Son 15 yılda ana girdi maddesi motorinde dolar bazında iki kata yakın zamla karşı karşıya kalan, döviz kurundaki yükseliş nedeniyle gübre maliyetleri büyüyen ve verimli tarım alanları inşaatların altında kalan Türk tarımının iflası dış ticarette de yeni kara delikler açıyor.
Et fiyatlarını kontrol etmek için ithalat silahını kullanan ve uluslar arası piyasadan ayda 150 milyon dolara yakın et alımı yapan Türkiye benzer bir sorunu, hata daha büyüğünü hububat ürünlerinde yaşıyor.
1990’larda hububat üretiminde dünyada ilk 3 arasında yer alan Türkiye geçen yıl üretim düşüklüğünün fiyatları ve enflasyonu artırması nedeniyle yılın ikinci yarısında ithalatı serbest bırakmak zorunda kaldı. 2017’de hububat ithalatı bu yüzden yüzde 48 artışla 1.7 milyar dolara çıktı.
Ancak yeni, yıla ilişkin veriler artışın giderek hızlandığını gösteriyor. Yılın ilk çeyreğine ilişkin veriler mercimek, nohut vb. oluşan hububat ithalatının Türkiye’nin en fazla ithal ettiği 20 mal arasına sokarken ithalat artışı da rekor kırıyor. Bugün açıklanan verilere göre yüzde 221 artışla 767 milyon dolara çıktı.
Hükümet’in hububat ithalatı serbestisini yıl sonuna kadar uzattığı düşünüldüğünde bu alanda yıllık ithalatın 3 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Böylece hububat ithalatı tutar olarak kamuoyunda yüksek bilinirliği olan et ithalatına göre çok daha yüksek bir seviyeye ulaşıyor. TÜİK verilerine göre Türkiye bu yıl canlı hayvan ve karkas olarak 3 ayda 500 milyon dolarlık et ithalatı gerçekleştirdi. Geçen yılın tamamında et ithalatı 1.3 milyar dolar olarak gerçekleşmişti.
İlk çeyrek verileri ve ithalat izinlerinin sürdüğü göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin bu yıl hububat ve et ithalatına 5 milyar dolar ödeyeceği öngörülüyor. Bu da geçen yılki faturanın dolar bazında 2 kata yakın artacağı anlamına geliyor.
Türkiye’nin dış açığında yeni bir delik açılmasına neden olan hububatta ana sorun tarım alanlarının azalması olarak görülüyor. Ocak ayında bir açıklama yapan Tarım Ürünleri Hububat, Bakliyat İşleme ve Paketleme Sanayicileri Derneği (PAKDER ) Başkanı İsmet Aral, 1990’da 20 milyon dekar olan bakliyat ekim alanının aradan geçen 24 yılda yüzde 65 azalarak 7 milyon dekara gerilediğini söylemişti. Aral, üretimin ise yüzde 41 oranında düştüğünü kaydetti.
Ancak sorun sadece et ve hububatla sınırlı değil. Türk tarımında maliyet dezavantajı olduğu için bir bütün olarak gıda problemi artıyor.
TÜİK istatistiklerine göre bu yılın ilk çeyreğinde tütün hariç gıda ürünleri ithalatı yüzde 23 artışla 3.5 milyar dolara ulaşarak rekor kırdı.
Böylece mart sonunda yıllık gıda ithalatı 12.8 milyar dolara ulaştı. AKP’nin iktidara geldiği 2002 sonunda toplam yıllık gıda ithalatı 1.8 milyar dolar düzeyindeydi. Aradan geçen 16 yılda nüfusta yüzde 28’lik artış olurken, gıda ithalatı yüzde 611 büyüdü.
Bu değişim bir zamanlar gıdada kendine yeten 7 ülkeden biri olan Türkiye’nin tarım alanındaki iflasını ve kendini doyuramadığını da ortaya koydu. Ortaya çıkan rakamlar bu yıl gıda alanında 15 milyar dolarla ithalat rekoru kırılacağını gösterirken, gıda alımı en büyük ithalat kalemlerinden demir-çeliğe yaklaşacak.
Öte yandan Türkiye’nin dış ticaretindeki genel bozulma da ithalatın, ihracattan daha hızlı artması nedeniyle bozulmaya devam ediyor. Bugün açıklanan verilere göre ihracat Mart'ta, geçen yıl aynı döneme göre yüzde 7.7 artarak 15.6 milyar dolar, ithalat yüzde 12.7 artarak 21.4 milyar dolar oldu. Yılın ilk 3 ayında ise dış ticaret açığı yüzde 64 artışla 20.7 milyar dolara çıktı.
YORUMLAR