Eskiden kapıyı kapat denilmezmiş. Allah kimsenin kapısını kapatmasın diye düşünülür, kapıyı ört veya sırla denilirmiş.
Kapının kapanmadan yavaşça örtülmesi de edebdenmiş.
Lambayı söndür demezlermiş. Allah kimsenin ışığını söndürmesin diye düşünür lambayı dinlendir derlermiş. Lamba yakılmaz uyandırılırmış.
Uyuyan birisi uyandırılmak için sarsılmaz veya adı ile çağrılmazmış. Agâh ol erenler denirmiş. Nezaket, incelik ve edeb her işin başı kabul edilirmiş.
İnsanların sözü kesilmez, işaret veya işmar edilmez, fısıltılar, gizli konuşmalar hoş karşılanmazmış.
Gezerken bile yere yumuşak basılır, ses çıkarmamaya çalışılırmış. Kapıdan çıkarken geri geri çıkmak edebdenmiş.
Kapı eşiğinde ayakkabılar dışarıya doğru değil içeriye doğru çevrilirmiş. Git bir daha gelme der gibi değil de, gitsen de ayağının yönü buraya dönük olsun der gibi dizilirmiş ayakkabılar.
Üstad Necip Fazıl bu hali “Komşuya hatır soran sıra sıra terlikler,
Ölçülü uzaklıkta yakın beraberlikler.“ diye tarif eder.
Alıntı
YORUMLAR