Trabzon - Maçka
OLMAZSA BUGÜN, OLUR YARIN, SIKINTI YOK
Maçkalı Nemide Karaosman (72): “Toprağa basan genç kalır.”
- Uçsuz bucaksız ladin ormanlarıyla çevrili vadilerin tam ortasında. Bir yanında Sümela Manastırı, bir yanında Fırtına Deresi. Vadilerin tam ortasındaysa yemyeşil Maçka... İlçede bu aralar fındık toplama telaşı var. Kuymak, tereyağı, kaymak, taze domates-salatalıklı kahvaltıdan sonra herkes, sabah erken saatlerden, akşam hava kararmaya başlayana kadar tarlalarda. Sağlıklı olmanın toprakla uğraşmakla ilintili olduğunu düşünen yerliler, eti ölçülü, meyveyi bol yiyor. Armut favorileri. Karalahana, pazı, mısır ve taze fasulye de sofralardan eksik olmuyor. Bir de bol su içiyorlar. 52 yaşındaki Maçkalı Asiye Çalık, özellikle tarlaya gittiği gün, iki litreden fazla su tükettiğini söylüyor. 73 yaşındaki akrabası Remziye Çalık’sa gece bile uyanır su içermiş. 63 yaşındaki Cemal Dönmez Maçka’daki doğal sudan sonra şehirdeki suyu içemez olmuş.
- Burada marketten alışveriş eden az kişiyle karşılaşıyorsunuz. İçtikleri süt, yedikleri yoğurt çok büyük oranda kendi üretimleri. Balık da ihmal etmedikleri bir besin. Çorbalardan da en sık karalahana ve mısır çorbaları pişiriliyor. Taze fasulye turşusundan yaptıkları kavurma da çok meşhur. Giderseniz, tatmadan dönmeyin.
Asiye Çalık’ın kahvaltısında mıhlama da var.
- Asiye Çalık, dağ tepe yürüdüğü ve öğlen mutlaka bir saat uyuduğu için sağlıklı kaldığını düşünüyor. Maçka Kapıköy’de yaşayan 85 yaşındaki Bakiye Nine de yıllarca fındık tarlasında çalışmış bir kadın. Ona göre zinde bir hayatın yolu hareket etmek kadar her şeyi sıkıntı yapmamaktan da geçiyor: “Olmazsa bugün, olur yarın. Olur, bir hafta sonra. Sıkıntı yok! Bir de şükredeceksin. Şükredersen daha iyi hissedersin.”
- “Allah’ın bana verdiği en büyük sermaye sağlığımdır. Gerisi dünya malı, gelip geçer” diyen Cemal Dönmez’se, “Kafa yapının uyduğu bir eş, iyi hayat getirir” diyor. Bir de kimseye küsmezmiş. “Çünkü küsersem kafam rahat olmaz” diye ekliyor.
Aydın - Bozdoğan
BİZ DURMAYI BİLİYORUZ
Torunu, 85 yaşındaki Remziye Yumukoğlu’nu sık sık ziyaret ediyor.
- İlçe zeytinlik ve incir ağaçlarıyla kaplı. Madran Baba Dağı’ndan çıkan memba suyu meşhur.
- Zamanın adeta yavaş aktığı yerlerden biri olan Bozdoğan’da yaşayan Nazmiye Karakış, “Arada İzmir’e gittiğimde görüyorum; büyük şehirde hayat çok hızlı, biz burada istediğimiz zaman duruyoruz. Siz şehirliler hiç durduğunuz yerde duruyor musunuz?” diye soruyor.
- Bozdoğan’da ortalama yaşam süresi 84 yıl. Günün bir bölümünü kapı önlerinde sohbet ederek geçiren kadınlar ihtiyaç duydukları meyveyi, sebzeyi bahçelerinde yetiştirdiklerini, kışlığı yazdan hazırladıklarını, konserve nedir bilmediklerini söylüyorlar.
- Zeytinyağı ve tereyağından başka yağ kullanılmayan ilçenin sakinleri her yere yürüyerek gidiyor. Onları diğer bölgelerdeki kasabalardan ayıran en önemli şey; her öğlen en az yarım saat uyumaları.
