BÖLÜKBAŞI,ECEVİT,DENİZ GEZMİŞ,NAZIM HİKMET ve Bir Hayli SANATÇI -BİLİM ADAMI.....
Ulucanlar Cezaevini; 1967 Lİ YILLARDA BİR TUTUKLU tanıdığımı ziyaret için gittiğimde bahçesini ve Yönetim Kısmını görmüştüm....
3 Kasım 2018 günü; Kırşehir İlköğretmen Okulundaki bazı dönem arkadaşlarımla gezdim....Ama ,ULUCANLAR CEZAEVİ-ULUCANLAR MÜZESİ olmuş.....
1957 li yıllarda Tutuklanan MP. Genel Başkanı ve onur duyduğum Hemşehrim - O Dönemin Namık KEMAL'i-Osman BÖLÜKBAŞI'nın yattığı KOĞUŞU gezdim....Yattığı çift katlı somyada Resmi ve özgeçmişi asılı....
O dönemlerde Mucur İlçesi Kurugöl Köyü İlkokulunda 2.veya 3. sınıf öğrencisiyim...
Kırşehir İlinde BÖLÜKBAŞI' nın Genel başkanı olduğu M.P.
( Millet Partisi) Seçimleri ful götürüyor...
BÖLÜKBAŞI; TBMM Kürsüsünde konuşuyor....Uzun konuşma Rekortmenidir...Bir kısım İktidara mensup D.P.( Demokrat Parti ) Milletvekilleri Bölükbaşı'ya laf atarlar ve yuhalarlar....
BÖLÜKBAŞI da; Kendisine LAF atan ve YUHALAYAN MİLLETVEKİLLERİNİ hedef alarak; " ŞEREFSİZ BABANIN TERBİYESİZ EVLATLARI...." der....DOKUNMAZLIĞI Kaldırılır ve Adliyeye sevk olunur....C.Savcısıda; TBMM.nin Manevi Şahsiyetine HAKARETTEN TUTUKLAMAYA SEVK EDER.
Sulh CEZA HAKİMİ de;
"PEYGAMBER ÖLDÜ ÜMMETİ KALDI; ATATÜRK ÖLDÜ, MİLLETTİ KALDI;Bir BÖLÜKBAŞI TUTUKLANSA NE OLUR?"
Tutuklanma gerekçesi bu oldu...
Davayı da dönemin Adalet Bakanı; Güvenlik gerekçesi ile Ankara'nın o zaman ilçesi olan KESKİN İLÇESİ AĞIR CEZA Mahkemesine nakleder...
Mahkeme Başkanı KIRŞEHİR'in Yiğit bir EVLADI....Hakim merhum Halil ÖZMEN....Değerli bir Hukuk Adamı....Dönemin Siyasi baskılarına ve telkinlerine aldırmaz...."TUTUKLANMAYI GEREKTİRİR BİR DURUM YOKTUR....BÖLÜKBAŞI' nın TAHLİYESİNE..."
Kırşehir halkı bu konuda yasa bürünmüştür. Ben çocuktum...1957 li yıllar...İlkokul da öğrenciyim....Babam tarladan geldi...Anne bağırdı..."Çabuk gidelim az bir zaman kaldı ..."dedi. Bende anneme nereye gittiklerini sorduğumda, annem; " MAPUSTA YATAN BÖLÜKBAŞ' a, Mektepte İREY atmaya gidiyoruz..." dedi.
Kırşehir halkı; Ağıtlar yakar BÖLÜKBAŞI'ya....
"Hapis oldu, HÜRRİYET'i görmedi,
Gül yüzüne dudaklarını sürmedi,
Bu savaşta yılmak nedir bilmedi,
Umudunu ADALETE bağlıyor....
Adalet Bizimledir BÖLÜKBAŞI....
Matemin tutuyor Mucur Dağları,
Çicek açmaz oldu şirin bağları,
OSMAN diye ağlar hep ovaları,
Gel de derdimizi sor Bölükbaşı..."
xxxxxx
Sonra geçtim; " Bu Düzen Değişmelidir....NE EZEN, NE EZİLEN, İNSANCA HAKÇA BİR DÜZEN..." diyen bir zamanların KARAOĞLAN'ı merhum Bülent ECEVİT'in yattığı Koğuşa...
