GURBETTEN SILAYA"ULUBEY GÖZLEMLERİM"
Reklam
Bülent Aksoy

Bülent Aksoy

Gurbetten Sılaya

GURBETTEN SILAYA"ULUBEY GÖZLEMLERİM"

21 Eylül 2021 - 12:08


Sevgili Hemşehrilerim;
      Ulubey yıllarımın en renkli en faal yılıydı bu yıl. Sosyal medya üzerinden kurduğumuz iletişimi bizzat hemşehri ziyaretleri ile sanaldan gerçeğe taşıdık. Hemen hemen bütün mahallerimizi, mahalle muhtarları ve mahallelerimizin ileri gelenleri nezdinde ziyaret ettik. Mahalle ziyaretlerimizi ve mahallerimizi diğer yazılarımda tek tek yazacağım. 
      Değerli dostlarım, şu dönemde üç, beş bin olan Ulubey’in nüfusu yazın nerdeyse yüz binleri buluyor. Haliyle bu dönemde yaşanmayan ve görünmeyen sıkıntılar yazın kendini gösteriyor. Ulubey’in mahallelerinin en büyük sorunu; yol. Hani çılgın projeden filan bahsedilecekse Ulubey için tek çılgın proje yol. Özellikle Ören, Başçardak, Karakoca/Kıranyağmur ve Karakoca\Çukur yolu bu asra yakışmıyor. Kırılma, darılma yok dost acı söyler. Ara bağlantı yolları berbat, ana yollar asfalt ama patates gibi tarlası resmen. Göçüğün olduğu yer Kutupoğlu Fındık Fabrikasına inerken resmen göldü. Şuan orada bir çalışma yapılmış, göçüğü toplamışlar. Ören Çatakta Hacı Bektaş ağabeyimin evinin önünde menfezde arabamız oturdu geçemedik. Hacı ağabeyim el attı kaldırdık ve öyle geçtik. Orası da yapılıyor galiba.
      Ha çalışma yok mu, elbette var. Belenyurt’ta, Kirazlık’ta, Akoluk’ta yol çalışmaları yapılıyordu. Yalnız burada çalışma sisteminde bir sıkıntı var mesela bir mahallede bugün çalışan iş makinesi yarın başka bir mahallede. Tam anlamı ile biten bir çalışma henüz yok. Değerli Hemşehrilerim yol medeniyettir. Yol olmadan bir yere hiçbir şey gösteremezsiniz. Hatta insanlığı bile. Bunun en güzel örneği; Küpkaya Kanyonu. Dere yanı tesislerinin işletmecisi Fedai Bayram ağabeyimin de büyük özverileri ile bir marka haline gelmiş, günde 200-300 araç bu bölgeyi ziyaret için geliyor. Peki buranın yolu kötü olsa sizce bu sirkülasyon olur muydu? Olmazdı. İddia ediyorum, Akpınar’a giderken yanlışlıkla yolumuz Teyneli’ye düştü, yolar müthiş ara bağlantılar bile asfalt,geniş kimse bahçemden yer vermem dememiş, demek ki yapılabiliyormuş. 
     Küçücük şehir merkezi Karakoca Çamlık yolu ve Gürgentepe yolu trafikten geçilmiyor. Ayhan Poyraz ağabeyimin dükkanının önünden meydana 20 dakika da geldiğimi biliyorum. 1 Nisan caddesinde iki  araç yan yana geçilmiyor. Burada suçun büyük çoğunluğu bizde çünkü ekmek almak için aracı fırına sıfır yanaştırıyoruz ve kendi şeridimize değil, karşı tarafın geçiş güzergahına gelişi güzel çekiyoruz. Tek şeride düşen yolda iki araç kafa kafayayken arkadaki araçlarda araca sıfırdan yanaşıyor hadi git gidebilirsen. Hepimiz rallici Schumacher’iz. Hele o deli katır patpatı kullanan gençler, yok böyle bir hız! Bu aracın nesine güvenilir?
