Bir yitik aradı
Neydi ki o
Samimiyet mi
Sevgi mi
Özen mi
Neydi ki o yitik
Belki bir feraset
Bir basiret
Biraz da cesaret…
Bulundu belki
Bir yama gibi
Her an yırtılacakmış gibi
Çatlamış bardak gibi
Her an kırılacakmış gibi…
Canhıraşlar perde perde yükselirken
Kapanan gözler ve gönüller hani nerdesiniz?
Toprak altında mı kaldınız yoksa gösteriş seramonisinde mi?
Heyhattt… Haksızlık karşısında bir duruşları var sanırsın musalla taşında
Nasıl bir inkırazdır bu?
Hakiki ideallerin tırmanışına inat
Zilletlere dalışlar çevirmiş her yanı
Zillete, mihnet yerine minnet duyuyorsa bir millet
Kopmuştur çoktan kıyamet,
Heyhat… İşte koca bir yitik, koca bir çöküş
Kibrin ve kinin kitaplaştığı ruhlara karşı
Hüznün, acının, onurun, imanın destanını yazanlar var
İnsan, insan tanıdıkça hayatı anlar
Ve her insanda bir meftunluk hikayesi var
Kimi şeytanın altın tepside sunduklarına meftun
Kimi de insan-ı kamil olmaya meftun…
İnsana yakışan varoluşunu bilip
O doğrultuda yaşayarak abideleşmekken
Nedendi ki bu adileşmeler
İnsanlar vardı abideleştiler
İnsanlar vardı adileştiler
Ve bunu anlamayanlar hep çirkinleştiler.
Refakatçisi olduğumuz bedenlerle fani bir dünyada
Dehşet bir harp meydanındayız
Önünde sonunda dünya mirasından düşecek sadece bir mezarken
Belki o bile nasip olmayacakken nedendir ki bu harp?
Dillerde derin sükutun mührü olsa da
Yüreklerde ne vaveylalar gizli
Eğer akıl ve yürek bir araya gelip
Muhasebe yaparsa vicdanlar hep ayakta
İnsana yakışan gaflet değil basiret
Korkaklık değil cesaret
Olaylara ferasetle bakış
Ve onurlu dimdik bir duruş,
İşte bu bakışa, bu duruşa bürünmek için
Gaflet uykusundan uyanmak gerek.