Şüphesiz çocuk kitapları yazmak yetişkine göre daha zor, fakat daha zevkli...
Yazarken eğleniyor, çocukluğuma gidiyorum. Bu beni mutlu kılıyor.
Kasabada ve çocukluğu doya doya yaşadığımız zamanlarda büyüdük. Şanslıydık çünkü özgür ve oyun
kurucuyduk. Daracık zamanlara sığmayan, doya doya oynadığımız oyunların sahibiydik . Okuldan gelir üstümüzü değişir, acıktıysak yemeğimizi yer, annelerimizi haberdar(izin alır) eder ve dışarı çıkardık. Annelerimizin izin vermeme durumu nadiren olurdu. Kasaba demek güven demekti. Herkes birbirini tanırdı. Evlerin kapıları gündüz kilitlenmez, çat kapı komşular çaya sohbete giderdi. Güven ve samimiyet zamanlarının çocuklarıydık. Akşam oldu mu komşunun kapısını tıklatıp aralar, usulca televizyonun olduğu odanın bir köşesine otururduk. Komşular da hiç zormazdı neden gittiğimizi, zira tv izlemeye gittiğimizi bilirlerdi. Onlar için de gayet normaldi bu. Komşularımız iyi insanlardı, dahası insanlar iyiydi. Açgözlülük ve bencillik çok daha azdı. İyilik zamanının çocuklarıydık.
Uzun kış geceleri arkadaşlarla kayar, kartopu oynar, gündüzden yakılıp ekmek pişirilmiş, sıcacık tandırın başına oturur hikayeler anlatır, tekerlemeler söyler, bir sonraki günün planını yapardık. Konuşmalarımıza komşunun köpeği de tandırın kapı ağzında dinleyerek eşlik ederdi. Sanki bizi anlıyor gibi başını patilerinin üzerine koyup usulca gözlerimize bakardı. Elbette kavgalarımız da olur, küserdik. Fakat sabun köpüğü gibi kısa sürerdi bu küslüklerimiz. Mahallenin tek dükkanı vardı. Yumurtanın para yerine geçtiği zamanlardı. Tavuklar yumurtlar yumurtlamaz hemencecik bakkala götürür istediğimizi alırdık. Modanın beşiği mahallemizin bakkalıydı.
MUTLU ZAMANLARIN ÇOCUKLARIYDIK
Zeynep Haşemi Bayraktaroğlu yazdı:
21 Aralık 2024 - 22:26
Bu haber 67 defa okunmuştur.
YORUMLAR