İbrahim ORTAŞ, [email protected]
“Ne güzel, pırıl pırıl... Gençlerimizin önü açık... İlerde kimileri akademik yaşamı seçecek. Geniş dünya görüşlü olmaları beklenir. Önce Türkçeyi kullanma becerileri... Sonra İngilizce... Ekoloji, ekosistem, tarımsal ekoloji konularında birikimi var mı? Aşık Veysel rahmetlinin TOPRAK şiirini ezberlemeyeni araştırma görevlisi yapmayalım. Eğer sazla çalıp söylüyorsa bunu, daha iyi. Anadolu Beyliklerini bilmeliler. 1243'ün önemi nedir? Baba Zünnun İsyanı nerede, nasıl çıktı; okumuş mu? Sonra YZE nedir? Tanıyor mu? Yayınlarından bir te'lif, bir çeviri kitap okumuş mu? Prof Dr Tevfik Eşberk'i tanıyor mu? Karacaoğlan türkülerini biliyor mu? Bağımsızlık savaşımızın tüm evrelerini, gerçek kronolojisiyle biliyor mu? Sevr nedir? Lozan nedir? Montreux nedir; öğrenmiş mi? Şeyh Bedreddin Destanı'nı okumuş mu? Vivaldi'nin 4 Mevsim'ini seviyor mu? Edgar Allan Poe'yu, Annaabel Lee'yi, Melih Cevdet Anday çevirisini okumuş mu? Değerli Öğretmenim, sınavları zorlaştıralım. Seçkin bireyleri kazanalım. Ya değilse yozlaşma sürüp gidecektir”.
Üniversite Ortamından Öğrencilere Ne Katması Beklenir
Coğrafya yanında halk kültürü ile de ilgilenen Emrullah hoca çok yönlü üniversitelilik bilinci ve kültürü olan üretken bir hocamız. Mesajı ile üniversite öğrencisi ve üniversiteye alınacak öğrencinin niteliğini öne çıkarmaktadır.
Emrullah hocanın sıraladığı ve bilinmesini istediği bir demet bilgi paketi, bir bireyin kendi ülkesinin, kendi kültürünün değerleri yanında Dünya’nın da değerlerinin üniversite öğrencileri tarafından bilinmesine dair gerekliliği vurguluyor. Üniversite gibi evrensel ölçekte bütünlüklü eğitim veren bir ortamda mesleki eğitimin yanında genel kültürün de kazanılması için bir ortam sunulmalıdır. Üniversiteye giden kişiler, formel eğitim yanında karşılıklı etkileşim, tartışma ve etkinliklerle kendini geliştirme, farkındalıklarını artırarak bütünlüklü düşünme ve sorgulama özellikle kazanır.
İnsan, toplum ve doğa yararına gerçeği araştıran ve derinleştiren, bilgiyi derleyen, düzenleyen, çoğaltan ve yayan bir bilim kurumu olarak üniversite; akla gelmeyenleri görme, belli kalıplar içinde düşünmeme, yenileri bulma (Yaratıcılık) anlayışının bulunduğu ortamlardır. Üniversitelerin görevi yetiştirdiği öğrenciye dünyaya geniş açıdan bakabilme özelliğini ve özgürlüğünü kazandıran bir yapıdadır.
Bu yönde ülkenin ihtiyaç duyduğu yetişkin bireylerin kendilerini her yönü ile geliştirmesine katkıda bulunmak için, aynı zamanda kendilerini yaşamın diğer alanında geliştirmesi için, kitap okumalarını, tiyatro ve sinemaya gitmelerini, bunların yanında çağdaş sanatlara da önem vermesini öneririm. Bu bağlamda kişisel başarının akademik başarıdan önce gelmesini öneririm. Kişisel başarısı olan, özgüvenli, ufukları açık insanların akademik başarısı da yüksek olacak ve kendilerini geliştireceklerdir.
Çoğu insan için Annaabel Lee’nin şiirlerini okumamış olmak veya Vivaldi'nin 4 Mevsim'ini dinlememiş olmak yadırganmaz. Ancak üniversitede sanat gibi soyut düşünme, analitik ve metodolojik düşünme becerisi kazandıran alanlara ilginin gerekliliğini vurguluyor. Emrullah hoca, kitap okumak, başta dünya şiirinin insan beyninde yarattığı yaşamı anlama ve yaşamdan zevk almanın gerekliliğini vurguluyor. Sanatın, edebiyatın ve felsefenin en çok üniversitede okutulması veya okunması gerekliliği doğrudan yaratıcılıkla ve yeni bakış açılarının ortaya çıkması bakımından elzem.
Üniversite Öğretimi İsteğe Bağlı İleri Düzeyde Bilgi Edinmeye Dayanır
Dünyada gelişmenin itici gücü olan eğitimin 12 yıl herkese zorunlu olarak verilmesi genel kabul olsa da üniversite eğitimi kişinin tercihine kalmış bir eğitimdir. Üniversite eğitiminin, kişiye iş sağlayacak bir diplomadan çok metodolojik düşünme becerisi yanında sorun çözme ve çözüm üretme niteliklerini kazandırması beklenir.
