AİLE OLUŞUMU YEMEL PRENSİP VE YAKLAŞIMLARI
Reklam
Hüseyin Deniz

Hüseyin Deniz

Huzur Köşesi

AİLE OLUŞUMU YEMEL PRENSİP VE YAKLAŞIMLARI

12 Haziran 2024 - 09:13

AİLE OLUŞUMU VE  TEMEL PRENSİP VE YAKLAŞIMLARI

Aile birbirlerine kan bağı, yasal ve duygusal bağlarla bağlı kişilerden oluşan en küçük toplumsal birimdir. Modern toplumlarda aile evlilik yoluyla kurulur.

1- Evliliğin önemli bi sünnet olduğunu unutulmamalıdır. Hz. Peygamber’in sünneti olan evliliğin kuruluş ve idamesi de yine
aynı anlayış çerçevesinde gerçekleştirilmesi gerekir. Nitekim Allah Resulü buyuruyor ki:“İmkân bulanlarınız evlensin; çünkü gözü ve iffeti en iyi koruyan evliliktir.”(Buhari, Nikah, 2-3) Sünnet olduğu vurgulanarak kurulan bu müessese, aynı anlayış
ile sürdürüldüğünde olası problemler de aynı bakış tarzı ile çözüme kavuşturulur.

2- Evlenmeyi kolaylaştırmak ancak “ciddiyeti” ihmal etmemek:

Kuşkusuz, evlenme ve evlendirmede kolaylık sağlamak esas olmakla
birlikte; bu kurumu ciddiye almak da dikkat edilmesi gereken önemli bir noktadır.
Nikâhı hafife alıcı tavır ve davranışlar, yanlış bir takım sonuçları doğurur. “Kolaylaştırmak”
ve “ciddiyetsizlik” birbiriyle iltibas ettirilmemesi gerekir. Kurumu laçkalaştırıcı
yaklaşımlar, son derece yanlış ve tehlikelidir.

3- Evlilik kurumunu belirleyici ve tayin edici faktörü belirlemede
samimi olmak:

Evlenmeyi belirleyen faktörlerin “güzellik”, “zenginlik”,“soy-sop”
ve “dini/ahlaki bütünlük” olduğu ve Hz. Peygamber’in özellikle sonuncusuna dikkat
çekip tavsiye ettiği bilinen bir husustur. İşte bu önemli kurumun kurulmasını belirleyen faktör ya da faktörlerin sağlam belirlenmesi ve bu doğrultuda karar verilmesi esastır.

Söz gelimi, esas alınan temel faktörün “güzellik” ya da “zenginlik” gibi geçici ve maddi olması durumunda; bunların “ortadan kalkması” veya “zedelenmesi”,kurumu sarsacaktır. Çünkü “asıl” olan faktör “yok” olmuştur. Bu yüzden Allah Resulü“sağlam”, “sürekli” ve “etkin” faktöre dikkat çekmiştir.

4- Aile ortamını gönüllü bir eğitim platformuna dönüştürmek:

Aile kurumunda eğitici program seanslarının olması bireyleri birbirine
bağlar. Ciddi meşguliyetler, kişileri ciddi seviyelere yükseltir. Bu seansların
sosyal statü ve ihtiyaç durumuna göre belirlenmesi esas olmakla birlikte; ailede
ihmal edilmemesi gereken en önemli eğitim seansı dine dair olanıdır. Özellikle çocukların
yaş durumları göz önünde bulundurularak, Kur’an okuma, namaz kılma ve toplumsal
sorumluluk bilinci kazandırma alıştırmaları, altı çizilmesi gerek önemli uğraşlardır.
Hatta duruma göre; günlük/haftalık okuma seansları aile bireylerini kaynaştırma
adına yapılması gereken en önemli eğitim dilimleridir.

5- Ailedeki her bireyin fikir ve düşüncesine önem vermek:

Ailedeki her birey önemli olduğu gibi fikir ve düşüncesi de dikkate
alınması gereken ehemmiyettedir. Başka bir deyimle “katılımcı” aile modeli kişilik
gelişimini olumlu etkiler. Bu bakımdan belli periyotlarla karşılıklı saygı ve sevgi
çerçevesinde özel gündemli “görüşme geceleri” düzenlemek ve bu platformda “herkese”
söz hakkı vermek yapılması gereken önemli bir görevdir. Bu tavır, aile bireylerinde
birlikte yaşama ve paylaşma alışkanlığını giderir.