      Ulubeyli yolun ortasından yürüyor tezi hep var iyi de kaldırımlar dar bir de kaldırımlarda yaya harici her şey var ne yapsın bu Ulubeyli su deposunun oraya seyir terası yapılıyor, umarım doğaya uygun,otantik olur inşaat halindeydi. Su sıkıntısı yaşanıyor. Fındıktan çıkıyorsunuz, duş alacaksınız su yok. İnsanlar aceleci sabırsız haliyle yorgun da. Bu işte mazlum Ali Mercan ağabeyimdi, bana mazlumu getirin misali bağırtı gürültü içinde bir şeyler yapmaya çalışıyor, alışmış artık kimseye de kırılmıyor. Yalnız OSKİ Ulubey şefi Naci Bey’de ciddi,aktif ,koşturan ,aradığımızda direk telefonda bakan ilgili biri. Umarım üstesinden gelir, koşuşturuyor bunu gördük. 
      Fındık bahçelerinde yere yatmış, eğilmiş elektrik direkleri ve telleri var. Telefon hatları da ondan aşağı değil. Bir kere internet ve telefon genelde çekmiyor hangi operatör olursa olsun. Bazı yerlerde eh işte. Elektriği çok görmüyorum ne söylesek boş. Ulubey Çamlık Karakoca yolunda üç adet rögar kapağı var, bunlar yerinden oynamış hele bir tanesi tam Baykalların evinin önünde evlere şenlik. Vatandaş kendi çaresine bakmış bir gün çubuklara takılı, pet şişe bir gün bez asıyorlar Allah göstermesin bilmeyenlerin kaza yapması içten bile değil ki, kaza oldu. Acı ama gülmemek elde değil yakında türbe diye çaput bağlarlarsa şaşırmam.
     Bu kapakların belediyeye değil Telekom müdürlüğüne ait olduğu söylendi. Bilmiyorum ne derece doğrudur. Ama orayı hiç mi bir yetkili görmez insanlar bıkmış artık. Bu yazdıklarım birilerini eleştirmek veya küçük düşürmek adına yazılan bir yazı değil beni bilen bilir öyle biri değilim zaten ,hatta burada vatandaş olarak kendimize de eleştiri getiriyorum. Ama susmak ve görmezlikten gelmek de olmaz yarın kimsenin üzüleceği bir ortam olmasın. Dost uyarısı değerlidir, değerli olmalıdır. Biz dostuz çünkü Ulubeyliyiz ve birbirimizin yüzüne bakıyoruz. 
      Birde yer anlaşmazlıkları ve kavgaları var, bu toprakların çocuğuz ya bazen hasutlaşabiliyoruz. Bunlara gerek yok. Kimse giderken vallahi bir şey götürmüyor. Baba oğulla, kardeş kardeşle iki ocak birkaç yer için yıllarca küs yahu. Bu nedir Allah aşkına! Köpek yesin sizin fındığınızı. Sarılın, kucaklayın birbirinizi. Doğan Ticaret ve Çalışkan Ticaretten alın bir kutu lokumlu bisküvi ağzınız tatlansın. Harika bir şey. 
      Sevgili Cumhur Çuhadar ağabeyin binasını restore ettirip Cumhur Döner, cafe tadında gayet modern, güzel, nezih balkonundan meydanı seyredip çayınızı içip yemeğinizi yiyeceğiniz hoş bir tesis kurmuş uğrayın derim, Hanedan Restoran her zamanki gibi ayakaltı adres, buluşup sohbet edilebilecek, lezzetleriyle müstesna bir yer, karşısında sevgili Ümit Şahiin, döner ve sulu yemekle damak zevkinize hizmet ediyor. Teras Kafe Gürgentepe yolu üzeri Ulubey manzaralı çay-kahve içeyim derseniz sizleri bekliyor. Ulubey’de dört beş çay ocağı var, önleri dolu şen şakrak, ailelerinizle bile çay içebileceğiniz sıcacık ortamlar. Ekmek mi? Orada kuyruk var vallahi fırça bile yiyebilirsiniz söyleyeyim. Kardeşler de Bahri ve Semra Bayram çiftinin fırınını da ziyaret edin, bir kardeşiniz olsun. Küpkaya Dereyanı Tesisleri ve Ohtamış şelalesi artık başlı başına bir marka.  