- Pek stresleri olmadığını, olduğu kadarını da iğne oyasıyla attıklarını söyleyen Bozdoğan kadınları bir şeyi çok fazla kafaya takarlarsa da sır tutan arkadaşlarına anlatıyorlarmış. İçlerine atmamaları, hayatın güçlükleriyle baş edebilmelerini sağlıyor.
İzmir - Karaburun
BALIK HEMEN TAVAYA...
Karaburun’da ortalama ömür 83 yıl.
- Karaburunlular onları sağlıklı kılan şeyi ‘engebeli arazide aktif bir hayat’ olarak özetliyor. Ortalama ömür burada 83 yıl.
- İlçenin mutfağında enginar, üzüm, narenciye, hurma, zeytin ve kapanisti peyniri öne çıkıyor.
- Karaburunlu Akyol ailesi yıllar önce bu lezzetleri geride bırakarak şehre göç etmiş. Uzun yıllar şehir yaşamını benimseyen aile, doğal yaşamı özledikleri için birkaç yıl önce Karaburun’a dönmüş. Ailenin küçük oğlu Cem Akyol, turizm okuduktan sonra kendi deyişiyle ‘yeniden doğmak’ için burada.
- Annesi Ayşe Akyol bölgedeki beslenme düzenini şöyle anlatıyor: “Domatesimiz, salatalığımız pırıl pırıldır, balık denizden çıkar, hemen tavaya atılır. Dışarıdan sadece kuru bakliyat alınır. Yediğimiz etler de kendi hayvanlarımızın etleri... Buranın otlarıyla beslenir, hazır yem yemezler.”
- 87 yaşındaki babaanne Melahat Akyol da “Hastalık nedir bilmeyiz. Bir grip olursak işte... Onda da bir gün yatarsan yatarsın, ertesi gün ayağının üstündesin” diyor.
Artvin - Şavşat
YÜRÜYENLERİN KASABASI
Fehimdar Çelik 90 yaşında bir delikanlı.
- Bu yıl ‘Sakin Şehir’ unvanını alan ilçede kime sorsanız ilk bahsettikleri, dağdan inen su oluyor.
- 79 yaşındaki Yavuz Tokdemir onlardan biri. Kocabey Kışlası’nda eşi Hürmüz (72) Hanım’la birlikte yaşayan Tokdemir, “Bu sudan bol içtiğimiz için doktora bile gitmeyiz” diyor.
- Ortalama yaşam süresinin 83 yıla ulaştığı Şavşat’ta, hayatın her zaman baharını yaşadıklarını söyleyen Tokdemir çifti, organik soğan, domates, mısır ve fasulye yetiştiriyor. Hayvanları doğal beslendiği için de sütlerinin çok lezzetli olduğunu söylüyorlar. Bir de üstüne temiz hava ve çam kokusu eklenince, köyde kimse hasta bile olmuyormuş.
- 90 yaşındaki Fehimdar Çelik ömrü boyunca rençberlik yapmış; hâlâ çayırları tırpanla biçiyor, ormana gidip odun hazırlıyor.
- Kahvaltısında ballı süt, köy ekmeği ve köy yumurtası mutlaka var. Ve her gün 10 kilometre yürüyor.
- Bir diğer yaşam sırrı da dikbaşlılık. “Kimseye boyun eğmedim, bildiğimden şaşmadım. Özgür bir yaşam sürdürdüm” diyor.
Rize - Çamlıhemşin
O HAVA BAŞKA YERDE YOK
Emine Hanım (52) tüm gün çay tarlasında çalışıyor.
- Rize’ye bağlı Çamlıhemşin ilçesi, sükûnetin hâkim olduğu tam bir oksijen deposu.
- Ortalama yaşam süresinin 82 yıl olduğu ilçede tanıştığımız arıcı Ömer Demirok (63), bir ara gittiği Ankara’da bırakın yemek yemeyi, su dahi içememiş: “O su, elimi yıkarken bile bana kokuyordu.” Çocukluğundan beri bol bol tereyağı, bal, peynir ve kaymak yiyor. Yöredeki diğer herkes gibi...
- Çamlıhemşinlilerin favori meyvesi elma. Demirok, uzun yıllardır her gün 25-30 metrelik gürgen ağacına çıkıp iniyor ki vücudu sıhhatli kalsın. Ona göre iyi bir ömrün bir sırrı şiddetsiz aile ilişkileri kurmak: “Bazıları kadını ırgat şeklinde kullanıyor, bunu kabul etmiyorum.”
