Değerli hemşehrilerim;
Gelenek görenek,örf ve adetlerimiz içerisinde tören ve merasim tarzı topluluk faaliyetleri de önemli bir yer tutmaktadır.Bugün birçok uygulama artık hazır paket program da olsa devam ettirilen geleneksel uygulamalar da vardır.Bu vesile ile Ulubey’de düğün törenlerinin kısaca dününü ve bugününü şöyle ele alabiliriz.
Ulubey’de ve yöremizde eski düğünler başlangıç,komşu düğünü, kına gecesi, asıl düğün ve duvak düğünü olmak üzere beş gün sürerdi.Bugün ise düğünler kına gecesi ve asıl düğün olmak üzere iki günde tamamlanmaktadır.Eskisi kadar yoğun olmasa da bir çok uygulama halen özet biçimde devam etmektedir.
Değerli dostlar,düğün törenine geçmeden önce yapılan düğün hazırlığı ve alışverişi de başlı başına bir gelenekti.Düğünler genelde insanların maddi ve iş yükü açısından da rahata eriştiği fındık ayından sonra yapılırdı.Düğün hazırlıklarına Ulubey’de “eksik görme” diye tabir edilen alışveriş yapılır,burada damat ve gelinin yakınları da eşlik ederdi.Kız annesine süt hakkı olarak bir hediye alınırdı.Mahallede düğün duyurulması için bir genç bütün mahalleyi dolaşarak kimse unutulmadan düğün gününü bildirirdi, sonra bu uygulama düğün davetiyesi haline geldi.Çok yakın akrabalara bohça gönderilir,onlar da bu jeste bahşiş ile karşılık verirdi.Bugün artık çeyiz sandığı,bohça gibi adetler yok denecek kadar azdır.Yatak odası ve mutfak malzemeleri kız tarafından diğer eşyalar ise erkek tarafından alınırdı.
Eski düğünlerde merasim uzun sürdüğü için düğünü yönetecek sözü dinlenen bir kişi düğün kahyası olurdu.Mahallemde Mıdıgo Selim ağabey ve Dursun Ali Aydın ağabey bu işi gönüllü ve çok güzel yaparlardı.Başlangıç günü düğün evinde düğün aşçısı tarafından yemekler pişirilir diki eski aşçılardan Sayaca’dan Nafiye Özcan,Karakoca’dan Binnaz Öz,Çukur Çongara’dan Verabo Nebiye İnan,Delaan Pembe hatun analar benim dönemimde de Raif Özsoy ağabeyim meşhur düğünlerin vazgeçilmez aşçılarındandı.Düğünlerde genelde keşkek,yahni,pilav,hoşaf,su böreği,dolma yapılırdı.Genelde Cuma günleri komşu düğünü dediğimiz ikinci gün yemekler yenilirdi.Gece ise köçek adı verilen belli yaş üstü düğün davetlilerinin oynadığı bir oyun oynanırdı.Bu köçek Kastamonu yöresi köçeklerinden farklı daha çok tiyatral bir gösteriydi. Düğün günü top atışı ile başlar duvak düğününde son bulur.Bunu Karakoca’dan Feyzullahın Ali amca yapar,barutu ateşledikten sonra davul ve klarnet eşliğinde topun gerisinde döne döne oynardı.Yöresel kıyafetleri ile davulcu ve klarnetçi Karakoca’dan baba oğul Gaçoo Mehmet amca ve oğlu Ahmet ağabey idi.Bugün yöresel kıyafetlerinin yerini Kastamonu köçeklerinin giydiği kıyafetler, klarnetin yerini de zurna almış.
Cumartesi günü kız tarafından erkek tarafına bohça gelir, yemekler yenirdi.Erkek tarafı ise cumartesi gecesi Ulubey tabiri ile gecelik götürme denilen uygulama ile kına götürür buna sadece bayanlar giderdi. Kına yakılırken “Çambaşı’na çıktım anam/Çıram yanmadı/Dört yanıma baktım anam/Kimsem kalmadı. Türküsü söylenir ve gelin ağlatılırdı. Daha sonra müzik eşliğinde eğlenilirdi.Müzik aleti genelde bir tef olurdu.Çukur mahallesinden Mamik lakaplı Fatma kadın bulunduğu dönemin meşhur tefçisi idi. Sonraki dönemlerde kına gecelerine erkekler de katıldı,eğlenceler varsa bir bağlama yoksa bir kaset çalar eşliğinde yapıldı.
Asıl düğün günü ise kız alma işlemi için bir gelin alayı oluşturulur, eğer at ile alınıyorsa önde bir bayrak taşınır, gelinin başında ise kırmızı bir duvak olurdu.Evden çeyiz sandığı çıkarken sandığın üstüne gelinin kardeşi veya bir yakını oturur bahşiş verilirdi.Aynı uygulama gelin evden çıkarken beline kırmızı kuşak bağlanarak da yapılırdı.Erkek tarafı ise kız evinin önünde kale oluşturur,kalenin en üstündeki şahıs evin üstüne çıkar kalem denilen bacayı kızı aldık anlamına gelecek şekilde yıkardı.
Ulaşım vasıtalarının artması ile gelin alma işi araçlar ile yapılmaya başlandı.Gelin alayları gelin konvoylarına dönüştü,kırmızı duvağın yerini beyaz gelinlik ve beyaz duvak aldı,kale yapma yerine silah atma gibi çok da hoş olmayan uygulamalara dönüştü.Evden çıkarken kapı önü,gelin alayının veya konvoyunun önü kesilerek bahşiş alınırdı.Gelin erkek evine geldiğinde tavuk kesilir kan akıtılır ayağına ve anlına sürülürdü.Kayınvalide ve kaynatadan bahşiş istenirdi ki bu bir inek, dana veya tarla olabilirdi.Gelinin başına bereketli ve tatlı dilli olsun diye bozuk para ve şeker gibi maddeler atılırdı.Doğurgan olsun diye kucağına çocuk verilirdi.Sağ ayağı ile eve girer yere serilen bir basmanın üstünden mutfak kapısına gelir,bir güç gösterisi olarak buraya çekilen ipi kırar ve eli iş tutsun ve becerikli olsun diye kaynayan bir tencere veya tava karıştırttırılırdı.Yere serilen basmayı ise yerden ilk kim toplar ise ona hediye edilirdi.Sonra imam gelir ve dini nikah kıyılırdı.
Gerdek gecesi damat gelinin duvağını açarken yüz görümlülüğü denilen bahşiş verilirdi.Sağdıç da orada olurdu gelinin duvağında damat damadın ceketinde ise gelin iki rekat namaz kılardı.Ertesi gün ki duvak düğününde ise bir börek ile kız tarafını gene Ulubey tabiri ile duvağa çağırmaya gidilirdi.Kız tarafı gelir,büyüklerin elleri öpülür,gelin büyükler ile tanıştırılır,bir hafta sonraya teklif adı verilen ziyaret için gün alınırdı.Buradaki geleneksel uygulama ise damadın yemeğine bir şey katılır bunu bulması için uğraştırılır,ayakkabısı saklanarak bahşiş talep edilirdi.İki üç gün sonra ise kız tarafı erkek tarafına teklif edilirdi. Bunun maksadı hısımlığın geliştirilmesi içindi.Günümüzde düğün törenleri bir düğün salonun da paket halinde bir veya iki günde yapılmaktadır.Birçok uygulama artık uygulanmasa da halen devam etmekte olan uygulamalar da vardır.
Her gününüzün Ulubey tadında olması dileği ile…
SAYGILARIMLA…
YORUMLAR