Aynı şekilde yattığı somyaya asılı resmi ve öz geçmişi....
Geçmişe doğru gittim...Bir Kitabıma konu yaptığım sözünü anımsadım..
"TOPRAK İŞLEYENİN, SU KULLANANINDIR..."
Evet Ülkenin dağlarına ve yollarına yazılan ; "UMUDUMUZ ECEVİT...." sloğanı....12 Mart 1971 Askeri Müdahalesinde Başbakan DEMİREL; Şapkasını alıp giderken; merhum ECEVİT; "Bu Yunanistan'dakinin daha inceltilmiş bir şeklidir...Ve Orduya Dön KIŞLANA...."diyebilendir....
Bu Tarihi çıkış ECEVİT'i CHP Genel Başkanlığına taşıdı....
Sonra Başbakan...Sonra KIBRIS BARIŞ HAREKATI...
Ve 12 Mart 1971 Askeri Darbesi....Fatura ECEVİT'e çıktı....Bir İSVEÇ Gazetecisinin Yorumu ; " Türkiye'de DEMOKRASİNİN geleceği endişeli .."
Fatura ECEVİT'e çıkarıldı....3 Ay Hapis Cezasını verdi; SIKIYÖNETİM Mahkemesi....Sonra BAŞBAKAN....
Herkes gibi; O da bu dünyadan göçtü....Türk Halkı Cenaze töreninde sevği seli ile diyetini de ödedi...
xxxxxx
Sonra bir hayli SANATÇI, YAZAR ve BİLİM ADAMININ Yattığı Koğuşları gezdim....Sonra DENİZ GEZMİŞ ve Arkadaşlarının İDAM SEHPALARI....Sehpaya bakamadım....Çünkü...İşlediği SUÇ ne olursa olsun; Onu İDAM sehpalarına götürmek, O kişiye CEZA olamaz....Allah'ın tüm yarattıklarına verdiği canı; ancak Allah alır.....Bazı insanlarımızı gördüm...Fareyi ve yılanı öldürmüyorlar..."Onun canını ben vermedim..." diyorlar....
O Sanatçı-Yazar-Bilim Adamları....Neydi bunların SUÇLARI?...BİLİMİ savundular ve yaydılar...Sömürüyü yenmenin teorilerini ürettiler...
Tarih boyunca tüm toplumların egemen güçleri ve onları temsil edenler; her zaman bilime saldırdılar.Ama karşılarında bilimi ve bilim adamını gördüler. Aydınlıktan ve ışıktan korktular,özgürlükten,uyanan insandan ve halktan korktular.
Bilim Adamını; BİLİMSEL AÇIKLAMA ve ÇALIŞMALARINDA dolayı, günümüz Yargısı yargılayamaz....Yani Bilim Adamı BİLİMSEL Görüşünden ve açıklamasından dolayı kimseye hesap vermez....Kimsede hesap soramaz....Bilim Adamını bir Sonraki ÇAĞ YARGILAR,Bilimsel Öğretisinden dolayı...Çünkü; Bilim Adamı içinde yaşadığı çağın gerekleri gibi düşünmez....Bilim Adamı; İçinde bulunduğu ve yaşadığı Çağdan bir ASIR öndedir...O nedenle Onu ancak; bilimsel Öğretisinden dolayı bir sonraki çağ yargılar....
Yalnız ; Günümüzdeki bazı sözde Bilim Adamları; DEVLETİN DÜZENİNİ,BİRLİĞİNİ,BÜTÜNLÜĞÜNÜ ve İNSANLARIN YAŞAM TARZINI da
BİLİMSEL GÖRÜŞ olarak algılayıp AŞAĞILAYAMAZLAR..
İnsan yaşamını ve ruhunu sarsıcı ve bilimle ilgisi olmayan AÇIKLAMALAR yapmaktadırlar....Evlenmeyen kadınları....Ve Cinsel ilişkileri bilim adına gündem yapmaktadırlar....
Bu kişileri Bilim adamı ve görüşlerini de Bilimsel görüş olarak da göremeyiz....
