Saçlarımın ucunda yorgun kar tanelerinin tedirginliği
Maviye boğulmuş bir boşluğun eteğinde,
fırtınaya teslim edilen
kızılca kıyametin temaşası ömür sergisinde
ve hasret eli kınalı bir emanet sağrımda sargılı ...
Türkülere teslim yine hasret
ve bir ezgi renginde
dağların koynunda ...
Ömür tükeniyor ...
Küflü bir kış akşamına harcıyorum duygularımı ;
neydi içimde kopan bu gürültü "neden "di düşünüyorum ...
Ömür tükeniyor ...
Ay saklanıyor
Gaybana geceler doluyor unutulmuş kirli paslı şiirlerde
Köşeye tünemiş sandalyede bırakılmış
kimsesizliğime,
Fayda etmez artık ne sönen ışıklar
Nede sobaya atılan odun ateşinin sıcaklığı
bu köhne limanda;
sızıyorum, kirli bir yorgan altında gün tükeniyor.
Asılan düşlere alaca kuşlar tünüyor
mısralarımın arasında
ve sevdam bir harabe enkazı ...
Düşlerini böler acı bir ayaz, ter sızar gecenin koynundan yıldızlara .
Düşlerini böler acı bir ayaz, ter sızar gecenin koynundan yıldızlara .
Bir baykuş sesi bülbül kesilir , rüzgârın ıslığında .
Bir kadın , aldanmışda Munzur renkli bir Kardelen'e sitem eder
gider şehrine ...
Kadının adı yok yazmamışlar...
Dağılırken saçlarımız küf kokulu kaldırımlarda,
kimi görsem yanlış ata oynanmış kuponlarda .
Seni düşlesem bir Cimin üzümü gibi kararmış salkımında.
Her öyküsünde hasret kokar, defter arasında.
Kadının adı yok yazmamışlar...
Her aşk isyanda , her renk bir anlamsızlık.
Her yara kanar kendi kabuğunda .
Yazılır mı böyle şiir
Okunur mu böyle anlamsız , böyle vurgusuz , böyle kayıtsız, böyle kifayetsiz, onsuz ...
Kadının adı yok yazmamışlar ...
Bu şehrin rüsva sokaklarında
biz kaybettik ...
Daha çok kaybedeceğiz .
Kaybetmek de sevdaya dair olacak ...
Kadının adı yok yazmamışlar unutmuşlar...
Tanımamışlar. Hiç sevmemişler
Ne çiçek bırakmışlar ne yaprak ,
ne zemheri dinlemişler ne de bahar ;
bunu yaşadıkça ağladım yetimliğime ...
Kadının adı yok yazmamışlar ...
Sen unutulmuş sararmış sayfalarda ,
şimdi tüketilmiş kalemlerdeki
yazgındaki siyahların kurumunu silkeliyorsun.
Sen, kalbini kanatırken sabır dikeniyle ,
mavinin endamını dağıtıyorsun .
Kadının adı yok yazmamışlar ...
Bizi hasrete kulak kesilirken türkülerde,
bizi yarım kalmış şiirlerde ,
bizi günlerin küskün sırtlarında,
sökülmüş umutlara yorgun bulutlar çökerken Munzur'a,
bizi ateş böceklerinin cirit attığı,
izbe sokak lambalarının loş ışıklarında:
Bırakmışlar... Bırakmışlar!
Böyle kimsesiz , böyle sahipsiz ,
böyle yetim , böyle öksüz , garip .
seni bir çiy damlasına , beni bir kırağı parçasına sarmışlar
Öyle yorgun bir gecede ..
Terketmişler ... Terketmişler !
Bu şehrin rüsva sokaklarında
biz kaybettik ...
Daha çok kaybedeceğiz .
Kaybetmek de sevdaya dair olacak ...
Munzur kokulu çiçekler bire yedi açacaklar .
Munzur kokulu çiçekler hercai mevsimlere kaybetmeyecekler ...
Cemil KIZILTUĞ
YORUMLAR