Oraya da bir tesis kuruluyor.Sayacabaşı’ndaki restoranlar ve Refahiye’deki turşucu ve köfteciler dolup boşalıyor, farkındalık adına harika yerler. Hele ki Akoluktan Şıhlar üzeri Refahiye’ye çıkarken orman içindeki manzara mükemmeldi. Ordu,Ulubey ve Karakoca yan yana muhteşem poz veriyor.
      Değerli Hemşehrilerim, hata mı diyeyim, magandalık mı veya siz ne dersiniz bilemiyorum ama yöremizin bir gerçeği havaya tabanca ve tüfek atışları. Bu hatayı bazen bende yapıyorum. Bu yıl bir serseri yorgun mermi arabamın tavanını delmişti. Evin çatısı nereden geldiği belli olmayan kurşunlara delik deşik. Allah göstermesin ya insana gelse yorgun falan demez öldürür. Her neyse cana gelmesin de mala gelsin dedik. 
      Kadınlarımız cefakar, vefakar ve üretken Ulubey’in anaları. Remziye Sönmez ablam, annesi Sebile halam ve kızı Sibel Öztürk ablam üç kuşak yufka açıp satıyorlar. Ekmeklerinin delisi durmadan çalışıyorlar. Köylerde kimin yanına varsanız hemen bostandan bir torba domates, biber tutuşturuyorlar elinize. Kimi sirke yapıyor kimi bal. İyi ki varlar, başımızın tacı analar. 
      Ulubey’de idare var. İdare derken yönetim anlamında değil. Birbirini idare var. Herkes birbirini tanıyor ve idare ediyor. O yüzden hatalar görmezden geliniyor. İş Bankası bankamatiği yanında, önümde Kango araç durmuştu, mecburen ben de durdum, trafik kitlendi. Genç bir polis memuru kardeşim bana “arabayı çek” dedi. Öndeki giderse zaten gideceğiz de nereye gidelim bir hışımla “o nun eczanede işi var” dedi. Baktık  tanıdık tanıdığı idare ediyor, biz sürte sürte  çıktık. Karakocada Ömer Şimşek ağabeyimin Kahvehanesi önünde bir çalışma var. Yol tek şerit bize bir hışımla “gel” diyen mihmandar arkasından geleni görmüyor,”dur” demiyor ,bağırıyoruz arkadakini de durdur diye şartlanmış bize geç diyor arabayı da eşim kullanıyor, eşime bağırdı “neden geçmiyorsun” diye arkana bak dedik diğer araba dibinde haberi yok. Babam tanıyormuş dedi ki “idare edin”. Ulubeyli yolu ortasından yürüyor kaldırımlar dolu idare… İdare derken bunu anlatmak istedim. Değerli dostlarım bunlar dost serzenişidir. Art niyet aranmaz. Ulubey’i ve Ulubeyliyi seviyoruz. Facebook sayfamdaki Ulubeyli olmayan arkadaşlarım Ulubey’i merak ediyor. Ulubey muhteşem coğrafyası ve gönlü zengin insanlarıyla çok güzel şeyleri hak ediyor. 
     Dilimizde kelam Ulubey için dönüyor, elimizde kalem Ulubey için yazıyor,kalbimiz Ulubey için atıyor. Velhasıl kelam sevdamız Ulubey…
SAYGILARIMLA…
  

Bu yazı 661 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum