tarafından yaratılabilir...
Belki de bu hareketin içinde o da var...
O dolarlar kimlere satıldıysa; artık yüzde 200 kar etmişken piyasaya sürülür, böylece Erdoğan kazandı havası yaratılmaya çalışılabilir...
Kim ödüyor o yüzde 200 farkı; hazine, yani biz...
Erdoğan hala sorunun asıl kaynağına yönelip, güveni tesis etmeye yönelik adımlar atmıyor...
Demokrasi adımı atamıyor...
Yargının bağımsızlaşması adımı atamıyor...
Kuvvetler ayrılığı adımı atamıyor...
Parlamentoyu kuvvetlendirme adımı atamıyor...
Atamaz da...
Atarsa bu önce kendini götürür...
Atamadığı sürece de; ekonomide kalıcı hiçbir iyileşme olamaz...
Belki son 3-5 yıldır onlarca yazıda, "bu ekonomiyi düzeltemeyecek tek lider Erdoğan'dır" diye açık-seçik yazdım...
Hala da sözümdeyim...