Dün akşam İzmir'den Tokat'a gelen bir kadın aradı...
Tokat 600 Evler mahallesindeki zihinsel engelliler için kurulan bir rehabilitasyon merkezine alınan yeğeni için gelmiş...
Son görüşmelerinde yeğeni ısrarla kurumdaki görevlilerin kendisine şiddet uyguladığını söylüyormuş...
"Anne babası yok mu?" diye sordum; biri hayatını kaybetmiş, diğeri de sorumsuz; ilgilenmiyormuş çocukla...
"Belki de o yavrunun tutunduğu son dal bu kadın" diye düşündüm içimden...
"Kuruma gittim kimse dinlemiyor; dinlese de bir şey yapacakmış gibi görünmüyor" dedi...
Hatta şans eseri kurumda benzer konuları soruşturmak için bir müfettiş varmış; o müfettişle de görüşmüş; ama doğru düzgün dinlememiş dahi kendisini...
Son çare beni aramış...
Kurumun müdürünü aradım...
Adı; Mehmet Tuncel...
Başçiftlikli...
Başçiftlikli diye de neden altını çizdim; onu da ilerleyen satırlarda anlayacaksınız...
Eksik olmasın sorularımı cevapladı...
Kurumda müfettiş olduğunu da kabul etti...
Hatta müfettişin gelme sebebinin çocuklara şiddet olduğunu da söyledi...
Yani sadece beni arayanın yeğeni değil; orada kalan korumaya muhtaç zihinsel engelli yavrularımızın bir çoğuna şiddet ve işkence uygulanıyormuş...
Bunları bakanlığa kendilerinin bildirdiği; müfettişin de bu sebeple geldiğini söyledi müdür bey...
Haydi bir yavrumuza olsa; derim ki, belki istisnadır; yanlış anlaşılmıştır.. kaza ile olmuştur...
Ama öyle değil ki..
Bizzat kurumun müdürü söylüyor; bu kurumda şiddet ve işkence olaylarının olduğu; müfettişin de bu sebeple geldiğini...
Arayan kadın üzgündü...
Rehabilitasyon merkezinde çalışanların birbirlerini koruduğu izlenimine kapılmış..
Araştırma yapmış...
Bir çoğu akraba diyor...
Bir kadrolaşmadan bahsediyor...
Kurumun müdürü Mehmet Tuncel'in eski imam olduğunu söylüyor; ve ekliyordu; Ak Partili kendisi... Onun için müfettişin bu konuda bir şey yapacağını düşünmüyorum..
-Nereden biliyorsunuz Ak Partili olduğunu?" soruma; "paylaşımlarına bakın, siz de anlayacaksınız" diye cevap veriyor...
Baktım profile; seçimlerde taraf olmuş...
Erdoğanlı ve Ak Partili paylaşımlar yapmış...
Müdür beye eski imam olduğu yönündeki bilgiyi sordum...
Doğruladı..
İmamlıktan öğretmenliğe geçmiş...
Öğretmenlikten de zihinsel engellilerin rehabilitasyon merkezine müdür olmuş...
Ne kadar da birbiri ile alakasız görev ve makamlar değil mi?
İmamlıktan zihinsel engelli rehabilitasyonuna...
Vay be...
Bunu başka bir yerde, başka biri; azmin sonucu bir başarı olarak da sunabilir...
Amaç, ne yaptığın değil; hangi konumda ve ne kadar maaş aldığın olunca; o meslekleri ve koltukları hedeflemek ve elde etmek olunca; liyakat kimin umurunda...
İmamlık yetmez öğretmenliğe; orası da kesmez zihinsel engelli rehabilitasyon merkezine müdür olunabilir...
Müdür Mehmet Tuncel Başçiftlikli...
Başçiftlik, Ak Partimizin Tokat'taki en önemli milletvekillerinden Yusuf Beyazıt'ın memleketi...
Son zamanlarda Tokat'ta bir kurumda koltuk boşalsa, oraya bir Başçiftlikli hemşerimizin getirilmesi ve bunun da Yusuf beye bağlanmasını ciddiye almamıştım; ama sanırım almak lazım...
Müdür bey aynı zamanda Başçiftlik bir önceki belediye başkanı Murat Tuncel'in amcaoğlu...
