BU BİR KATLİAM VE SOY KIRIMDIR
Dünyanın gözü önünde işlenen bu katliam ve soykırım’a artık bir son deme zamanı gelmiş olmalıdır.
Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah'ı vardır. Zulüm pâyidâr olmaz, Zulümle âbâd olanın,âkıbeti berbâd olur.” Her şey inceldiği zaman kopar, Ancak zulüm ise kalınlaştığı zaman kopar. Kim ne yaparsa, mutlaka karşılığını görecektir. İlahi adalet elbette tecelli edecektir.
Nedir kardeşim bu?
Bu işlenen cinayetler bir film değil,nihayetinde bu savaşta ölüyor, füzelerle bombalarla tanklarla toplarla tüfeklerle işlenen bir cinayet bir soykırımdır.
İnsanlık âlemi buna neden sessiz kalıyor?
Bu zulüm bugün onlara ise yarın bu sıra size gelebilir.
Siyonist ve katil İsrail 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda ölen Filistinli sayısının yaklaşık 40 bin, yaralananların sayısının da 88 bine yükseldiğini yerli ve yabancı medyadan öğreniyoruz…
Ayrıca hâlâ enkaz altında ve yol kenarlarında cesetlerin bulunduğu ancak İsrail’in engellemeleri nedeniyle sağlık ekipleri ile sivil savunma görevlilerinin cenazelere ulaşamadığı,
İsrail’in göklerinden… Neredeyse 300 gündür… Tükenmeyen bombalar, bitmeyen savaş…
Çocuklar, kadınlar, yaşlılar… Okulda, hastanede, sokakta, yolda. barakada…
Filistin’de insanlık dramı yaşanıyor….
Dram dedik değil mi? Bu bazılarına göre basit bir kelime olaraktan anlaşılmaktadır.
Beyler insan cesetleri havada uçuyor, paramparça oluyor kokuyor,
“Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.” silah, kurşun, bomba, yakıt veriyor Netanyahu’ya, sonra “insanlıktan uygarlıktan barıştan” yana olduğunu söylüyor; ama bitmiyor ölümler bir türlü.. Ya İslâm Dünyası…? “Cart curt…
Bazı sözde Müslüman diyen ülkeler bu görevi Allah’a havale ederek, Ebabil kuşları gönderiyorlar,
Bahane çok falan filan” Ne kadar acı…
Bu Yahudi ve Hristiyan Adem’i daha önceleri insan yerine konmadığını sürgüne gönderildiğini hepimiz bilmekteyiz
Bunlardan başta İspanya olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeki “Engizisyon İşkenceleri ve Kilisenin Baskıları Yüzünden” tam 16. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin himayesine sığınan binlerce Yahudi nerde? Hitler faşizminin gaz odalarından kurtulup Türkiye’ye kaçan ve Üniversitelerimizde çalışan Yahudi bilim adamları nerede?
Bugün aldığımız haberlere göre hitler Filistinlileri katletmek amacıyla gönüllü İsrail tarafında savaştıkları duymaktayız.
Diğer taraftan katil cani insanlık düşmanı Netanyahu’nun kan kusan, tükenmeyen ölüm bombaları nerede?
İnsanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden olan ve medeniyetlere ev sahipliği yapmış Filistin topraklarında 75 yıldır kan ve gözyaşı akıyor oluk oluk… İsrail’in kurulması ve o günden sonra Ortadoğu kanıyor Filistin kanıyor…
İnsanlığın vicdanını sızlatan bu ahlaksız savaş soykırıma döndü.
Uluslararası hukuk hiçe sayılıyor. Göz yumuluyor bile bile. Birleşmiş Milletler’in Filistin’e dair aldığı kararlar nerede?
