Zarrab'ın, yolsuzluk, altın kaçakçılığı, rüşvet ve fuhuşsa aracılık etmekle suçlandığı dosyada, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve kardeşi Mehmet Şenol Çağlayan ile eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın adları da yer alıyor. Savcılık belgelerini de sunduğu gerekçe dosyasında, Zarrab'ın eski bakanlara rüşvet verdiğini savundu ve buna ilişkin belgeleri mahkemeye sundu.

SAVCI BHARARA, ZARRAB'IN TALEP ETTİĞİ KEFALET BEDELİNİN, DAĞITTIĞI RÜŞVETİN ÜÇTE BİRİNE ANCAK DENK GELDİĞİNİ ÖNE SÜRDÜ





New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara tarafındanhazırlanan dosyada, Zarrab'ın talep ettiği kefalet bedelinin, dağıttığı rüşvetin üçte birine denk geldiğini öne sürdü.

New York'ta tutuklu bulunan Reza Zarrab'ın geçtiğimiz hafta yaptığı kefalet talebinin reddedilmesi gerektiğine dair mahkeme heyetine uzun bir açıklama gönderen Başsavcı Preet Bharara, tutuklu iş adamının maddi gücü ve siyasi ilişkilerine vurgu yaptı.




Zarrab'ın avukatları tarafından yapılan 10 milyon doları nakitle garanti altına alınacak, 50 milyon dolarlık tahliye talebinin yetersiz olduğunu belirten Bharara, bu miktarın Zarrab'ın sadece 2013 yılında dağıtılan rüşvet miktarının üçte birine denk geldiğini öne sürdü. Zarrab tarafından yönetilen şirketlerin yıllık kazancının 11 milyar doların üstünde olduğunu aktaran Bharara, bu çapta geniş maddi imkanlara sahip birinin 10 milyon dolar nakit parayı özgürlüğü için rahatlıkla feda edip kaçabileceğini vurguladı.

New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara, Reza Zarrab'ın kefalet başvurusunu yasal cevap süresinin son günü yanıtladı.

Mahkeme heyetine, tahliye talebinin neden reddedilmesi gerektiğine dair geniş bir dosya sunan Bharara, bu dosyada Türkiye'den önemli isimlere yer verdi.

Zarrab'ın hayırsever bir işadamı olduğunu göstermek için mahkemeye sunulan kefalet başvurusunda, bağışların büyük bölümünün Togemder isimli derneğe yapıldığını hatırlatan Bharara, şüphelinin üst düzey devlet görevlileriyle yakın ilişkileri bulunduğuna dikkat çekti.

Bu ilişkileri sayesinde Türkiye'de Zarrab hakkında 2013 yılında hakkında açılan büyük çaplı yolsuzluk dosyasının kapatıldığını iddia eden başsavcı, Zarrab hakkındaki soruşturmayı yürüten savcılara siyasi baskılarla dosyadan el çektirildiğinin ileri sürüldüğüne değindi.

Çok geniş maddi imkanlara sahip Zarrab'ın tahliyesi halinde yurtdışına kaçışının zor olmayacağını öne süren Bharara, hazırladığı dosyada Zarrab'ın sahip olduğu uçak, tekne ve botları fotoğraflarıyla listeledi.

Başsavcılık tarafından mahkeme heyetine sunulan dosyada ayrıca Zarrab'ın Türkiye, İran ve Makedonya vatandaşlığı bulunduğu da hatırlatıldı. ABD'nin Makedonya ve İran'la suçlu değişimi anlaşması bulunmadığını öne süren başsavcılık, Zarrab'ın bu ülkelere kaçması halinde geri istenemeyeceğini iddia etti.

Bharara tarafından hazırlanan dosyada, Zarrab'ın Türkiye'ye gitmesi durumunda ise suçlu değişimi anlaşması bulunmasına rağmen sahip olduğu üst düzey ilişkiler nedeniyle geri dönmesinin mümkün olmayacağını belirtti.

Bharara ayrıca mahkeme heyetine Zarrab'ın bu görüşmede yakın zamanda ziyaret ettiği ülkelerle ilgili de yalan söylediğini, Suudi Arabistan, Lübnan ve Rusya seyahatlerini gizlemeye çalıştığını ileri sürdü. 

DOSYANIN TEMEL DAYANAĞI ZARRAB'IN CEP TELEFONU




New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Brahara'nın Reza Zarrab'la ilgili hazırladığı dosyanın temel dayanaklarından birini FBI ajanlarının Zarrab'ı Miami havalimanı'nda gözaltına aldıkları sırada el koydukları cep telefonu oluşturdu. Brahara ayrıca Reza Zarrab’ın, maillerine, cep telefonu mesajlarına ve para trafiğini gösteren belgelere de Zarrab’ın el konulan cep telefonundan ulaştıklarını mahkemeye sunduğu dosyada belirtti.