Değerli Hemşehrilerim,
Kurban Bayramı’nı uğurladık derken Ordu ve Giresun’un yerli bayramı olan fındık ayı geldi çattı.Fındık ayı gelirken duygular potak olur yüreklerde.Fındığın çocukları,fındık kabuğunda,yağlı fındık tadında sevdalar yaşar bu aylarda çünkü biz bütün hikayesi aslında bir fındık potağında saklı yağız,mert,yürekli fındık çocuğuyuz,fındığın çocuklarıyız.
Ne kadar sitem etsekte fındığın o asiti çocukluktan bugüne hücrelerimize kadar işledi.Fındık emekti,ekmekti,aştı;kara önlük,beyaz yakalık,kara lastikle yoldaştı bizim için.Velhasıl mutluluktu,sevgiydi,sevgi sözcüğüydü fındık.İki kişinin birbirine ilgisi potak olur,potağım diye hitap edilirdi.Bizde çotanak denmez çoklu fındığa,potak denir.
Adına türküler,maniler yazılmıştı.Ne güzel söylüyordu Tuğrul Şan ağabeyim:
Fındık toplayan kızlar,
Fındık dalda galmasın.
Gel buradan gaçalım,
Anan Baban duymasın.
Birleştirirdi fındık,genç sevdaların,genç aşkların evlenme ayı,gurbetçilerin buluşma ayı,yöre ağzı ile adam etme ayı yani imece ile fındık toplama ayı idi.Erkek ayı da denilirdi.Fındık ayında bahçeler şenlenir,türküler söylenir,horanlar tepilir,tasvip etmiyoruz ama mermiler havada uçuşurdu.Kahkahalar yankılanırdı bahçeden bahçeye.
Elbette yevmiye ile çalışıp para kazanma ayı idi.Bereketli aydı fındık ayı.Bir tane fındık zayi edilmezdi.Hele fındık bitimi yapılan o iki kilo başağın yerini on ton fındık tutar mıydı hiç? Fındık sezonu başlamadan önce fiyatı açıklanırdı.Onu beklemek bile bir heyecan yaratırdı.
Ne sevdalar yaşanmıştır fındık bahçelerinde,fındık dallarında.Ah dili olsa da konuşsa yeşilin babası o bahçeler.Lise yıllarımda İzmit’te bir şiir yarışmasında ödül almama bile vesiledir fındık.Diyorum ya fındığın çocuğuyuz hemen dile dolanmış işte:
Ordu’dan Ulubey’e giderken,
Aman da vardır fındık bahçeleri.
O bahçedeki güzel kız,
Bekliyor gurbetteki yarini.
Bir müddet sonra gurbetteki o yarlar gelecek ,o güzel kızları alıp gurbete götürecekti çünkü topraklar bölünecek,küçülecekti, yetmeyecekti.Altın olan fındık sonra pul olacaktı.Oysa önceden öyle miydi? İki ocak fındık eksik veya fazla diye birbirini öldüren kardeşler,baba oğul bile vardı.Ormanlar çıkarıldı,çıkarılan ormanlara,mısır tarlalarına fındık dikildi.Birde Düzce Adapazarı havzası da dikti mi fındık! Samsun çeltikten,pirinçten vazgeçti fındık için iyi mi! Dağ taş fındık oldu.Fiskobirlik üreticiden aldığı fındığın yerine para değil de yağ ve çikolata verdi mi? Çok sürmedi battı.
Burada biraz sitemkârım.Koca fındık coğrafyasında,fındığa sahip çıkacak bir kuruluş bulamayınca fındığı hububat kuruluşu olan TMO’ya verdi de yüzü kızarmadı bir kuruluşumuz yok diye bu coğrafyanın.Fındık kuruluşu Fiskobirlik,fındıkçılık hariç her işi yaptı.En son market işletiyordu.Allah’ın İtalyan’ı gelip fındığın memleketinde fındığa tekeli koydu.Her neyse bizim altın fındık pul oldu.
Bizim o güzelim mutluluk kaynağımız, neşemiz, emeğimiz, ekmeğimiz ,aşımız olan fındık hobi malzemesi oldu,çiftçinin göz yaşı oldu.Amele mevzuuna girmeyeyim içim sızlar.Neredeyse on kilo fındığa bile ithal amele getiren bir toplum olduk.
Değerli dostlar,ben fındık ile doğdum,fındık ile büyüdüm,fındık ile okudum,fındık ile sevdim.Bugün bir yerlerdeysem fındığın sayesindedir.Dedim ya fındığın çocuğuyuz diye.Fındık yaradır bende. Kitap yazarım üstüne,ah ederim,sitem ederim lakin bazı şeyler el vermiyor ama yine o günleri,o fındık tadında sevdaları hatırlayıp bir iki kelam dolanıyor dilime:
FINDIĞIN KIZI
Yemyeşil yaylalardan,saman sarısı,
Sevdalara düştü yolumuz.
Ah be fındığın kızı,potağım!
Sarı sevdamın sarısı,neredesin?
Sensizliğin girdabında boğulmuş duygularım.
Bir ışık hüzmesi gibi gelsen uzaklardan,
Gelsen de yine yeşillense gönlümüz.
Yıkık bir kaldırım taşı gibi kaldırılmayı beklerken,
Sensizliğe aktı ömrümüz.
Ah be fındığın kızı,potağım!
Bilmem ki hangi fındığın dalında ,
Hangi ocağın dibindesin?
Neredesin potağım,nerelerdesin?
Hayatı fındık olanlara selam olsun.Saygılarımla…
YORUMLAR