Taraflar arasında adil ve eşitlikçi bir uzlaşma ve anlaşma sağlama çabalarına bütün dünya seyirci kalmamalı desteklemeli bunları…
KUDÜS: Kutsanmış anlamına gelen Arapça bir sözcük, ancak emperyalist güçler dinler mi hiç? İsrail Kudüs’ü başkent ilan ederken, oranın esas sahiplerini kovarken hiçbir İslâm ülkesi ses çıkarmadı…
Netanyahu’nun yönetimine, zülmüne karşı çıkan binlerce İsrail vatandaşı kadar olamadı krallar, şeyhler, sultanlar…
“Tarihe geçecek bir karanlık ve kötülük çökmüş üzerimize çocukların, sivillerin katledildiği bu insanlık suçuna, bu kötülüğe, bu barbarlığa hiç kimse sessiz kalmamalı. Bütün kalbimiz bütün dualarımız Filistin halkının yanında “Yaşasın Özgür Filistin.”
Diyoruz, adamlar çıldırıyor, karşımızda bir muhatap var diyerek paniğe kapılıp İsmail Haniye’yi öldürüp yerine Mahmut Abbas gibi kendi tarafında olan bir komutan getireceklerdir bunu çok iyi bilin.
Önce konuyla ilgili Kur’an dan bir ayet’e yer verelim "İçimizdeki şu beyinsizlerin işledikleri yüzünden, bizi helâk eder misin, Allah’ım?" )Araf suresi155.ayeti)
Şimdide Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un tâ 1913’te sanki bugünün Filistin’i için yazmış olduğu bir tizelerine göz atalım
Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!
Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!
Yandık diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!
Esmezse eğer bir ezelî nefha, yakında,
Yâ Rab, o cehennemle bu tûfan arasında,
Toprak kesilip, kum kesilip Âlem-i İslâm;
Hep fışkıracak yerlerin altındaki esnâm!
Bîzâr edecek, korkuyorum, Cedd-i Hüseyn'i,
En sonra, salîb ormanı görmek Harameyn'i!...
Bin üç yüz otuz beş senedir, arz-ı Hicaz'ın
Âteşli muhitindeki sûzişli niyâzın
Emvâci hurûş-âver olurken melekûta?
Can sesleri bogsunda gomulsun mu sukuta
Sönsün de, İlâhi, şu yanan meş'al-i vahdet,
Teslis ile çöksün mü bütün âleme zulmet?
Üç yüz bu kadar milyonu canlandıran îman
Olsun mu beş on sersemin ilhâdına kurban?
Enfâs-ı habisiyle beş on rûh-u leimin,
Solsun mu o parlak yüzü Kur'an-ı Hakim'in?
İslâm ayak altında sürünsün mü nihâyet?
Yâ Rab, bu ne hüsrandır, İlâhi, bu ne zillet?
Mazlûmu nedir ezmede, ezdirmede mânâ?
Zâlimleri adlin, hani öldürmedi hâlâ!
Câni geziyor dipdiri... Can vermede mâsûm!
Suç başkasınındır da niçin başkası muhkûm?
Lâ yüs'ele binlerce sual olmasa du kurbân;
İnsan bu muammalara dehşetle nigeh-bân!
Eyvâh! Beş on kâfirin îmanına kandık;
Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık!
Mâdâm ki, ey adl-i İlâhi yakacaktın...
Yaksaydın a mel'unları... Tuttun bizi yaktın!
Küfrün o sefil elleri âyâtını sildi:
Binlerce cevâmi' yıkılıp hâke serildi!
Kalmışsa eğer bir iki mâbed, o da mürted:
Göğsündeki haç, küfrüne fetvâ-yı müeyyed!
Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar,
Bir giryede bin ailenin mâtemi çağlar!
En kanlı senâatle kovulmuş vatanından,
Milyonla hayâtın yüreğinden gidiyor kan!
İslâm'ı elinden tutacak, kaldıracak yok...
Nâ-hak yere feryâd ediyor: âcize hak yok!
Yetmez mi musâb olduğumuz bunca devâhi?
Ağzım kurusun... Yok musun ey adl-i İlâhî!
Her yeri zalim,cani ve kan kusan katiller sarınca bize de yalnız bu sadece çareyi Allah’a el açarak sığınmak da bulmaktayız.
Şunu unutmayınız Allah nurunu el ve geç mutlaka tamamlayacaktır.”La gali illallah”
Allahın her şeye gücü yeter.
İlahiyatçı yazar Hüseyin DENİZ