- 70 yaşındaki Mevlüt Yağcı’nın sağlık sırrı da benzer: “Vücudum hep çalıştı, hiç avarelik yapmadım.” Uzun yıllar Almanya’da yaşayan Yağcı, emekliliği bekleyemeden köyüne dönmüş: “Maddi durumum çok iyiydi ama buradaki patates, kabak, mısır ekmeği, yoğurt, tereyağı, peynir, karalahana, hamsi; buradaki hava, su orada yoktu.”
Muğla - Fethiye
KITLIK BİLEN İNSANLAR
Serdaroğlu çifti sabah kahvelerini içerken...
- Deniz, Fethiyelilerin hayatında önemli bir yerde. Gençler yüzmenin yanı sıra günün büyük bölümünde bisiklete de biniyor.
- Bölge halkının ortalama yaşam süresinin 83 yılı bulmasında beslenmenin katkısı çok. Örneğin Kayaköy’de yaşayan Şükrü (45) ve Adile (45) Aysu çifti sadece kendi yetiştirdikleriyle besleniyor. Marketten alınan hiçbir şeyin tadını sevemediklerini söylüyorlar.
- Köyün sakinlerinden 73 yaşındaki Cahit Tabanoğlu ise “Oksijenden dolayı buranın mahsulü tatlıdır” diyor. Kendisini bildi bileli doğal beslenmiş: “Annemiz şeker kıtlığı olduğunda keçiboynuzunu dibekte ezip kaynatır, muhallebiyi onunla yapardı. Eskisi gibi kıtlık gelse halk kırılır. Doğal beslenme unutuldu.”
- 25 senedir Fethiye’de yaşayan Mehmet (83) - Ümmü Gülsüm (74) Serdaroğlu çifti onları dinç tutanın aile anılarına sahip çıkmak olduğunu söylüyor. Sağlıklı yaşlanmalarına büyük katkısı olduğunu söyledikleri mutlu evliliklerinin sırrını da şöyle özetliyorlar: “Kızdığımızda o bir şey derse ben susarım, ben bir şey dersem o susar.”
Ordu - Gölköy
SEVE SEVE KAYBOLUN
Ordulu edebiyatçı Hamdi Koç, Gölköy’lü insanların iç huzuru keşfettiğini düşünüyor.
- 30 bin nüfuslu Gölköy, yılın neredeyse tamamında yağmur alıyor. Ortalama yaşam süresiyse 82 yıl.
- Ordulu edebiyatçı Hamdi Koç, Atlas dergisi ekibiyle birlikte Gölköy’ü gezdi: “Gölköy’de mutlu insanlarla karşılaştım. İstanbul’da herkesin suratından düşen bin parça. Büyük şehirlerde kendimizden farklı bir yüz ifadesiyle karşılaşmayı beklemeyiz ama orada insanlar iç huzuru keşfetmiş. Yanlarına yaklaştığınızda gülümsemeye hazır yüzler görüyorsunuz.”
- “Aidiyet duygusunu kaybetmemişler, oradan kopmamışlar. Herkes irili ufaklı arazi sahibi.”
- “Biraz yukarılara çıktığınızda yaylacılık kültürünü görüyorsunuz. Upuzun tüylü koyunlar, devasa mandalar var. O kadar sulak bir alan ki hayvanlar orada cennette gibi. Çok ciddi arıcılık yapılıyor.”
-“Gölköy’e önce gölün kendisini görmek için gitmek lazım. Adı: Ulugöl. Yüksek ağaçlar da gölü, göğe doğru kapatıyor. Ve suya harikulade yeşil bir renk veriyorlar. Çevredeki ormanda insan seve seve kaybolabilir.”
Sivas - Doğanşar
ZAYIF BEDENİN ŞANSI YOK
- Denizden yüksekliği 1300 metre, nüfusu sadece üç bin kişi. Mutfağı tarım ürünlerine dayanıyor. Yöre insanı, deyim yerindeyse topraktan çıkardıklarını sofraya koyuyor.
- Doğanşar, çorbalarıyla meşhur. Yazın ayranlı pancarlı çorba, kışın tarhana, tırhıt ve sübüra gibi hamurlu yiyeceklerle besleniyorlar.
