Reklam

Sn. Aydın Aktaş'tan Trabzonspor üzerine okunası bir analiz..

Beşiktaş maçı sonrası Trabzonspor'un durumu daha çok teknik direktör ve oynanan oyun üzerinden tartışılıyor.

Sn. Aydın Aktaş'tan Trabzonspor üzerine okunası bir analiz..

Beşiktaş maçı sonrası Trabzonspor'un durumu daha çok teknik direktör ve oynanan oyun üzerinden tartışılıyor.

Sn. Aydın Aktaş'tan Trabzonspor üzerine okunası bir analiz..
25 Mayıs 2024 - 21:05


Gelinen bu durumu bir de Trabzonspor kurumunun izlediği strateji ve aldığı kararlar üzerinden yorumlayalım.

Maalesef kulüp tarihimize bakınca hiçbir dönem için "uzun süre uygulanan doğru strateji" den söz edemiyoruz.

Taraftar, medya ve kongre baskısı en iyi niyetli başkanları bile yollarından çevirdi.

Özkan Sümer'in "yıldız görmek isteyen gökyüzüne baksın" sözünü hatırlayalım.

Başarılarımız, efsane kadroları yarattığımız, şampiyonlukları yaşadığımız 70'li, 80'li yıllar hariç hiçbir zaman bir kurumsal stratejinin ürünü olmadı. 

Bir kurum kültürü oluşturamadan, hep zorunluluklar nedeniyle, kasada para olmadığı zamanlar doğru işler yaptı kulüp.

Doğru tüm başkanların gözünün önünde duruyordu ama uygulamak zordu.

Muharrem Usta dönemine bakalım. Denk bütçe, scout ekibi, altyapı söylemleri. Sahada işler iyi gitmeyince bu stratejiden hemen vazgeçme, Sosa'lar, Kuçka'lar büyük bir borçlanma ve istifa ile sonuçlanan bir süreç.

İbrahim Hacıosmanoğlu dönemi. 1461 başarısı sonrası M. Reşit Akçay ile başlangıç. Yine altyapı, denk bütçe, genç transferler, üreten bir kulüp olma hayali.

Ligde işler iyi gitmeyince, Yanal'lar, yalanlar. Malouda'lar, Nbia'lar, Cardozo'lar. 

Büyük bir yıkım ve borç yükü...

Son döneme bakalım. Ertuğrul Doğan biraz da hatalarını kabul eder bir görüntüyle başladı başkanlığa.

Eskisi gibi pahalı transferler olmayacak, eğitici geliştirici bir antrenör ile ilerleyeceğiz, altyapıya çok önem vereceğiz, torpili kaldıracağız, üreteceğiz, satacağız söylemleri.
Fakat oturmuş bir kurum felsefesi olmadığından yine aynı şeyler oldu. Sahada işler iyi gitmedi, pahalı transferlere dönüldü. Pepe'ler, Onuachu'lar... 

Sonra Avcı yeniden hoca oldu, yine sonu aynı şekilde bitecek bir borçlanma hikayesi izliyoruz.

Biz hazır oyuncularla her yıl şampiyonluğa oynayan bir kulüp olmak istiyoruz diyorsak (hadi buna gücümüz de var diyelim ki Avcı da buna uygun bir hocadır), bu stratejide ilerlersiniz, varsa işini iyi yapamayan hocayı, oyuncuyu, transfer ekibini gönderir, sonunda başarırsınız.

Ya da...
"Bizim çok büyük bir borç yükümüz var. Kulübün gerçeği budur. Bu nedenle üretmek zorundayız. Kentin kültürel ve genetik avantajları var. Trabzonspor eğiten, geliştiren bir altyapı kulübü olacak, sahada genç oyuncularla dinamik bir oyun sergileyeceğiz" dersiniz.

Bu çok daha zor ve uzun süreli bir stratejidir. Doğru olan bu kurum felsefesini yerleştirmek, değiştirmeden ilerlemektir. Yöntemleri de bellidir. 

Yine bu yolda işini iyi yapamayan A takım hocası, altyapı koordinatörü,  profesyoneller gönderilebilir ama plan, strateji değişmez.

Leverkusen yıllardır hem altyapıda hem A takımda genç oyunculara paralar harcıyor, geliştirici hocalarla çalışıyor, başaramıyor, kişileri değiştiriyor ama kulüp felsefesini değiştirmiyor. Sonunda şampiyon oldu. Trabzonspor için örnek alınacak bu ve benzeri örnekler, kulüpler var.

Hem her yıl şampiyonluğa oynayacağız, taraftarı mutlu edeceğiz. Hem de üreteceğiz, geliştireceğiz, altyapıya önem vereceğiz, borcu da bitireceğiz diyemezsiniz.

Derseniz böyle savrulur durursunuz.

Para bulmak için siyasetin kucağına oturur, birilerinin cebine sığınır, transfer bağımlısı olmuş bir kitleye dönüşürsünüz. Kimliğiniz kalmaz. 

Ben bir oyuncuyu iki sene bekleyemem diyen bir hocaya neden altyapıdan oyuncu oynatmıyorsun diye soran bir halde bulursunuz kendinizi...

Trabzonspor'un temel sorunu hocası, oyuncusu falan değildir. Başkanıdır, yönetim kuruludur, taraftarıdır, medyasıdır.

Trabzonspor kendi gerçeklerini kabul edemez, nasıl bir kulüp olmak istediğine karar veremezse, bu savrulmayı sürekli yaşamaya devam edecektir...

Bu haber 279 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum