Samsun’dan sevdiğim bir Oflu abim, “ Harun hoca, hayde gidelim Of’a, birkaç gün kaluruk bizim köye da döneruk” dedi ve Of’a gittik.
Of’ta eşe dosta selam verdik ve vurduk köye doğru yola. Yol üzerinde bir yerde durduk. Köye çıkmadan bir şeyler alalım, el boşuna gitmeyelim dedik ve bir manav-bakkala saptık. İzahı yaptım şimdi yaşadığım diyalogu olduğu gibi aktarayım :)
Manav kısmına geçtik.
İki elma kasası yan yana duruyordu. Bir kasa da kırmızı, bir kasa da yeşil elmalar vardı.
Benim gözüm kırmızı elmalarda kaldı. İri, parlak kırmızı, ye beni diyen elmalar.
-Abi, bana şu kırmızı elmalardan iki kilo tartar mısın? dedim.
Oflu emice yüzüme sanki bir kabahat işlemişim gibi ters ters baktı ve elinde ki poşete elmaları doldurmaya başladı.
Ama benim istediğim kırmızı elmalardan değil, diğer kasada ki yeşil elmalardan koyuyordu poşete.
-“Hacı Abi, duymadın galiba, yeşil olandan istemiyorum, bana kırmızı olandan ver” dedim.
Sanki ona söylemiyormuşum, kendi kendime konuşuyor muşum gibi, hiç oralı bile olmadı ve yeşil elmalardan doldurmaya devam etti.
Biraz kızar gibi yaptım ve “ Ya abi duymuyon mu beni sen, hau kırmızılardan ver kırmızıdan” diye çıkıştım.
Tenezzülen hafifçe yüzünü bana döndürdü ve yaptığı işten emin bir vaziyette;
-“Ne yapacasın kırmızı elmayi, habu yeşil elmalar iyi, hem da çok güzel ekşi” dedi ve doldurmaya devam etti.
-“ Ya sanane abi, sen mi yiyecen elmaları ben ekşi elma istemiyorum, dök onları geri, bana kırmızı olandan ver” dedim.
Dedim ama boşuna konuştum. Sanki müşteri o, ben manav, ne alacağıma ben değilde o karar veriyor.
Haklı olan o imiş gibi, bana döndü ve poşeti kasaya koyarak;
-“ La sen laf anlamay mısın, habu yeşiller ekşi elma, bular has diyrım sana, laf dinlesena, ne yapacasın kırmızı elmayi, ekşi olan daha iyidu, konuşma boşina bu iyi.” deyince, baktım konuşmanın faydası yok. Bir yandan da erkeklik ben de kalsın istiyorum. Çaresiz;
-“İyi o zaman sen bana bir kilo kırmızıdan bir kilo da yeşilden ver o zaman” dedim.
Bana cevap vermeye bile tenezzül etmedi.
Cevap olarak, sadece ağır ve kararlı bir şekilde olmaz manasında başına sağa sola salladı.
Sonuç mu? Sonuç ne olacak, iki kilo yeşil elma aldım çıktım
Elmayı aldım, tabii ki abinin dediği yeşil elmaları ve parayı ödemek üzere, bakkal kısmında ki kasaya geçtim.
Tam parayı veriyordum ki, aynı abi , “ Koy parani cebune, daha işim bitmedi senlan” dedi ve ekledi:
-Habu tereyağdan da al, öyle git. Hepsinun parasını bile öde.
Ben şaşkın şaşkın yüzüne baktım, “ Hacı abi, ben tereyağı istemiyorum, teşekkür ederim” dedim.
Aynı kararlı ve ters ifade ile yüzüme baktı ve “ La ne demek tereyağı istemeyrım, o nasil konuşuk. Bu yağ çok eyi, buni bir yerde bulamasun” dedi ve yağı poşete koyuyordu ki araya girdim ve “ Abi, tamam madem illa da iyidir al diyorsun, bana bir kilo ver yeter” dedim.
Gene tersledi beni ve “ Ya sen ne diysın, adam bi kilo yağ alu mi? İki kilo tarttım sağa, al oni da go yola” dedi.
“Ya abi, bari bir kilo olsun, iki kilo çok fazla” deyince
“Sen ne aksi bi adamsun” demez mi?
“Tamam abi ya, ver iki kilo” dedim ve sinirli bir şekilde parayı ödeyip çıktım.
Arkamdan seslendi;
“Hau yeşil elmadan ye ha çok ekşidu, tadi da güzeldu” deyince ben koptum. :)
İki kilo yeşil elma ve iki kilo hiçbir yerde bulamayacağım tereyağı ile yola koyuldum :)
YORUMLAR