- Ömrünü burada geçiren insanların dayanıklı vücuda sahip olmasında sert karasal iklime olan alışkanlık önemli bir rol oynuyor. Yılın 4-5 ayı karla kaplı; burada zayıf bedenin pek şansı yok. Ortalama yaşam süresiyse 83 yıl.
Afyon - Dinar
İYİ GIDA, BOL OKSİJEN
- 1995’teki büyük depremden sonra ilçenin nüfusu 20 bin azalmış. Şimdilerde yeniden yükselişte.
- Dinarlılar depremden sonra başka şehirlere göç etseler de ilk fırsatta hemen memleketlerine dönmüş. Sebebini şöyle açıklıyorlar: “Çünkü burada iyi gıda, temiz su ve bol oksijen var.”
- Halkın büyük çoğunluğu tarımla geçiniyor. Haşhaş, pancar, buğday ve arpa başta olmak üzere geniş bir üretim yelpazesine sahipler.
- Çiftçilik yapan Dinarlılar yetiştirdikleri ürünleri salı günleri pazarda satıyor. İlçe sakinleri özellikle dövme yağ, yoğurt, süt ve kaymağı mutlaka bu pazardan alıyor.
- Çeşmeden akan Menderes suyundan başka su içmiyor.
- Bölgede aile büyüğünü huzurevine bırakmak çok büyük bir ayıp kabul ediliyor.
Kastamonu
BEREKETLİ TOPRAKLAR ÜZERİNDE
- Kuzeyinde Karadeniz tüm hırçınlığına rağmen Kastamonu’ya püfür püfür esiyor. İki nehir arasında... Batısında Sakarya Irmağı ve doğusunda Kızılırmak...
- Bol yağış alan bölgenin yüzde 67’si ormanla kaplı. Tabii bu da oksijen, dolayısıyla da hayat demek. Kayın, köknar, çam, karaağaç, gürgen ve kestane ağaçlarından meydana gelen ormanlarıyla muhtemelen uzun ve sağlıklı yaşamın da sırlarından birini gizliyor.
- Ortalama yaşam süresi 82 yıl. Ormanlarında birbirinden lezzetli mantarların yetiştiği Kastamonu’nun eriği, üzümü, armudu, kızılcığı, sarmısağı, pirinci ve helvası dillere destan.
- Gurme yazarımız Mehmet Yaşin, Kastamonu’yu anlatıyor: “Bu bereketli topraklara giderseniz, bir taşla birkaç kuş vurabilirsiniz: Doğada yürüyüş yapabilir, mantar avına çıkabilir, foto-safaride tablo gibi fotoğraflar çekebilir, kışsa Ilgaz Dağı’nda kayabilir, yaz başıysa Valla Kanyonu’nda vahşi doğanın içinde kaybolabilirsiniz.”
GEROATLAS dere tepe dolaşıyor
- Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü’nün yürüttüğü, TÜBİTAK destekli GEROATLAS araştırması 2000’den beri devam ediyor. Bu sene dördüncü etabı tamamlanan araştırma 2023’te sona erecek. Türkiye’nin yaşlanma haritası bütün detaylarıyla ortaya çıkacak.
- Ekip her etapta yeni bir örneklem seçiyor. Ayrıca önceki etaplardaki örneklemlerden hayatta kalanları takip ediyor. Her bir etapta 3 bin 500 kişiyle çalışılıyor. Bunun için Türkiye’nin dört bir tarafına seyahat ediliyor. Örneklemlerde Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) baz alınıyor.
- 2015 itibariyle 10 yerleşim yeri, sağlık, zindelik, genel yaşam memnuniyeti, aile ilişkileri memnuniyeti, dini inanç gibi çeşitli faktörler ‘birlikte’ göz önüne alınarak yapılan istatistiksel analizlerde ilk sırada geliyor. Bunlar Ordu-Gölköy, Aydın-Bozdoğan, Muğla-Fethiye, İzmir-Karaburun, Sivas-Doğanşar, Kastamonu, Artvin-Şavşat, Afyon-Dinar, Rize-Çamlıhemşin, Trabzon-Maçka. Bu yörelerde ileri yaşlara gelenler, diğer yörelere göre sağlıklı ve zinde. Birçok faktörün bileşkesini alan araştırma bu sonucu ortaya koydu ama bunun nedeninin saptanması, ne kadarının bireysel ne kadarının toplumsal olduğunun anlaşılması için başka araştırmalara da ihtiyaç var.