Hani rezaletlerini yazmaktan bıktığım; en sonunda aday bile yapılmayan belediye başkanlarından biri...
Ki; görevden gitmeden önce de oğlunu allem kullem Tokat belediyesinde kadrolu işe aldırmıştı...
Neyse;
Müdür beye, "nasıl oluyor da böyle hassas bir kurumda, zihinsel engelli çocuklara şiddet uygulayacak kadar; yaptıkları görevin hassasiyet ve sorumluluğundan bihaber insanlar istihdam ediliyor?" diye sordum...
Devlet istihdam ediyor; KPSS ile alınıyorlar dedi...
Şaka gibi...
İnanan var mı aramızda; devlet kurumlarına girmek için KPSS'de başarılı olmanın yettiğine...
Bu insanları devletin değil; partilerin işe aldığı konusunda şüphesi olan var mı?
Ki; kendisine de bu kadroların sınav ve adaletle değil; torpille doldurulduğunu hepimizin bildiğini de söyledim...
Bunlar mesleki formasyonları veya yeterliliklerinden dolayı orada olmadığını; çoğunun ayrı ayrı bir torpillinin eseri olarak oraları kaptıkları bilmek için deha olmaya gerek yok...
Bu kadar torpillinin olduğu kurumda kim kime nasıl dokunacak?
Ki; bence kurumun müdürü de torpilli biri... İmamken zihinsel engellilerin rehabilite edildiği bir merkeze müdür olmasını torpilden başka neye bağlayayım...
Tabi bunlarla birlikte müdür beye biat ve liyakat konusundan da bahsettim...
O kurumda liyakatli olanlar görev yapsa; liyakatsiz olanlar sürekli elense; böyle şeylerin kolay kolay yaşanmayacağını söyledim...
Çalışanlarda mesleki yeterlilik ve eğitimler kadar merhamet eksikliğinin de hissedildiğini vurguladım...
Orada tepki gösterdi...
"Merhametsiz kimse yok kurumda" dedi..
"Kimse o yavrulara şiddet veya işkence uygulayamaz" dedi...
Oysa biraz önce kendisi kabul etmişti kurumda çocuklara şiddet uygulandığını, bunu bizzat kendilerinin tespit ettiğini ve bakanlığa bildirdiklerini..
Müfettişin de bu sebeple geldiğini...
Müdüre göre; kurumda mesleki eğitim ve yeterliliği bir kenara bırakalım; merhametsiz kimse yok... "Asla izin vermeyiz koruruz çocukları" diyor...
Özellikle de ekleyerek; biz korumasak Allah korur...
Bunu deyince, gayri ihtiyari ağzımdan şu sözler döküldü...
Memlekette Allah mı bıraktınız...Bırakın insanları, Allah sizden, dilsiz kullarım dediği sokak hayvanlarını dahi koruyamıyor...
Hangi merhamet?
Hangi Allah korkusu?
Dili olmayan derdini anlatamayan sokak hayvanlarını katletmeye çalışanlardan ne gibi merhamet bekleyelim...
Bir siyasi partinin sokak hayvanlarının öldürülmesine neden olan yasa düzenlemesi ve torpil gibi adaletten uzak uygulamalarından sorumlu tutmakla veya bunun bir parçası saymakla belki biraz haksızlık ettim müdür beye...
Ama bence zaten bir parçası...
İmamlıktan müdürlüğe yükselmesinin de bu, siyasi tarafgirlik ve dayanışmanın sonucu olduğunu düşünüyorum...
Gelelim müfettişe...
Kim bilir; hangi torpille bakanlıkta müfettiş yapıldı?
Kim bilir; o ne kadar görev ve sorumluğundan bihaber?
Kim bilir; kendisini ne kadar o siyasi mekanizmanın etrafında dönen parçacıklardan biri gibi; sistemin bir parçası gibi hissediyor..?
Ya da yanılıyorum kim bilir?
Belki de işini hakkıyla yapan, siyasetten etkilenmeyen soğukkanlı bir bürokrattır...
Ama ülkede haberlerin yapılmasından, yargı kararlarının verilmesine, yangına ve depreme müdahale gibi konularda dahi birilerinin gözünün içine bakılması ve işaretlerine göre davranılmasına bakınca; müfettişlerin de görevlerini hakkıyla yapacaklarından derin bir şüphe duyuyor insan...