ALLAH'IN DOLAR İLE KIYASLANDIĞI GÜN!

Erdoğan'ın, "Onların doları varsa bizim Allah'ımız" sözüyle, Allah'ı Dolar ile kıyaslamasına gık demeyen dindarlar şaşırtması aslında...
Bir kez daha anladık ki; sadece yönlendirme ile hareket ediyorlar..
Tepkileri; sadece kışkırtma ile ortaya çıkıyor...
İlla her şey onlara meal edilmesi gerekiyor...

Peki hiç olmaması gereken şekilde Allah'ı Dolarla kıyasladın da ne oldu...?
Boy ölçtürdün de ne oldu?
Kim kazanmış oldu.. kimin mantığına göre kazanmış oldu..?
Yakışık aldı mı?

Dolara bakıldığında; mazot fiyatlarının 20 lira civarı olması gerekiyor...
Gerçek un fiyatlarına bakıldığında ekmeğin 5 liranın üzerinde olması gerekiyor...
Bunlar yükseldiğinde her şey uçacak demektir...

Hükümet bunların rakamı ucuz kalsın, tepki çekmeyeyim, çark dönsün diye; hazineyi iyice hasta etme pahasına bunları sübvanse ediyor...
Yakındır artık ona da güçleri yetmeyecek...
O vakit durum ne olacak bir fikriniz var mı?

TL değer kaybettiğinde Dolarla birlikte her şeye karşı kaybediyor...
Buna paralel Dolar ve emtiadaki yükseliş oranında asgari ücret yükselmiyor...
Bu da ülkede sıkışmaya neden oluyor...

Şöyle ki; dışarıda Nohut'un TL karşılığı 30 liraysa; Türkiye'de üretici bunu 30'a satamaz hale geliyor; çünkü alacak kitlenin alım gücü düşük...
Fiyatı ülkesindeki alım gücü ve talebe göre belirlemek zorunda; ama öte yandan, gübreden, tohuma, ilaca kadar birçok önemli girdi; dolar üzerinden fiyatlanıyor...
Bu üreticiyi öldürüyor...

Ülkenin alım gücünden kaynaklı fiyatlar ülke vatandaşına fahiş yüksek dahi olsa; dünyadaki fiyat ortalamasına göre bizdeki fiyatlar çok düşük kalıyor...
Gümrüklerden Bulgarların akın akın girip marketlerden arabalarını tıka basa doldurarak alışveriş yapmaları bu sebepten...
Size zulüm gibi pahalı gelen ülkenizin malları, yiyemediğiniz veya gramla tadımlık yiyebildiğiniz  yiyecekler, onlar için sudan ucuz hale geliyor...
Ülkenizdeki üretim böylece önce gümrüklerden sonra da ihracatçılarca çekilmeye, talan edilmeye başlıyor...

Bunun acısı da yine size dönecek; dışarıdan iç üretime talep arttığı anda içteki fiyatlar daha da yükselecek... Siz artık alamazsanız da, fiyatlar düşmeyecek; çünkü dışarıdan talep var..
Fiyatlar daha da şişecek...

Hükümet üretimin iç piyasaya mı, dış piyasaya mı satılması noktasında bir tercihte bulunması gerekince; dışarı satılmasını destekleyecek...
Çünkü; aşırı derecede dövize ihtiyacı var...
Çok büyük döviz açığı var...
Dış borç ödemelerinden, dışarıdan satın aldığı ve alması gereken hayati ürünlerin hiç birini TL ile alamaz...

Bu durumda ne olacak...
"Onların Doları varsa Bizim Allah'ımız var" sözü çöp olacak...
Hükümet Türk vatandaşlarını da, bizim "Allah'ımız var" çıkışını da bir kenara koyup, Doları tercih edecek...

Sonuç; üreticinin de, tüketicinin de daha çok ezildiği, ülkenin talan edildiği zincir daha da güçlenecek...
Alım gücünüz daha da yükselen enflasyon ve daha da büyük zamlar karşısında iyice düşecek...
Artık birçok aile hayati ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelecek...

Oysa marketlerde ve depolarda mal olacak...
Kimse malını satmak istemeyecek; çünkü istikrar yok...
Aldığı fiyata malı yerine koymasının garantisi yok...

Güven kelimesini öyle hafife alamazsınız...
Adaleti bir kelime deyip geçemesiniz...
Hukuku tanımıyorum diyemezsiniz...
Hafife alırsanız, askıya alırsanız; dünya sizden uzaklaşır...
Kendi yatırımcılarınız dahi yatırım yapmaz...
Ülkenin kendi öz değerleri kaçarken, elin Arabı, Yahudisi gelir malına 3 otuza çöker...
Onlarla ilgili anlaşmazlıklarda yerel mahkemeler de söz sahibi olamaz...
Hükümet onlara, halka davrandığı gibi de davranamaz..  istediğini yapamaz; karşısında İngiliz mahkemesini bulur...

Önce güveni tesis etmeliyiz...
Bunun ilk işaret fişeği erken seçim olur....
Bu kan kaybını durdurur...
Arkasından gayet demokratik bir ortamda seçimleri yapmamız gerekir...
Yok; illa birileri burnunun dikine gitmekte ısrar ederse; bu kötü gidişte doğal olarak burnunun dikine gitmek zorunda...