HER YERDE SAĞLIKLI YAŞANIR
GEROATLAS araştırmasını yürüten Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan anlatıyor
- GEROATLAS’ta bugüne dek 35 bin kişiyle tek tek görüşüldü. Yaşam memnuniyeti, sağlık, beslenme biçimi, topluma katılım, yalnızlık, dinlenme, din ve ailevi ilişkiler gibi faktörlere bakılarak, Türkiye’nin nasıl yaşlandığı ortaya konuluyor.
- Bu faktörlerin karşılıklı etkileşimi sadece uzun ömürlülüğü değil, aynı zamanda sağlıklı şekilde yaşlanmayı mümkün kılıyor, diye düşünüyorum.
- İleri yaşına rağmen sağlıklı ve zinde yaşlılara Anadolu’nun her yerinde rastlıyoruz. Bu da bana, ileri yaşlılığın sadece yöresel bir özellik olamayacağını gösteriyor. Yörenin etkisi muhtemelen yaşam tarzından, coğrafyasından, havası-suyundan olabilir. Ama ben daha ziyade bu ender görülen, ama sayıları çoğalan sağlıklı ve zinde görünümlü yaşlıların, bilmeden bir şeyleri doğru yaptıklarına inanıyorum.
- Yörenin olası etkileri beslenme tarzına anlaşılan etki ediyor. Bulgular bunu gösteriyor. Ama altını çiziyorum, bu yörelerin ön plana çıkması bir şeyleri ispat ettiğimiz şeklinde değerlendirilmemeli.
m Asıl amacımız yaşlılığın da kaliteli bir yaşam dönemi olabileceğine ve ileri yaşlara kadar yaşam kalitesinin korunabileceğine dair örnekler vermek ve vatandaşın kafasındaki olumsuz yaşlı imajının silinmesine yardımcı olmak. Her yerde sağlıklı yaşanabilir.
- Uzun yaşamı mümkün kılan faktörlerin birçoğunu biliyoruz. Ama bunların birbiriyle olan bağlantılarını, birbirlerini nasıl etkilediklerini aslında bilmiyoruz.
- Hiçbir maddi sorunu olmayan, yüksek tahsil görmüş, rahatı ve yaşam kalitesi yüksek olan insanlar da beklenmedik anda ölebiliyor. Uzun yaşamı anlamak için tek parametre konfor değil.
ALKOL-SİGARA YOK, TUZ ŞEKER-YAĞ AZ
Maçkalı Remziye Çalık (73) odunlarını kendi kesiyor.
GEROATLAS araştırmasında görüşülen, sağlıklı yaşlanan insanlar ortak özelliklere sahip:
Kimisi günde üç, kimisi sadece bir öğün yiyor. Tarzları farklı ama hayli sağlıklı bir beslenme alışkanlığına sahip oldukları izlenimi veriyorlar.
Hiçbiri sigara ve alkol kullanmıyor.
Muhtemelen genetik özelliklerinin de sağlıklı ve zinde olmalarında payı var. Ama yaşıtlarına kıyasla daha iyi olmalarında beslenmenin payı olduğu aşikâr.
Yağlı et ve doymamış yağ tüketimi çok az. Sebze ve meyve beslenme tarzlarında önemli bir yere sahip. Şekeri ve tuzu az tüketiyorlar.
Dini inançları güçlü görünüyor. Ölümden korkmuyorlar. Hatta ölüme bilinçli bir hazırlık içinde oldukları söylenebilir. Psikolojik açıdan dengeli bir insan görüntüsü sunuyorlar.
Hafızaları genellikle çok güçlü. Moral düzeyleri yüksek.
Hastalıklardan muaf değiller, ama bunlar belirli sınırlar içerisinde kalıyor. Yaşıtlarına nazaran fazla ağrı ve sancı çekmiyorlar.
GEROATLAS projesinde görüşülen insanların birçoğu sağlıklı beslenmeyle ilgili kavramları bilmiyor ama yine de sağlıklılar.
YORUMLAR