HEKİMOĞLU İSMAİL: İradesini bir neslin dramını tersine...
Reklam
Hüseyin Gökçe

Hüseyin Gökçe

SIRASI GELDİKÇE

HEKİMOĞLU İSMAİL: İradesini bir neslin dramını tersine çevirmekte kullanan kahraman...

14 Mayıs 2020 - 22:28

HER PERŞEMBE Bir Yaşayan PORTRE / 3
HEKİMOĞLU İSMAİL: İRADESİNİ BİR NESLİN DRAMINI TERSİNE ÇEVİRMEKTE KULLANAN KAHRAMAN...
Cemil Meriç,  Ahmed Mithat için “Saldıran küfür karşısında şahlanan iman” der. Bu ifadenin Hekimoğlu İsmail’e daha çok yakıştığını düşünüyorum. 
Hekimoğlu İsmail’in akıllı, onurlu, cesaret dolu bir şahlanışı vardır, Cumhuriyet’in “2. fetret devri” diyebileceğimiz 1960’lı yılların ortasında başlayan... Şanlı ordumuzun sıradan bir astsubayı olarak başlayan hayatının hedefinde önce vatanı beklemek vardı, daha sonra vatan muhabbeti. En son geldiği nokta ise vatan aşkı oldu. 

Bunun için bilinen savaş ve ordu - araç gereçlerinin ötesinde yepyeni donanımlar, yeni dünya düzeninin gerektirdiği istihkamlar, mevziler, cepheler, tabyalar, lojistik destekler lazım geldiği bilinciyle yola çıktı Hekimoğlu. 

Nüfusta kayıtlı soyadı Okçu idi, kullanışlı yaylara ihtiyacı vardı. Adı Ömer olduğu için de ruhunda adalet ve denge hazırdı zaten.

1970’li yıllarda günlük yazılarının takipçisi on binlerce hayranından biri de bendim ve 16 yaşlarındaydım. Bunu ona da göstermek için yazı yazdığı Yeni Asya Gazetesi’nin makale yarışmasına katıldım ve dereceye girdim. Sorular içinde bayılarak verdiğim cevap şuydu: “En beğendiğim yazarlar, Hekimoğlu İsmail, Sezai Karakoç ve Necip Fazıl.”

“Minyeli Abdullah” romanı, roman dalında değilse bile tüm zamanların en büyük direniş, karşı koyuş ve doğrularla hizaya gelişin en büyük eserlerinden biri olarak anılacak çaptadır. Bütün kitapları deniz feneri özelliğindedir ama bazı kitapları ancak bir heyetin başarabileceği kıvamda, çok faydalı eserlerdir.

Bu başarısının bir kopyasını iş alemine de yapıştırmaya niyetlendi ve büyük ölçüde başarılı oldu. Su-i istimallerin vebali ona değil hırsızlara aittir. 

Türdav güzel bir çıkış ve uygulama oldu. Timaş da kuruluşundaki geniş hedeflerini daraltsa da kitap alanında bugün Türkiye'nin en büyük yayınevi.

Doğu-Batı, Dünya-Ahiret dengelerinde en çok fikir üreten,, en çok ufuk açan, yol gösteren insanların başında Hekimoğlu gelir. Sessiz, sakin, uyumlu, vakarlı, itibarlı, mütevazi...  Yıllarca evinden işine her gün yürüye yürüye yedi kilometre gidip gelmiş, kimsenin dikkatine çekmemiştir.

Eşine  "sen kitap oku, namaz kıl; bulaşıkları ben yıkarım, çocuğa da bakarım" demiş ve bunu sürdürmüştür.

Emekliliğine kadar sürdürdüğü subaylık görevinde yaptıkları da ayrı bir destandır Hekimoğlu'nun. Türkiye'nin yurtdışı NATO tatbikatlarına en çok katılan görevlilerinden biridir. Yıllardır ABD'ye gidip gelmiş, kurslara katılmıştır. Öyle çalışıyormuş ki, askeri kıyafetini çıkarırken terlerini sıktığında şakır şakır sular akarmış. 

