TAKVA VE TAKVALI OLANLARIN ÖZELLİKLERİ
Aziz dostlarım öncelikle ,Takva Nedir onun bir tanımını yapalım.
Takvâ; sakınmak, korunmak, çekinmek, hoşa gitmeyen şeylerden uzak durmak, tehlikelere karşı kendini korumak, korkulan şeyle araya bir mânia koymak demektir. Takvâ, mü’minin Allah’ın hıfz u emânına sığınarak, âhirette kendisine zarar ve elem verecek şeylerden titizlikle korunması ve günahlardan sakınarak sâlih amellere sarılmasıdır.
Takvânın alt sınırı küfür ve şirkten korunmak, ortası büyük ve küçük günahları terk etmek, üst seviyesi de, gönlü Cenab-ı Hakk’ın râzı olmayacağı her türlü menfî düşünceden korumak ve Allah’tan başka her şeyden (mâsivâ) yüz çevirmektir. Takvânın bu mertebesi için bir sınır ve nihâyet yoktur. Her müttakînin önünde devamlı olarak terfî edebileceği daha yüksek bir takvâ mertebesi mevcuttur. Bu mânevî yolculuk ölüme kadar devam eder.
Takvânın üst mertebelerinden biri, her ne şekilde olursa olsun Allah’a itaat edip hiçbir şekilde isyan etmemek, O’nu daima zikredip hiç unutmamak ve her zaman şükredip küfrân-ı nimette bulunmamaktır.
Kişinin takvâsı, yaptığı ibadetlerden ziyade, yasaklardan kaçınması ile değerlendirilir.
Bunu başka bir şekilde şöyle tarif ederiz: Gerçek manada “Allah’tan korkmak”
ve “Allah’a karşı saygı duymaktır.Hâsılı takvâ, fazilet ehli sâlih bir mü’min olarak Allah’ın rızâsına her halükarda uygun bir hayat yaşamaktan ibarettir.
“Kul, «Yediğini ve giydiğini nereden karşılıyor?» diye ortağını gözetleyip hesâba çektiği gibi, kendi öz nefsini denetleyip hesâba çekmedikçe, asla takvâ sahibi olamaz.” (Tirmizî, Kıyâmet, 25/2459)
Takva sahiplerinin özelliklerine gelince oda şu şekildedir.
Cenâb-ı Hak takvâ sahibi kullarının bir kısım vasıflarını şöyle zikreder:
-Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere iman etmek,
-Allah’ın rızâsını gözeterek yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, isteyenlere ve kölelere malın sevilen ve güzel kısmından infak etmek,
-Namaz kılmak,
-Zekât vermek,
-Anlaşma yaptığı zaman sözünü yerine getirmek,
-Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabretmek. (Bakara 2/177)
-Bollukta da darlıkta da Allah için infak etmek,
-Öfkeyi yutmak,
-İnsanları affetmek,
-Herhangi bir günah işleyince Allah’ı hatırlayıp hemen tevbe istiğfar etmek ve,
-Kötülükler üzerinde bile bile ısrar etmemek. (Âl-i İmrân 3/134-135)
Takva; Bir iş ve eylem yaparken, iyi düşünerek ve kılı kırka yararak hareket etmektir.
Haya: Bir insanın çirkin bir şey yapmaktan çekinmesi, günah işlemekten utanmasıdır.
Edep: Güzel terbiye, iyi davranış, güzel ahlak, haya, nezaket, zarafet gibi manalara gelir.
İşte bunların hepsinin tamamını kabullenmek ve yaşamaya da takva denilmektedir. Hasıl kelam; Edep ve hayası olmayanın ahlakı olmaz. Ahlakı olmayandan da takva beklenemez. Görüldüğü gibi takvâ, dînin temeli olan bir esastır. Dinde takvâ mertebesinden daha üstün bir makam yoktur. Allah katında kulun şeref ve mertebesini belirleyen yegâne ölçü de takvâdır.
Araştırmacı ve ilahiyatçı yazar Hüseyin DENİZ