Reklam

Safevi Devleti'nde Türk Kadını

Safevi Devleti döneminde eğer bir kadın hanedana mensup ise ona belli unvanlar verilmiştir. “Begüm” ve “Sultan” unvanları da bunlara dahildir. Sarayda yaşam sürmekte olan gelinlere “Begüm”, saray kızlarına ise “Sultan” denmiştir. Örneğin, Şah İsmail’in annesi olan Alemşah hanımdan kitaplar “Begüm” diye bahsetmiştir. Sultan unvanına nazaran “Begüm” unvanı daha çok kullanılmıştır.

Safevi Devleti'nde Türk Kadını

Safevi Devleti döneminde eğer bir kadın hanedana mensup ise ona belli unvanlar verilmiştir. “Begüm” ve “Sultan” unvanları da bunlara dahildir. Sarayda yaşam sürmekte olan gelinlere “Begüm”, saray kızlarına ise “Sultan” denmiştir. Örneğin, Şah İsmail’in annesi olan Alemşah hanımdan kitaplar “Begüm” diye bahsetmiştir. Sultan unvanına nazaran “Begüm” unvanı daha çok kullanılmıştır.

Safevi Devleti'nde Türk Kadını
18 Mayıs 2020 - 22:06

Safevi Devleti'nde Türk Kadını / Dilara Çelik.
Safevi Devleti döneminde eğer bir kadın hanedana mensup ise ona belli unvanlar verilmiştir. “Begüm” ve “Sultan” unvanları da bunlara dahildir. Sarayda yaşam sürmekte olan gelinlere “Begüm”, saray kızlarına ise “Sultan” denmiştir. Örneğin, Şah İsmail’in annesi olan Alemşah hanımdan kitaplar “Begüm” diye bahsetmiştir. Sultan unvanına nazaran “Begüm” unvanı daha çok kullanılmıştır.
Safevi Devleti’nde kadına çok büyük bir önem gösterilmiş, annelik, kutsal sayılmış ve buna saygı duyulmuştur. Öyle ki Dede Korkut yazmış olduğu hikayelerde bu durumdan söz etmiş, anne hakkı ile Tanrı hakkını aynı düzeyde görmüştür. Safevi Devleti’nde kadınlar gizlenip saklanılmamış, her durumda bulunmuşlardır. Ekonomide, devlet hayatında hatta savaşta bile kadının büyük bir rolü vardır. 1514 yılında meydana gelmiş olan Çaldıran savaşında erkeklerin yanında Türk kadınları da savaşta ordunun yanında bulunmuştur.
Safevi Devleti’nde kadınlarda ordu da yer alabilmişler ve devlete yardım edebilmişlerdir. Türk kadınları ilk defa Şah İsmail zamanında savaşa katılmışlar ve savaşmaktan geri durmamışlardır.
Savaşa katılan kadınlarda erkekler gibi savaşa hazır ne nazır bir şekilde giyinmişlerdir. Başlarında miğfer, göğüslerinde zırhları vardır. Yavuz Sultan Selim, kadınların savaşta ki cesur davranışlarına karşı hayranlık duymuş, savaş sonrasında ölmüş olan kadınların düzgün bir şekilde defnedilebilmesi için bir emir vermiştir.
Safevi Devleti’nden itibaren büyük bir öneme sahip olan kadınlar, yetişmiş oldukları bu kültür içerisinde savaşa katılmış, devleti yönetmiş, omuz omuza eşleri ile aynı safhalarda bulunmuşlardır. Öyle ki, cesaretleri onların “Amazon” unvanına sahip olmalarını da sağlamıştır. Azerbaycan kültüründe kadınlar için geçen “Amazon” unvanı, cesur ve korkusuz kadın manasındadır. Bir örnekle kadınların yönetimini açıklamak gerekirse, Berde Şehir Devleti’nin yöneticisi bir kadındır. Adı Nuşabedir. Nuşabe bilgili, zeki, savaş taktiği bilen, cenk eden, korkusuz bir kadındır. Büyük İskender, Nuşabe ile görüşmüştür. Bunu da bize Nizami Gencevi yazmış olduğu “İskendername” eserinde dile getirmiştir.
Türk kadını, her daim eğitimli, hırslı, cesaretli olmuş ve gerek savaş meydanlarında gerek eğitim hayatında gerek politika da gerek sosyal hayatta kendini gösterebilmiştir. Vatanına sahiplik etmiş, onu adeta bir çocuk gibi koruyup kollamıştır. Azerbaycan toplumu, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımış, onları topluma kazandırma adına politikalar uygulamıştır. Türk toplumuna öncülük etmiş Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü aslında var olan her şeyin bir kanıtıdır.

“Kadınlarını geri bırakan toplumlar, geride kalmaya mahkumdurlar.”

Bu haber 4711 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum