UKRAYNA’YI BİR DE BENDEN DİNLEYİN…
Baştan söyleyeyim: Putin’in Ukrayna’ya saldırısı içimi kanatıyor. Temiz bir genetiğe sahip Ukrayna halkının yanındayım. O coğrafyada yıllarını geçirmiş biri olarak Rus halkının da genelde Ukrayna zulmü kabullenmediğini biliyorum.
Gelelim Ukrayna defterine… Yıl, 1992-93. Kar kapamıştı yolları. Moldova’ya uçak seferleri hayaldi. Aylardır Moldova’daydım, firmamız vardı. Ukrayna’nın başkenti Kiev’e uçarsam oradan Moldova başkenti Kişinev’e ulaşabilecektim. Karlı bir akşam gecikerek kalktık İstanbul’dan. Uçakta benden başka sadece iki Türk var. Koç Holding’in ünlü ismi Hakan Bulgurlu ve yardımcısı. Bir de konuştuğu temiz Türkçe ve güzelliğiyle dikkat çeken Moldovalı manken Neli. Üçümüzün de Ukrayna vizesi yok. Odesa’dan kolay çıkaracağımızı düşerek Türkiye’den almadık. Biz havadayken dehşet kar fırtınası başladı.
Ve, mecburi iniş yapacağımız anons edildi. Alçalırken yere baktım, yüzlerce uçak! Sanırsın oyuncak hepsi. Meğer orası Ukrayna’nın gizli askerî kentiymiş. Adı Kerson idi sanıyorum. Girişi çıkışı yasak şehir. Nitekim bizi de tutuklamaya kalktılar. Kendi isteğimizle gelmediğimiz umurlarında değil. İki Türk paçayı kurtardı. Korkmaya başladım. Gecenin ortası. Neli yanıma geldi, “Biraz dolarla biz de hallederiz” dedi. Nitekim halletti. O kadar güzel ki kimse hayır diyemiyor, hele dolarları gösterince…
Dışarı çıktık, adam boyu kar! Değil araç, bir Allah’ın bir kulu yok! 50’şer dolar verelim gerisi kolay dedi, Neli. İçeri girdi. Az sonra kocaman bir askeri cemseyle döndü. Şimdiki gibi değil, o yıllarda 50 dolar büyük para. Bindik. Odesa’daydık dokuz saat sonra. Cumartesi olduğundan vize alamadık. Acayip becerikli bizim kız, “Biz de Moldova’ya kaçak gireriz” dedi. İyi niyetli, sempatik. İstanbul’da sevgilisi için oruç bile tutmuş.
Kiev’den çok uzakta, Odesa’ya yakın, ıssız bir gümrük kapısına geldik. Neli, parayla odaya girdi çıktı; kapılar açıldı bizim için… Ukrayna’dan çıkmış olduk kolayca. Moldova topraklarına vizesiz girmemiz zor olmadı... Bu arada, gümrükte adamların bana Neli’den dolayı çok şanslı erkek gözüyle baktıklarını anladım. Oysa Neli’yi kardeşim görüyordum. Kız, ne kadar güzelse o kadar içten ve saygılı.
Böylece, kaçak gibi girdiğimiz Ukrayna topraklarından zor da olsa kurtulmuştuk. Ancak kader benim için Ukrayna yazılı bir kader örmüştü. Bunu yaşamak için birkaç yıl geçmesi gerekiyordu.
UKRAYNA 3. VATANIM
Böyle başladı Ukrayna maceram… Aylar boyu kaldığım, ev tuttuğum veya bir eve yerleştiğim ülkeleri vatan bellemek gibi bir huyum, alışkanlığım var. Elbette asıl vatanım Türkiye ama benim gibi çatal yüreklilerin gönlüne ana vatan yanında birkaç tane de yavru vatan sığıyor! Zaten bu dünya ahirete göre “Tek vatan” olmaz, hatta vatan olamaz. Biz inananların asli yolcuğu ahiret istikametine doğru değil midir? Yeri gelmişken söyleyeyim kaç yavru vatanım olduğunu: Özbekistan, Moldova, Ukrayna ve Fransa.
Ukrayna’ya Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in resmi heyetiyle de gittim 1998 yılında. Yıldırım Demirören’i babası Erdoğan Demirören’in yanında ilk kez orada tanıdım. Lâf aramızda, “Biraz vurdumduymaz” demişti Yıldırım için.
Kiev’de güzel ağırlandık. Cumhurbaşkanlığının organize ettiği lüks otelde kaldık.
2007-2008’de birkaç ay Kiev’de yaşadım. İnsanlarıyla kaynaştım, yakınlıklar kurdum. Aksa Enerji’nin yurtdışı pazarlama danışmanı olduğum yıllardı... Kayseri’de şehrin yarısına yakın kısmının enerjisini sağlayan elektrik santralimiz boşa çıkmıştı, ona yer arıyorduk. Kiev Belediyesi ilgilendi santralle. Büyükelçimiz Fatma Hanım yardımcı olmaya çalıştı. Ayrıca bir tekstil işine ortak oldum. Partnerim çok iyi biriydi. Müslümanlığa çok ilgi duyuyordu, bana evini açtı, evim gibi yaşamaya başladım. İstanbul’a geldiğinde, “Beni Sultanahmet Camiine bırak, işin bitince gel al” derdi. İş yapmaya çalıştığımız adamlar yüzünden aramız açıldı, el olduk. Şimdi onu çok merak ediyorum, ne durumdadır? Bütün imkânımı kullanarak ona yardımcı olmak isterim, bana ihtiyacı varsa…
Bu konuları ortaya dökmemin sebebi tanıyan, bilen çıkarsa bilgi versin diyedir. Özel hayatımı anlatmak için değil. Dilerim tez zamanda Putin, çılgınlığının sonuna gelir de bölgeyi rahatlatır. Herkes büyük zarar görecek bu saldırılardan. Tabii Türkiye de… İki dost arasında kalan mutlaka birini kaybeder. İki düşman arasında kalanın birini kazanması gibi… (01.03.2022) H. GÖKÇE
YORUMLAR