Kıbrıs'a Dikkat: Stratejik Tehlike Kapıda

Ortadoğu’da ve Suriye’de yaşananlar, yalnızca bölgesel değil, küresel bir oyunun parçası olarak karşımıza çıkıyor. Bölgedeki dengeler, geçmişte devletin derin hafızası, kurumlarının işleyişi ve öngörü yeteneği sayesinde kontrol altında tutulabiliyordu. Ancak son yıllarda, özellikle mevcut hükümet sistemi, bu işleyişe ciddi zarar vermiştir. Devlet kurumları işlevsiz hale gelmiş, karar alma süreçlerinde kolektif akıl ve denetim mekanizmaları zayıflamıştır.

Güçlü Parlamenter Sistem ve Kuvvetler Ayrılığı

Bu durumun düzeltilebilmesi için devlet yapısında köklü reformlar yapılması gereklidir. Öncelikli olarak, güçlü bir parlamenter sisteme geçiş sağlanmalı ve kuvvetler ayrılığı ilkesi eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır.
Yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız olarak işlediği bir sistem; hem adalet sistemine olan güveni yeniden tesis edecek hem de devletin demokratik işleyişini güçlendirecektir.

Devletin etkin bir şekilde yönetilmesi ve halkın çıkarlarının korunması, yalnızca bireysel kararlarla değil, kurumsal bir akıl ve denetim mekanizmalarının sağlanmasıyla mümkündür. Kurumların güçlü olduğu bir yapı, hem içerde hem de dış tehditler karşısında devleti koruyacak en sağlam kaledir.

Suriye ve Bölgesel Planlar

Suriye’de rejimin çöküşüyle birlikte, Esad’ın ülkesinde neler yaptığı daha net bir şekilde görüldü. Ancak asıl mesele, bu sürecin yalnızca Esad’ı hedef almakla kalmayıp, bölgeyi daha büyük bir plana hizmet eder şekilde yeniden dizayn etmesidir. Görünen o ki, Suriye dört yapıya bölünmekte ve bu durumun kontrolü İsrail’in eline geçmektedir. Bu plan, yalnızca Suriye’yi değil, bölgedeki tüm ülkeleri ve özellikle de Türkiye be Kıbrıs’ı doğrudan etkileyecektir.

10 Yıl Önce Uyarılar: İsrail’in Karpaz İlgisi

Yaklaşık 10 yıl önce Kıbrıs konulu bir programda, İsrail’in Karpaz bölgesine olan ilgisine dikkat çekmiştim. İsrail’in buradan toprak satın almak için girişimlerde bulunduğunu ve bu konuda yetkililerin dikkatli olması gerektiğini vurgulamıştım. Ne yazık ki, bugün haklı çıktığımızı görüyoruz. İsrailli iş adamları, Karpaz Yarımadası ve Yeni İskele bölgesinden çok önemli miktarda toprak satın aldı, buralara siteler inşa etti ve bölgeye dışarıdan müşteriler çekti. Şimdi Kıbrıs’a yerleşenler arasında İsrailliler ve Ruslar ön planda.

Bu hareketlilik, Kıbrıs’ın yalnızca ekonomik ve sosyal yapısını değil, aynı zamanda stratejik önemini de tehlikeye atmaktadır. Bunlar tesadüf değil, uzun vadeli stratejik bir planın parçasıdır.

Kıbrıs İçin Acil Eylem Planı

Kıbrıs’ta yaşanan bu stratejik tehdit karşısında, acil ve radikal adımlar atılması gerekmektedir. Şu öneriler hayati önem taşımaktadır 

1. Toprak Satışlarının İptali: İsrail ve diğer yabancı unsurlara yapılan tüm toprak satışları devlet eliyle iptal edilmelidir. Kıbrıs’ın stratejik topraklarının yabancıların eline geçmesi, uzun vadede büyük güvenlik sorunlarına yol açacaktır.

2. Devletin Müdahalesi: Satışı yapılan kritik bölgeler, milli çıkarlar doğrultusunda devlet kontrolüne alınmalıdır. Bu, sadece Kıbrıs’ın değil, Türkiye’nin de güvenliği için gereklidir.

3. Demografik Yapının Korunması:Kıbrıs’a yerleşen yabancı nüfusun durumu titizlikle incelenmeli ve gerekirse geri gönderilmesi için hukuki adımlar atılmalıdır.

4. Bölgesel İş Birliği: Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bölgedeki stratejik önceliklerini yeniden gözden geçirerek, ortak bir savunma ve kalkınma planı oluşturmalıdır.

Sonuç

Kıbrıs, yalnızca bir ada değil, Doğu Akdeniz’in kilit taşıdır. Bugün yaşanan gelişmeler, Kıbrıs’ın milli çıkarlarımız açısından ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Eğer radikal ve kararlı adımlar atılmazsa, Kıbrıs’taki tehlike, tüm bölgeyi etkileyen bir sorun haline dönüşecektir.

Devleti yönetenlerin bu tehdidi görmezden gelmesi mümkün değildir. Tarih, bizi bu konuda sorumlu ve bilinçli hareket etmeye çağırıyor.

Hasan Taş
Kıbrıs Platformu Başkanı