Kırsala dokunan sihirli eller, bir köyün kaderi böyle değişiyor. Örnekleri her gün artıyor.
TAŞIN ALTINA ELİNİ KOYMAK LAZIM.
Kendisini Facebook’ta gezindiğim sırada, konuşma yaptığı videosuyla tanıdım. Anladım ki bir kadının istediği zaman yapamayacağı hiçbir şey yok. Zümran Abla hepimize örnek olması gereken güçlü Anadolu kadınından sadece biri. Yaptığı proje ile köyündeki diğer kadınların da kendi ayakları üzerinde durabilmesini sağladı. “Atatürk bize seçme ve seçilme hakkımızı vermiş, evde mi otursaydık”? diyen Zümran Ömür’ü ve yaptıklarını gelin hep birlikte inceleyelim.
Hepiniz internette Zümran Abla’nın videosuna denk gelmişsinizdir. Zümran Ömür, 46 yaşında 3 çocuk annesi ve ilkokul mezunu. Şu anda Kars’ın Boğatepe Köyü’nde yaşıyor. Boğatepe Köyü’ndeki bitki çeşitliliğinin farkına varan Zümran Ömür, 2007 yılında Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği’ni kuruyor. 45 kadın ve 15 erkek üyeden oluşan derneğin başkanlığını yürütüyor. Zümran Ömür, Boğatepe köyünde 650 bitki türü olduğunu söylüyor. Bunlardan 35’inin tıbbi bitkilerden oluştuğunu dile getiriyor. İşte tüm hikaye aslında burada başlıyor.
Bitki literatürünü iyi kavrayabilmek içinse tam 1 sene boyunca Fransızca eğitim alıyorlar. Fransızca dışında sağlık ve beslenme kursları da alıyorlar. Hindistan’dan gelen Vinot Kumar isimli bitki doktoru ile birlikte çalışarak köylerindeki endemik bitki türlerini öğrenmişler. Sonrasında bu bitkiler Türk uzmanları tarafından incelenmiş. Doktorlar, bu bitkileri nasıl kurutmaları gerektiğini ve tıbbi değeri olan kremleri ve yağları nasıl üreteceklerini Zümran Ömür ve ekibine öğretmiş. Yaz ayları için hazırladıkları bitki türlerini tanıtan, nasıl işlemlerden geçtiğini anlatan bu programa katılarak bu süreçte onlara eşlik edebilirsiniz. Bu projeyi bitki türlerinden ziyade, çoğu henüz köyden bile çıkmamış olan kadınların toplumda yer alması, kendi ayakları üzerine durması, erkeğin arkasında değil; yanında yürüyen birey olmasını sağlamak amacıyla başlatan Zümran Ömür, “Üretmeyen toplum mahvolmaya mahkumdur!” diyor.
Zümran Ömür, teknolojinin eski alışkanlıkları yok ettiğinin oldukça farkında. Buradan hareketle, ekibiyle birlikte Kars’ın en meşhur 32 peynirinin gelecek nesillere aktarılması için 2010 yılında Türkiye’nin ilk peynir müzesini açtılar. Gravyer, eski kaşar, Türkmen saçak, Malakan, tulum, otlu, kelle, tel, çürük, çanak gibi çeşitler olmak üzere onlarca peyniri bulunmakta. Ayrıca, peynirlerin bir benzeri dünyanın hiçbir yerinde yok ve hepsi tescillenmiş. Müzeye gelen ziyaretçiler, peynir üretimi hakkında eğitim alabiliyor, tadım yapabiliyor ve bu özel peynirlerden satın alabiliyorlar.
Sözleriyle ve yaptıklarıyla üreten, üretmeye teşvik eden Zümran Ömür’ü gönülden tebrik ediyorum. İzlemeyenler için aşağıya videosunu bırakacağım. 1 milyondan fazla izlenen bu video için Zümra Ömür, “Fenomenlik bizim işimiz değil, biz köy kadınıyız.”demiş. Keşke siz ve sizin gibi iyi işler yapanlar hep fenomen olsa ve öyle kalsa. Zümran Ablanın hepimize ilham olması dileğiyle.
YORUMLAR