Bu akşam Beylikdüzü Yaşam Vadisi’nde Suriyelilerin coşkulu sevinç gösterileri yaptığını gördüm. Bu görüntü, Suriyelilerin ülkemizin her köşesinde ne kadar hızlı ve kolay örgütlenebildiklerini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Türk milleti, tarih boyunca mazlumlara kucak açmış, savaş mağdurlarına merhamet elini uzatmış bir millettir. Ancak, misafirlik geçici bir kavramdır ve Suriye’de Esad rejiminin yıkılması, ülkenin yeniden inşa sürecine girmesiyle birlikte bu misafirlik sürecinin artık sonlanması gerektiği açıktır.
Türk milletinin sabrı, vatan sevgisi ve milli birlik ruhu bu süreçte fazlasıyla sınanmıştır. Suriyeli sığınmacıların, uluslararası hukukun da öngördüğü şekilde, gönüllü, güvenli ve onurlu bir biçimde ülkelerine dönmesi artık kaçınılmazdır. Aksi halde, bu durumun Türk milletinin demografik yapısını, sosyal huzurunu ve ekonomik istikrarını tehdit edeceği açıktır. Suriyeli nüfusun hızla artması ve yerel topluluklarla yaşanan gerilimler, milletimizin bugüne kadar gösterdiği sabır ve fedakârlığı daha fazla zorlamamalıdır. Türk milletinin birliği ve geleceği için bu sorun derhal çözüme kavuşturulmalıdır.
Daha büyük bir tehlike ise, Suriye’nin gelecekteki siyasi yapısının ne şekilde şekilleneceğidir. Suriye kaça bölünecek? Yanı başımızda bir Afganistan mı oluşacak? Yoksa bölgede İsrail daha agresif bir güç mü kazanacak? Bu soruların cevapları, Türkiye’nin milli güvenliği ve bölgesel dengeleri açısından hayati önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki, son 13 yıldır bu karmaşık süreçten en büyük zararı gören ülke Türkiye olmuştur. Ancak bu noktadan sonra Türkiye zarar görmemeli, bedel ödemiş bir ülke olarak haklarını ve kayıplarını telafi edecek adımları hızla atmalıdır.
Bugün ülkemizde yaklaşık 10 milyon Suriyeli bulunmaktadır. Bu rakam, milli güvenlik açısından dikkatle ele alınması gereken kritik bir meseledir. Türk milletinin misafirperverliği, bu insanların hayatta kalmasını sağlamış, ancak artık bu misafirlik sürecinin kalıcı bir hale dönüşmemesi gerektiği nettir. Misafirlik, Türk milletinin büyük gönüllülüğüne dayanan geçici bir durumdur. Fakat bu durum, Türk milletinin geleceğine yönelik tehdit oluşturuyorsa, derhal tedbir alınması şarttır.
Ülkemizi yönetenlerin, bu tabloyu görerek Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüşünü sağlayacak kararlı ve etkin politikaları vakit kaybetmeden uygulamaya koymaları elzemdir. Türkiye, yıllardır tek başına bu ağır yükü taşımış, kaynaklarını ve sabrını seferber etmiştir. Artık dünya, Türkiye’nin bu fedakârlığını takdir etmeli ve sorumluluğu paylaşmalıdır. Ancak bu sorumluluk paylaşımı gecikirse, Türkiye kendi milli çıkarları doğrultusunda adım atmaktan asla çekinmemelidir.
Türk milleti, vatanına ve milli birliğine duyduğu sevgiden asla taviz vermemiştir. Bugün atılacak adımlar, hem milletimizin huzur ve güvenliğini koruyacak hem de Suriyeli misafirlerin kendi vatanlarında onurlu bir yaşam kurmalarına olanak tanıyacaktır. Bu süreçte, Türk milletinin tarihinden aldığı güçle hareket edilmelidir. Milli güvenliğimiz, sosyal dengelerimiz ve gelecek nesillerimizin huzuru her şeyin önündedir. Vatan sevgisi, rehberimizdir.
Hasan Taş
Kıbrıs Platformu Başkanı
YORUMLAR