Komutanı dermiş: "Ömer, sevdiğim bir elaman değilsin, dünya görüşünü sevmiyorum. Ancak Amerika'ya bizi temsilen yine seni göndereceğiz. Çünkü senden iyisi, senden çalışkanı yok!" Öyle bir fazilet ki, sevmeyenin bile takdire mecbur kalıyor!

Şahsi yaşantısında da örnek-rehber insandır o.  Konuşması, yazması ve yaşaması ahenkli ve tutarlıdır. Ülkemizde aleyhinde en az konuşulan üç kişi saymak gerekse biri odur.

1977 yılında kök salarcasına İstanbul’a geldiğimde en çok görüştüğüm, ziyaretinden keyif aldığım, evine gidip bizzat kendi eliyle hazırladığı yemekleri yediğim iki insandan biri Hekimoğlu İsmail idi. Ayağıma çöp batıp da bir gün evde kaldığımda evimi şereflendiren iki kişiden biri de yine o oldu. Aile konuları dahil her meselemi onunla istişare ettim, ondan yön ve ışık aldım yıllarca.

İyi görünümlü kötülerin kurbanı olmaya ramak kaldığı yeni teşebbüsler döneminde istişare için ziyarete çıktığı adreslerden biri de bendim. 

Tercüman Çocuk dergisindeki yazılarını ben redakte ederdim. Sınırsız yetki vermişti bana... Çok okunaklı bir yazısı, kağıdı kullanma biçimi vardı. 

Tercüman'dan ayrıldıktan sonra yeni kitaplarını imzalar, bulunduğum yere bizzat getirirdi. Gerçek büyüklük ve tevazu bu! Kendi soyundan insanların bile yaklaşamayacağı civanmertlik…

İmam-Hatip mezunlarını savunduğu için kapatıldığı Şile Kapalı Ceza ve Tutukevi’nde ziyarete gittiğimde zor günler yaşadığını düşünmüştüm. Yanılmışım. 2002’de geçirdiği felç de değildi daha büyüğü... (Eyüp Sultan Camiinde sabah namazında yaşanan felç olayını takiben Vatan Caddesindeki 19 Mayıs Hastanesi’ne yatırıldı. Hemen koştum, sabaha kadar hastaneden ayrılmadım.) 

Felçten 15 yıl sonra yaşadığı sıkıntılar bence hayatının en büyük sınavı idi. Bazılarına göre bu sınavda büyük not düşümlerine uğradığı söylense de şahsen aynı görüşte değilim. Satırları dikkatle okunduğunda usta bir kaptanın akıllı manevraları, iyi bir yazarın tecrübe dolu kelime işçiliği, Allah’tan korkan bir müminin pür dikkat yürüyüşü, sırtında yumurta küfesi bulunan adamın adımları görülecektir. Üstünkörü okumalarla karar verilecek bir beyin yapıcısı değildir o. Kendini avutarak sahte tatmin peşinde olanlara bir parmak bal belki de… Bu konudaki tartışmaları şimdilik ileri bir tarihe bırakmak gerektiğini düşünürüm.

Vefası, dostluğu, insanlığı mı daha önde yoksa yaşama/başarma heyecanı ile kalemi mi diye düşünüyorum kimi zaman. Karar veremiyorum.

Meziyetleriyle o kadar iç içe yaşıyor ki...
Bazı insanlar ısmarlama yaratılmıştır ve örnek olsun diye bu yaşlı dünyamıza, bizlerin arasına bırakılmıştır.

Hiç hoşlanmadığım fazla kilolarımı bile bana şirin gösteren (belli ki teselli olayım diye) sadece Hekimoğlu olmuştur. Ve şöyle demiştir:

“Kilolar bedeninde o kadar dengeli dağılmış ki, insanın gözüne batmıyor.”

60 yıldır kırmadan dökmeden gönüllere dokunan birbirinden sıcak yazılar yazan, kitaplar hazırlayan Erzincan 1932 doğumlu saygıdeğer büyüğümüze Allah’tan uzun ömür ve sağlık diliyoruz. 

(14.05.2020)
> HÜSEYİN GÖKÇE

Bu yazı 1455 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar