Bir canlı yayınımın altına, bana ağır şekilde küfür ve hakaretler ederek yorum yazan şahsın hakkında suç duyurusunda bulunmuştum...
Savcıya verdiği ifadesinde, "ben bu küfürleri Kemal Vanlı'ya etmedim" demesi yetmiş.. Savcı kovuşturmaya yer yoktur kararı verip, dosyayı çöpe atmış...
Gittim bu kez de kovuşturmaya yer yoktur kararına itiraz ettim...
İtirazımda; "bakın bu şahıs, bizzat ismimi yazarak hakaretleri bana sıralıyor" dedim...
Hakaretleri bana ettiğine dair daha başka delilleri de sıraladım...; Bu kez de hakim savcının kararını tekrarlayarak şahsın savunmasını haklı buldu; üstüne bir de mahkeme masraflarını sırtıma sarıp beni gönderdi...
2 gün sonra aynı Yalova adliyesinde bu kez Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "bana hakaret etti" diye açtığı davadan hakim karşısına çıkacağım...
Hakimler de aynı mı bilmiyorum; ama adliye aynı...
Ben cumhurbaşkanımıza hitaben, bana yapıldığı gibi herhangi bir şeyin çocuğu demedim... Yedi sülalesine sövüyorum demedim.. Bana hitap edildiği gibi, "ahlaksız, namussuz, alçak, şerefsiz" gibi kelimeleri kullanmadım...
Hele hele; o yazımda, herhangi birine, "ta a...na koyayım" gibi bir cümle de kurmadım...
"Ne dedin peki?" derseniz; "Cumhurbaşkanı Erdoğan adayları karpuz seçer gibi seçiyor" dedim...
Erdoğan'ın atamalarını, aday göstermelerini anlatırken ifadeyi güçlendirmek için teşbih sanatını kullandım...
Bir benzetme ile anlattım...
İnanın o mahkemede kendimi savunma isteğim yok...
Sadece çıkıp mahkeme heyetinin karşısına acı-acı gülümsemek istiyorum...
Ya da işte; bu bana yapılan hakaretleri okuyup; bunlar hakaret değilse, bunlar suç değilse, "adayları karpuz seçer gibi seçiyor demek nasıl hakaret, nasıl suç olur?" deyip susmak istiyorum...
Defalarca okudum ama yazımda tek kelime hakaret bulamadım...
Savcının iddianamesini okudum; iddianamede de, "şu kelime, şu ifade hakaret" demiyor...
"Kemal Vanlı yazdığı konuları veya arkadaşlarını karpuz seçer gibi seçiyor" dendiğinde bana karşı suç işlenmiş, hakaret edilmiş olmuyorsa; benzer cümleyi ben kurduğumda neden hakaret etmiş oluyorum" diye uzun savunmalar yapmak da istemiyorum...
Hele ki; "hayat sürprizlerle dolu" dediğim için cinsel tacizden mahkum edip, sapık damgası vurduklarını... işçilerin hakkını savunurken, yayınladığım belgede hesap numarası göründü diye; sanki cinayet işlemeye kastetmişim gibi 2 yıl 6 ay hapis cezası verilmesini görünce, hiç gelmiyor içimden kendimi savunma isteği...
Ben adalet ve vicdan eksenli yazılar yazdıkça...; Adaleti, kafama-gözüme vura vura dövüyorlar beni...
Adeta; adaleti vura-vura sırtımda kırıyorlarmış gibi hissediyorum...
Adaletin olmadığı yerde ekonomiden asayişe, huzurdan refaha her şey bozulur...
Her şeyin tadı kaçar...
Bir yerde adalet yoksa zulüm vardır...
Adaleti kim yıkıyorsa; şeytanın uşağıdır...
Kim adaletten sapıyorsa; tanrının düşmanıdır...
Hiç bir kelime etmesem de çıkacağım o mahkemeye...
Demeyeceğim; "ben o sözleri Erdoğan'a söylemedim" diye...
Aksine; hala Erdoğan'ın adayları ve atamaları liyakate göre değil de; karpuz seçer gibi yaptığını düşündüğümü; ve düşünmekten utanmadığımı, korkmadığımı.. en azından acı-acı gülümseyen bakışlarımla anlatmaya çalışacağım...