ALLAH’IN HZ İBRAHİMİ UYARMA SEBEBİ
Mecûsiler’den birisi;Hz İbrahim’e misafir olmak ister,
Hz. İbrahim şart koşar ve seni bir şartla misafir ederim der.
Mecusi adam; nedir bu şartın diye sorar?
***
Müslüman olman şartıyla seni yedirip üç yüzüm ve seni evimde de misafir edeyim dedi.
Bu şartla karşılaşan Mecusi,
Hiç tereddüt etmeden arkasına bakmadan dönüp çekip gitti.
***
Hz.Allah..Hz İbrahim’e vahiy yoluyla bir hatırlatmada bulundu ve O’nu uyardı.
Yani dostu Halilullah’ı olan Hz ibrahimi azar niteliği şu şekil uyarıda bulundu.
***
Ya..İbrahim; Ben bu adamı,elli yıldır yedirip içiriyorum ve ben bu kuluma dinini değiştirip bana gelirsen sana rızık veririm şartı koşmamışken,nasıl oluyorda sen böyle bir şart koşuyorsun, bunu nasıl yapabilirsin diye uyarıda bulunmuştur.
***
Hz.İbrahim aleyhisselam bu vahiyle karşılaşınca, bu vahyi alınca hemen zaman geçirmeden,hemen o adamı bulmak için koşarak gitti ve o adamı buldu.
Onu evine bu sefer şartsız bir şekilde misafir ederek çok güzel bir ağırlayıp ziyafet çekti.
Adam: Hz.İbrahim Aleyhisselam’ın bu davranışı karşısında meraklandı ve sordu?
***
Ya ibrahim:Ben sana daha önceden misafir olmak istedim
Sen beni önce kabul etmedin sonra kabul ettin.
Bu davranışının nedeni nedir diye sordu?
***
Hz.İbrahim; Başından geçeni ve Allah tarafından kendisinin uyarıldığını ve böyle böyle oldu deyince.!
***
O mecusi olan adam; Senin ne güzel bir rabbin var
Düşmanı için, düşmanın hatırına,dostunu azarlayabiliyor dedi.
Mecusi;Biraz düşündükten sonra
gür bir ses tonuyla ben de size katılıyorum diyerek İslam’ı seçti.
Peki Peygamberler Allah tarafından zaman zaman ikaz edilmiş midir?
İsmet/günahsızlık sıfatına sahip olan peygamberler, her zaman günahlardan uzak durmuşlardır. Peygamberler, insan olmaları nedeniyle, bazı hatalar yapabilmişler, bu hataları nedeniyle Yüce Allah tarafından ikaz edilmişlerdir.
Buna başka bir örnek verirsek;Allah Resul’ü Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v) efendimizde bir gün Mekke’nin ileri gelen üç tane zenginler rastlamış belki onları İslam’a katarım ve onlar sayesinde maddi yönden islam güçlenir düşüncesiyle sohbet ederken
Peygamberimizi çok seven sahabeden Abdullah bin Ümmi mahkum adındaki sahabe yanlarına sokulmuş ve bir soru sormak isterler.
peygamberimiz ona karşı istemeyerekte olsa sırtına döner ve onu gâleye almamıştır.
Sebebi o zenginlerle olan sohbetin yarıda kesilmemesi içindir.
Allah kur’an-ı Kerim ve Abese suresi diye bilinen surede onu ikaz etmiş ve uyarmıştır.Allah Resul‘ü O’na beni Allah‘ın azarına karşı karşıya bırakan adam diye şakalaşıp gönlünü almıştır. Ve bir daha hiç yanından ayırmamıştır.
***
Biz bu olaya nasıl bakmalıyız ve nasıl bir ders çıkartabiliriz?Toplumda kim olursak olun veya olalım, mevki makamımız ne olursa olsun, insanlar arasında kesinlikle, herkesin bir insan olduğunu düşünerek, Onlara karşı sevgide merhamette,iyilikte,sınıf,meşrep, mezhep ayrım yapılması ve onların gönüllerini kazanmaktan geçmektedir.
Değerli kardeşlerim;karşılığı cennet olan İyilikte, ikramda,iletişimde, tasaddukta,zekat, asla ve asla şart ve menfaat beklentisi olmaksızın yapılması gerekir.
Bu şekil yapılan hayır hasenattan hiçbir ecir ve sevap beklenemez.
Şu husus kesinlikle bilinmeli ve bir şey yaparken, o kişinin niyeti halis olmalı ve karşılığında insan gönlü kazanmak, yaptığı iyiliklerin karşılığında beklentisi sadece ve sadece, cennet karşılığı olan Allahın rızası olmalıdır.
İnsanız; sevelim, sevilelim, bütün insanlık için merhametli olmaya gayret gösterelim. Amelleri niyetlere göre olduğunu bilelim.
Sonuç olarak; Bu dünyadaki bizlere verilen bütün mal ve Can’ın Allahın birer emaneti olduğunu bilelim.
Ve onu hakkın rızasına uygun bir şekilde değerlendirmeye çalışalım.
Allah Resul’ü; Hepiniz çobansınız, sürününüzden mesulsünüz derken, amir olalım,memur olalım, zengin olalım, akıllı olalım, ama çevremizde bulunan bütün canlı varlıktan sorumlu olduğumuzu bilelim.
İlahiyatçı yazar Hüseyin Deniz