17. yüzyılda "Dünya dönüyor ..." diyen GALİLE'ye saldırdılar. "SANIYORUM BU DÜNYADA BİLGİSİZLİĞİN BİLİME KARŞI DUYDUĞU KİN VE NEFRETTEN DAHA ZORLU BİR KİN VE NEFRET YOKTUR ..." diyen GALİLE...
GALİLE; " DÜNYA DÖNÜYOR...dediği için yargılandı ve İDAMA götürüldü....Ama; bu gün GALİLE değil; Yargılayıp; İdama götürenler yargılanıyor Çağımızda....
Bu karanlık güçler COPERNİC Sistemini geliştiren GİORDANO BRUNO'yu Tanrı tanımamazlıkla suçladılar. 7 Şubat 1600 tarihinde Roma'da CAMPE DEİ FLORİ'de odunlar üzerinde yaktılar.Ama 1894 yılında yani 294 yıl sonra ROMA'nın aynı meydanına , yakıldığı yerde HEYKELİ dikildi.
Çağdaş kimyanın kurucusu ve " DOĞADA HİÇ BİR ŞEY KAYBOLMAZ; HİÇ BİR ŞEYDE KENDİLİĞİNDEN VAR OLMAZ..." kuralını getiren LAVOİSİER'i " "Cumhuriyetin Bilim adamlarına ihtiyacı yoktur..." diye Fransız Devrimi sonrası GİYOTİNE Gönderdiler....
Tanrı ile Evrenin Birliği felsefesini savunduğu için İslam Düşünürü ve Şairi HALLACI MANSUR; toplumun düzenini bozduğu iddia edilerek idam edildi.
Türk Şair ive Bilim adamı NESİMİ " Enelhak" dediği için Halep Kalesinde derisi yüzülerek öldürüldü.
Simavna Kadısı ŞEYH BEDRETTİN " Padişaha huruç ettiği " için asıldı.İpini de Cellada kendisi uzattı.
Bilim ve Bilim adamı düşmanlığı,kitap düşmanlığına, sanat düşmanlığına dönüştü.Kitaplar yakıldı ve yasaklandı. Düşünce ve sanat zincire vuruldu. Bilimin, sanatın, felsefenin yani insanlığın entellektüel mirasının yayılmasına, kuşaktan kuşağa insanlığa mal olmasına hizmet eden ve düşünürün,sanatçının, bilim adamlarının vazgeçilmez desteği, yardımcısı olan bu nesneler birer düşman ilan edildi.Kağıtlar üzerine yazılan düşünce ürünü olan ışıklı yazılar, insanlığın, uygarlığın dostu olan bu miras mahkum edildi.
Yaşlı tarih,cehaletin bilime karşı duyduğu kin ve yasaklar; hep devam etti...
Ama ne yazık ki; tüm bu cinayetler ve saldırılar sonuçsuz kaldı. Varlığın yıkılmaz parçası olan DÜŞÜNCE, sed tanımadan asırları aşarak günümüze kadar ulaştı...
GİYOTİNDE can verenlerin, SEHPALARDA İDAM edilenlerin , ODUNLAR üzerinde yakılanların , insanlık dışı işkencelere uğrayanların ESERLERİ ve DÜŞÜNCELERİ, insanlığa ve ve insanlığın mutluluğuna ışıklarını saçtı.
Okullarda ve Üniversitelerde ders olarak okundu.Eserleri bir kültür mirası olarak kuşaktan kuşağa , dönemden döneme insanlığın kurtuluşuna katkı yaptı. İnsan, insanca olan her şeyi sevdi...
Evet...Evet....Tanrı sevdiği İnsanları " MEYDANLARDA TAŞ EDERMİŞ..." çok doğru bir tespit ve söz....
Alanlardaki...Meydanlardaki....Parklardaki TAŞ HEYKELLER ve BÜSTLER....Bunun ispatı olsa gerek....
ULUCANLAR CEZAEVİ...
Sn. Turan Ateş Bey'in ULUCANLAR CEZAEVİ..... Başlıklı yazısını siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

06 Kasım 2021 - 10:22
Bu haber 878 defa okunmuştur.
YORUMLAR