Reklam

Teknolojı Muhabbeti Yok Etti!.. Bayramlar Bile Yavan Geçiyor...

Bayram geldi geçti. Bir düzine akraba ziyaretini başarıyla tamamladık. Gördük ki o eski misafirlikler mazide kalmış. Gelen misafir hal hatır sormak yerine prizin yerini, internetin şifresini merak eder olmuş. Eskilerden yâd eden büyükler televizyon karşısında suspus oturur hale gelmiş.

Teknolojı Muhabbeti Yok Etti!.. Bayramlar Bile Yavan Geçiyor...

Bayram geldi geçti. Bir düzine akraba ziyaretini başarıyla tamamladık. Gördük ki o eski misafirlikler mazide kalmış. Gelen misafir hal hatır sormak yerine prizin yerini, internetin şifresini merak eder olmuş. Eskilerden yâd eden büyükler televizyon karşısında suspus oturur hale gelmiş.

Teknolojı Muhabbeti Yok Etti!.. Bayramlar Bile Yavan Geçiyor...
25 Temmuz 2015 - 15:44

 

Akraba ziyaretleri, baklava börek ikramları derken bir bayramı daha kazasız belasız atlattık geçtiğimiz hafta. Umduğunu değil bulduğunu yiyen misafir profili bir yanda, “Misafir misafiri istemez, ev sahibi hiçbirini.” diyen açık sözlü atalarımıza rahmet okutacak ev sahipleri diğer yanda. Her şey gibi misafirlik alışkanlıklarımız da değişiyor. Amacımız “Nerede o eski bayramlar” nostaljisi yapmak değil. Ayağımızın tozuyla döndüğümüz bayram gezmelerinden naçizane gözlemlerimizi paylaşmak…

Kimilerince aşırı dozda nostaljisi yapılan ‘eski bayramlar'da akraba ziyaretlerine çoluk çocuk, maaile gitmek şarttı. Küçükken tüm burun kıvırmalarımıza rağmen annelerimizin “Makbule yengenlere çok ayıp olur, geçen hep seni sordular.” ısrarına belki biraz da terlik yeme korkusundan yenik düşülürdü. Oysa bilirdik ki bahsi geçen Makbule yenge ya da Osman amca büyük ihtimalle bizi hatırlamayacak, ziyaret boyunca bizi ya küçük kardeşimiz ya da bir boy büyük ağabeyimiz-ablamız ile karıştıracaktı. Gerçi evde tek kalınca da evin en küçüğü olarak anne baba misafirlikten dönene kadar habersiz gelen akrabaları oyalama gibi büyük bir yük düşerdi küçük omuzlara. Şimdilerde bayram ziyaretleri çekirdek aileyi de aşıp, sadece anne-babanın baş başa yaptığı sıla-i rahim turlarına dönmüş durumda. Ebeveynlerin hemen hepsi kapıdan girer girmez “E büyüdüler artık, gelmiyorlar bizimle bir yere.” şeklindeki savunmasını veriyor ev sahibine. Zira özellikle ergenlik çağındaki çocukları bırakın akraba ziyaretini kendi evinin salonuna bile çıkarmak birçok anne-baba için artık hayal.

Ya çocuk getirme ya da ver tableti kurtul (!)

Gelen akraba çocuğunu oyalama, ona mukayyet olma görevi de evin gençlerine düşerdi çoğu zaman. Ancak artık buna pek gerek kalmadı. Zira tabletsiz tuvalete bile gidemeyen bir nesil yetişti. Önceleri eve misafir geldiğinde ya da akraba ziyaretine gidildiğinde misafir ilişkileri sorumlusu gibi çocuklarına sürekli “Hoş geldiniz dedin mi amcalara? Öptün mü teyzelerin elini?” diyen anneler de tarihin tozlu sayfalarındaki yerini almak üzere. Ya misafirliğe çocuk getirme ya da tableti ver kurtul politikası ağır basıyor. Anne-babaların da durumu pek farklı değil gerçi. İş yoğunluğu, hayat meşgalesi derken aylarca görüşemeyen akraba, eş dost topluluğu üç beş kelamdan sonra gömülüyor akıllı telefonlarına. Geçmişte misafirlikte çalan telefona bile bakarken çekinme adabı çoktan toza dumana karışmış durumda.

Önce büyükler değil, trafiğin açık olduğu yollar

Değişen ziyaret alışkanlıklarımız bununla sınırlı değil. Eskidenbayram ziyareti yapılırken yaşlarına hürmeten önce büyüklere sonra daha küçüklere doğru bir sıralama yapılırdı. Şimdiyse rotayı belirleyen ana etmen trafik. Önce hangi yollar açıksa cep telefonundan bakılıp ona göre çıkılıyor yola. Gün boyu da trafik hesabına göre yapılıyor ziyaret sıralaması. Yol demişken bir de tatili fırsat bilip memlekete yahut çeşitli tatil beldelerine akın edenler var. Korkmayın eleştirmeyeceğiz, sadece bir tavsiyemiz var. Bu tatilciler eskiden yola çıkmadan önce hem büyükleri ve yakın komşuları ziyaret eder hem de formaliteden de olsa helallik isterlerdi. Son dönemde bayram dönüşü artan otobüs kazalarını düşünürsek, bu helallik kısmını ciddiye almalarında fayda var.

Ev baklavası tarihe mi karışıyor?

Sadece ziyaret adabımız değil misafir karşılama tarzımız da değişiyor. Bayram sabahı erkenden kurulup hızlıca toplanan kahvaltılar yerini öğlene sarkan brunch'lara bırakınca birçok ev misafire pijamalı yakalanma konulu korku-gerilim filmine sahne oluyor. Gençlerse anne–babalarının aksine misafirin gelişini değil gelmeyişini bekliyor adeta. Hal böyle olunca sosyal medya “Beklediğimiz akraba ‘Bize de misafir geldi, gelemiyoruz' diye aradığında ben” konulu sevinç caps'leri kaynıyor. İkramlarda da değişim söz konusu. Arefe gününden başlanan hazırlıklar, sarılan sarmalar börekler, açılan baklavalar da yavaş yavaş tarihe karışıyor. Zira artık her şeyin hazırı var. Buna rağmen direne direne ev baklavası yapan teyzeleriniz, yengeleriniz varsa önümüzdeki bayram mübarek ellerinden iki kez öpün deriz.

Penguen dergisi, değişen bayram ziyaretlerini böyle karikatürize etmişti.

Sohbetsizlik sohbeti

Telefonun, internetin olmadığı dönemlerde evin küçük çocuğunu göndererek ‘Bir maniniz yoksa annemler akşam size oturmaya gelecek.' sözü de tarih oldu elbet. Şimdi ev hanımları bile Facebook'tan haberleşiyor. Neredeyse altın günlerini bile sosyal medya üzerinden yapacaklar. Normal dönemlerde yapılan ev oturmaları geleneği yavaş yavaş bitiyor. Bayramlarda yapılan ziyaretlerde de hemen kalkmanın yolları aranıyor. Aradaki zaman diliminde ise çoğunlukla televizyon seyrediliyor. Sohbete gelen ziyaretçiler kahvesini içip “sohbetsizlik sohbetini” tamamlayarak veda ediyorlar.

[email protected]

   

Bu haber 1028 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum