Değerli Hemşehrilerim;
Yıllarca hasretin en demli ve en koyusunu yaşamış biri Ulubeyli olarak hasret dumanın bacalara sardığı bir dönemde hasret ve vuslatı yazmak istedim. Umarım hasretin biteceği vuslata ereceğimiz günler yakındır.
Hasret Arapça kökenli bir kelime olup “özlem, özlemek” demektir. Aslında özlemin biraz daha koyu ve demli halidir ki aşık kara yağız bir delikanlı gibidir hasret… Hasret çeken, iç çeker, üzülür, yanar için için, eseflenir, kederlenir, inler… Gurbetle de hem dem olmuştur. Kaynağıdır gurbet ondan beslenir. Bu yüzden Ulubey’in hasreti ve Ulubey’e hasret de derindir. Çünkü Ulubeyli gurbettir.
Vuslatta Arapça kökenli bir kelime olup” kavuşmak, sevdiğine kavuşma anlamı taşır ki” hasrete aşık, ince, zarif, gözü yolda, güzel ve alımlı bir kız gibidir. Sabırla ve inat ile bekler hasreti ile buluşacağı günü. Gurbet ile sılayı Leyla ile Mecnun tabir edersek hasret ve vuslat Kerem ile Aslıdır. Nasıl ki gurbet çölünde sılası Leyla’yı arar Mecnun, Hasret yüreği ile Kerem vuslatı Aslı için dağları deler. Bekler vuslat hasreti dağları delip gelsin diye. Biz de yüreğimizdeki hasreti çöle düşmeden, dağı delmeden mısralar döktük vuslatımız Ulubey’i ;
GURBETTEN ULUBEY’E
Gurbet ele düştüm düşeli,
Mevsimlerden hep hazansın Ulubey
Zannetme terk-İ diyarımsın
Ben kepçe,sen kazansın Ulubey
Hasretin bir dağ misali,
Ardından esen yelsin Ulubey
Efkarımı gizlemek için ötüşüm,
Ben bülbül,sen gülsün Ulubey
Bu gurbetin kahrı var bende,
Sen kabukta yarasın Ulubey.
Ekmeğime kattım vuslatı,
Ben gurbet sen sılasın Ulubey
Uzak diyarlardan sevdim seni,
Duygularımda gamsın Ulubey.
Gurbet elde yorgun Bülent’im,
Ben aşık sen sevdamsın Ulubey.
SAYGILARIMLA…
YORUMLAR