* Ömer Asan
Ünlü Alman yazar J. Philip Fallmerayer, 1840 yılında gezi için geldiği Trabzon’da Sumela Manastırına yaya olarak giderken yolda karşılaştığı köylü kadınları şöyle anlatıyor:
“Aşağıda, kayalık orman çıkıntısında, düz ahşap çatılı ve kapısının önünde kabak tarlası olan ikinci bir ev görünüyordu. Kadınlı erkekli hasatçılar, ellerinde oraklarla ve sırtlarında ot yükleriyle –Tirol’daki Schalders’e özgü bir dağ manzarası- tarlalardan gelirken çalılıkların ortasında önümüze çıktılar. Kadınlar etek yerine önden ve arkadan büzgülü Türk kırmızısı renginde önlükler bağlamışlardı ve her iki baldır tarafından beyaz pantolonları görünüyordu. Bu Xenofon’un on binlerle bu dağlara sefer yaptığı zamandan kalma eski bir Kolhis tuvaleti mi acaba? Yunanca selam verdiler, Hıristiyan’dılar ve vadilerinin azizesine, Sümela Meryem Anasına hizmet ediyorlardı. Avrupalılara karşı güvende oldukları Bizans ülkelerinde, insanlar alfabeyle ve din dersleriyle pek uğraşmazlardı. Büyük yığınlar için dinin anlamı oruç tutmak ve Latinlerden nefret etmekti [Fallmerayer, Doğu'dan Fragmanlar, İmge, s.115].”
Fotoğraf: Dedemin annesi Badi (Saliha) ninem ve dedemin ablası Refiye halam, 1984, Of, Tsoruk, Trabzon.
YORUMLAR