Aynen dediğim gibi oldu...
Hatta aranızda belki bana inanmayanlar da olacaktır diye düşünüyorum..
Ama inanın bana;
SEKA Kağıt Fabrikası parça parça sökülüp satılmaya başladığı günlerde bu fabrikada işe girip ailesini geçimini sağlayıp karnını doyuranlar...
Çoluk-çocuğunu okutup, doktor, mühendis, avukat yapıp ve en önemli mevkilere getiren işçi babalar bile fabrikanın satışına suskun kaldıkları gibi, mutluluklarını yüksek sesle düşünüp alkışlayanlar bile vardı..
Şimdi ben bu gerçekleri söyleyince sizlerde belki haklı olarak diyeceksiniz ki;
"Yahu hem ekmeğini yedi diyorsun, hem çocuk-çocuğunu okutup belli bir yere getirdi diyorsun ve hemde satılırken alkış bile tuttu diyorsun, bu garip bir çelişki kardeşim" diye düşünenleriniz varsa eğer..
Ki, düşünmenizde normal...
Vallahi orasını ben bilemem...
Ancak yinede size yanıt olarak şu kadarını söyleyebilirim.. Hani atalarımızın mizah amaçlı kullandığı şu benzetme vardır ya; "Deli zararına gülüyor" diye...
Bu hesap; belki zararına gülüyordur..
Belki de efendilerine veya biat ettiği siyasi zatı-şahanelerine (klasik alışkanlığı olan) 'yağ çekmeyi' marifet saymaktadır!
Kim bilir belkide yıllardır kendisini sömürenlerin 'sömürüsüne' iyice alışmış, kaşarlanmış olduğu için alkış tutmaktadır!
Orasını biz bilemeyiz!..
Ama şahsen ben orada çalışıp da, fabrikanın satılış sürecinde alkış tutanların çoğunu yakından tanıyor ve biliyorum...
(neyse bu faslı geçelim)
Geçelim geçmesine de...
Ancak;
"Şimdi durup dururken bu konuda nereden aklına geldi?" diye düşünenleriniz varsa hemen onuda söyleyeyim;
"Bundan 84 yıl öncenin 18 Nisan 1936 tarihi Cumhuriyetin ilk kurduğu İzmit SEKA Kağıt fabrikasının bu tarihte kağıt imalatını yapıp, piyasaya sürdüğü tarihte, oradan aklıma geldi."
Bunu da söyledikten sonra, şimdi bir zamanlar bizim ilimizde de var olan Aksu SEKA Kağıt Fabrikasının öyküsünü anlatabiliriz diye düşünüyorum...
Efendim;
Mühendisliğini, Japonların yaptığı Aksu SEKA Kağıt Fabrikamız 1970'li yılların başında hizmete girdi..
Yönetimi, teknik kadrosu, emekçisiyle yaklaşık 600 dolaylarında çalışanı vardı...
Şimdi bu sayıyı (ortalama 5 nüfuslu) aile çarpanıyla düşünecek olursak; bu rakam 3 bin kişiyi istihdam ediyor demektir...
Yani bir başka ifadeyle 3 bin kişinin geleceğe dair bir korkusu ve endişesi olmayan, sosyal güvencesi var demekti..
Şimdi gelelim bu fabrikanın gölgesinden yararlanan ve ekonomik canlılığın içinde yer alan diğer yöre insanlarına...
Ve kısa başlıklarla aklımıza gelenleri şöyle sıralayacak olursak;
Orman köylüsü, fabrikaya gelecek olan tomrukların kesimini ve kamyonlara yükleme işlerini yaptığı için yararlanıyorlardı...
Tomrukların istiflenmesini yapan ve mevsimlikte olsa yevmiyeli köylü işçiler 'Tomruk Depolarında' çalışıyor ve evlerine tuz-gaz,alıp, evlerine ekmek götürüyorlardı...
Kamyoncular, ormanlardan Aksu SEKA Kağıt fabrikasına gece gündüz tomruk taşıyarak, evinin geçimini sağlayıp ve çoluğunu çocuğunu okutuyordu...