Bu bağlamda, üniversitede, öğrencinin yetişkin bir birey olma ve hayattan zevk alma yol ve gerekliliği için çok yönlü eğitilmesi ve kendi kendilerini de eğitmesi için özgür bir ortam sunulması gerekir. Üniversite ortamının, her bireyin üzerinde yaşadığı toprağın coğrafyasını, tarihini ve kültürel değerlerini evrensel ölçekte öğrenmesi ve içselleştirerek bilmesi için özgürlük olanağı sağlaması beklenir.
Nitelikli İnsanların Akademiye Alınması Talebi
Emrullah hoca sosyal mesaj iletisinde “Sınavları zorlaştıralım. Seçkin bireyleri kazanalım. Ya değilse yozlaşma sürüp gidecektir” diyor. Son yıllarda toplumun üniversiteler konusunda en çok rahatsız olduğu konuların başında öğretim üyelerinin niteliği konusu gelmektedir. Üniversite üst düzeyde eğitim, öğretim ve araştırma yaptıran, topluma bilimsel düşünme yeteneği ve becerisine sahip yetişkin bireyler kazandıran kurumların mensuplarının da seçkin, iç motivasyonu yüksek bilgi üreten ve öğretebilen insanlardan olması gerekir.
Bu bağlamda üniversite eğitimi ve ileri düzeyde akademik çalışma yapacaklarda, birkaç farklı yönden eğitim ve bilgi birikimi ile yaratıcı özelliklerinin yanında çalışma disiplini olan insanlar arasından bir seçiciliğe gidilmesi önemlidir. Bu nedenle, biz öğretim üyelerinin de omuzlarındaki sorumluk ve bizlerden beklentiler doğal olarak çok yüksektir. Üniversiteler ve yaratıcı, tartışıcı ve dinamik dönüşümü ile topumun adeta beynidirler.
Bu bağlamda üniversite kurumunun, eğitimin nitelikli olması yanında nitelikli akademisyenler tarafından yapılması işin doğası gereğidir. En üst düzeyde bilgi üreten kurumun özerk ve özgür yapısı gereği kendi bilimsel çalışma ve iç denetim disiplinine uygun yönetilmesi evrensel düzeyde kabul görmüş bir temel ilkedir. Çalışma disiplini olmayan, amaçlı ve sürekli çalışma ve öğrenme alışkanlığı kazanmamış kişilerin bilgi derlemesi kolay olmayacaktır. Bu bağlamda akademik yaşam seçiciliği zorunlu kılmaktadır. Yoksa Emrullah hocanın belirtiği gibi “Ya değilse yozlaşma sürüp gidecektir ”ifadesi ile üniversite kurumun nitelikli insanların bulundurma gerekliliği belirtilmektedir.
Kendi Yaşamımı Eğitime ve Öğrencilerime Adadım
Kendi yaşamını ağırlıklı olarak bilime ve eğitime adamış biri olarak, karınca kararınca temelde bütün amacımı, ülkenin bilim ve eğitim yönünde ihtiyaç duyduğu yetişkin bireylerin kendilerini eğitim yolu ile geliştirmesine katkı sağlamaya çabalamak olarak belirtebilirim. Umarım bu uğurda geceli gündüzlü verdiğimiz çaba ve emekler karşılığını bulur. Doğaya katkıda bulunan yararlı, mutlu insanların varlığı, insana mutluluk verir.
Not: YÖK 2023 Bahar dönemi için üniversitelerde eğitimi hibrit sistemine uygun olarak 3 Nisan itibarıyla üniversitelerde uzaktan öğretimle birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebileceğini açıkladı.
Ancak aynı anda yüz yüze ve uzaktan eğitimi gerçekleştirmek çok sorunlu olacağı kaygısı çoğunlukla akademisyenlerde tarafından dile getirilmektedir. Üniversitelerin çoğunluğunda, başta sınıflarda internet, yaka mikrofonu ve benzeri ekipman için uygun bir alt yapı sorunu bulanmaktadır. Sonra devam zorunluluğu olmayacak. Öğrencilerin çoğunluğu için bu durum problemli. Benim şahsi görüşün yüz yüze eğitim için çok ciddi bir engel yok ve sağlıklı bir eğitim ve gelecek için yüz yüze eğitim zaman kaybetmeden yapılmalıdır.
ÜNİVERSİTENİN AMACI; DÜNYAYA GENİŞ AÇIDAN BAKABİLME ÖZELLİĞİ KAZANMIŞ İNSAN YETİŞTİRMEKTİR
Geçen hafta yüz yüze eğitimin gerekliği konusundaki “Diploma Kalitelerinin Zedelenmemesi için Yüz-Yüze Eğitim veya Eğitimi Yaz Dönemine Ötelenmesi Önerilebilir” başlıklı yazım sonrası Emekli eğitim emekçisi yurtsever/vatansever emekli coğrafyacı Prof. Dr. Emrullah Güney hocam, aşağıdaki mesajı facebook sayfama yazdılar.
06 Nisan 2023 - 12:03
Bu haber 499 defa okunmuştur.
YORUMLAR