6- Olabilecek anlaşmazlıkları “dışarıya taşırmadan” çözümlemek:

Her yerde olduğu gibi ailede de bir takım problemlerin meydana gelmesi
doğaldır. Önemli olan bu sıkıntıları yerinde ve makamında çözmektir. Dış müdahaleler,
genellikle problemi çözme yerine daha da girift hale getirir. Kaybedilen her şeyi
yerinde aramak esas olduğuna göre; problemi de kendi karargâhında çözümlemek, temel
ilke olmalıdır.

7- Ailede karşılıklı sevgi ve saygı esastır:

Aile kurucularının ve diğer bireylerin karşılıklı sevgi, saygı ve
şefkatleri, birbirlerine verdikleri değerin göstergesidir. Bunların tek taraflı
olması düşünülemez. Saygı bekleyenin sevgi ve şefkat dolu olması temel ilkedir.
Şefkat ve muhabbet elbette ki, ihtiramın karşılığıdır. 

8- Aile ortaklığı temel ilkedir:

Ailedeki her birey, “farklı” güç ve kabiliyetlerle donatılmıştır.
Bu yüzden bu kurumun, bir tahakküm ve iktidar yarışı için bir müsabaka meydanı olmadığı
bilinmelidir. Yani aile ortamı; herkesin, fıtratı doğrultusunda katkı sağladığı
ve beraber yönettiği bir yerdir. Müşterek yönetim ve katkı esastır. Elbette “işbölümü”
çerçevesinde kimi bireyler, iç işlerde; kimi bireyler de dış işlerde görev alacak
ve yetki kargaşasına meydan vermeyecektir. Her bireyin bir noktada temayüz etmesi
son derece doğaldır. Bir kısmı daha güçlü bir fiziğe sahip iken, bir kısmı da şefkatte
zirvededir. Dolayısıyla, hiçbir özellik kendi sahibine her hangi bir ayrıcalık kazandırmaz.
Her birey kendi alanında yetki sahibidir. 

9- “Boşama” sözcüğünü şaka olarak dahi kullanmamak:

Boşama kelimesi aile sözlüğünden silinmeli ve bu kelimenin güzelim
ortamda kullanılması yasaklanmalıdır. Bu ifadenin olur/olmaz bahanelerle dile getirilmesi,
zamanla onu normal hale getirir. Oysa boşama, bütün çözüm yollarının tükenmesi durumunda
başvurulması gereken son çaredir. Çünkü Allah’ın en sevmediği helal boşamadır. (Ebu
Davud, Talak, 3)

Fıtratları farklı ve yanlış karar sonucu birbirlerine mahkûm edilen
bireylerin başvurabileceği bu sevimsiz helal elbette sevimsiz bir çözüm olarak varlığını
sürdürecektir. Ancak bu, normal dışı ve sıra harici bir çözümsüzlük çözümüdür.

10- Taklit, teşvik ve ikaz gündemde olmalıdır:

Buradaki taklitten maksat, bireylerin birbirlerinde tespit ettikleri,
güzellikler noktasında taklit olayıdır. Teşvik de bu güzelliklere çağrı niteliğini
taşır. İkaz da bu noktalardaki ihmallerde devreye girer. Ancak ikazlar için güzel
ifadelerin kullanılması da temel esastır. Aksi takdirde iyilik ve güzellik makes
bulmada zorlanır. Her konuda olduğu gibi; bu konuda da Hz. Peygamber en güzel örnektir.

11- Çocuk yetiştirmede ortak sorumluluk: 

Evin en güzel meyveleri olan çocukları, İslam’a ve insanlığa faydalı
bireyler olarak yetiştirmek ebeveynin ortak sorumluluğudur. Bu da bu görev noktasında
her birisinin kendisini sorumlu hissetmesiyle aşılır. Karşılıklı tam destek olmadan
güzel sonuç almak mümkün değildir.

12- Ev işlerinde paylaşım esastır:

Kuşkusuz, erkek ya da kadınların daha çok başarılı oldukları ev
işi alanlarının olması bilinen bir gerçektir. Bu yüzden her birey, kendi fıtratına uygun işleri yapma konusunda Hz. Peygamberi taklit etmesi beklenir. Hiçbir birey ev işi konusunda kendisini muaf ya da ayrıcalıklı görme yetkisine sahip değildir.
Bu konuda tek taraflı ihaleden söz edilemez.

Evlilik bir akitleşme şeklidir, herkes buna sadık kalırsa evlilikler uzun süre devam eder.

İlahiyat ✍️ yazar Hüseyin DENİZ 

Bu yazı 67 defa okunmuştur .