İlçe ve köy minibüsleri, sabahları köyden fabrikaya ve akşamları da fabrikadan evlere işçi taşıyordu...
Kısacası; esnaflar, bakkallar ve kahveciler SEKA işçisinin yolunu gözleyip, onlarda hakkına ne düşüyorsa onu kazanıyorlardı..
Ve o Aksu SEKA Kağıt Fabrikasının sayesinde ve ekonomik getirileri yüzündendir ki, fabrikanın bulunduğu yerleşkenin bütün çeperleri işçilerin ev yaptırıp köylerdeki ailelerini yanlarına alarak hızlı bir şekilde büyümüş ve çevresine kurulan ticari mekanlarla bugün 15 binlik büyük bir mahalle haline gelmiştir..
Sıkıldınız mı?
Sıkılmayın, sıkılmayın..
Belki bize bu konuları bildiğimiz için pek cazip gelmez ama...
Belki 'tarihe not düşmemiz' gelecek nesilleri ilgilendirebilir!
Neyse..
Bende daha fazla cıvıtmadan, daha fazla uzatmadan konuyu fabrikanın nasıl satıldığını ve elden çıkarıldığını bildiğim kadarı ile sizlerle paylaşarak sohbetimizi bitirelim...
Çünkü sadece sizin değil,benim de canım sıkılmaya başladı...
Efendim;
Bilenler biliyor da...
Bilmeyenler için söyleyecek olursak;
Bundan tam 40 yıl önce '24 Ocak kararları' diye bir karar alındı.
Ve alınan bu kararların (ne olur-ne olmaz, belki uygulamazlar) endişesiyle 12 Eylülde Silahlı Kuvvetler yönetimi eline aldı..
Ve ardından (sözüm ona demokrasi adına) 12 Eylül faşizminin sivil uzantıları ve ardıl yöneticileri şu sloganları ön plana çıkardı;
"Devlet dediğin, ticaretle uğraşmaz"
"Devlet, gaz-tuz, bez satışı yapmaz"
"KİT'ler (Kamunun ait İktisadi Teşekküller) Devletin sırtında kamburdur"
"Kalkınmanın en iyi yolu, Liberal ve serbest Piyasa yoludur." gibi;
Vesaire, vesaire...
Sloganlarda toplumun kafasını şişirip inandırdılar...
Hatta (sohbetimizin giriş bölümünde de belirttiği gibi) kendilerini alkışlattılar!
Şimdi gelelim Aksu SEKA Kağıt Fabrikasının satış öyküsüne;
Yıl 2003...
Hatta arşiv bilgilerine göre günü-gününe söyleyecek olursak;
12 Eylül 2003 (gördüğünüz gibi öteki Eylül ile hiçbir ilişkisi yok)
Milli Gazetenin yan kuruluşu olan MİLDA Şirketi (Necmettin Erbakan'ın yakınlarının kurduğu bir şirket) Aksu SEKA Kağıt Fabrikasına (Değer komisyonunun 60 milyon lira değer biçtiği) fabrikayı 5 milyon liraya satın alıyor...
Ve satın aldıktan sonra da fabrikanın makinelerini 11 milyon lira karşılığı hurdacılara satıyor..
Daha sonra da 684 dönümlük araziyi 68 milyona satıyor..
Nasıl böyle iyi mi?
Özetin özeti;
Devletin kasasından 34 milyon dolar harcanarak yapılan Aksu SEKA Kağıt Fabrikası 3,5 milyon dolar gibi gülünç bir rakama birilerine satılıyooooorr!
Aksu SEKA Kağıt fabrikasının bulunduğu alana şimdi neler mi yapıldı?
Koooskoca bir Stadyum yapıldı.. (görselde görebilirsiniz)
TOKİ Evleri dikildi..
Eeeee?
E'şi şu;
Alan belli..
Satan belli...
Bu durumda alkışlayanlar kim olabilir?
Buyurun..
Şimdi sıra sizin..
SEKA KAĞIT FABRİKAMIZ VARDI SATILIRKEN HERKES ALKIŞLADI
Evet, evet... Yanlış okumadınız..
24 Nisan 2020 - 17:32
Bu haber 1638 defa okunmuştur.
YORUMLAR