Reklam

Üç kurşunlu şüpheli asker ölümüne takipsizlik

ANKARA'nın Gölbaşı İlçesi Ahiboz Jandarma Karakolu'nda iki yıl önce 20 yaşındaki er Osman Denktaş göğsünden, aynı yaştaki er Uğur Özdel ise biri alnının ortasından olmak üzere başından 3 kurşunla vurularak öldü.

Üç kurşunlu şüpheli asker ölümüne takipsizlik

ANKARA'nın Gölbaşı İlçesi Ahiboz Jandarma Karakolu'nda iki yıl önce 20 yaşındaki er Osman Denktaş göğsünden, aynı yaştaki er Uğur Özdel ise biri alnının ortasından olmak üzere başından 3 kurşunla vurularak öldü.

Üç kurşunlu şüpheli asker ölümüne takipsizlik
17 Haziran 2015 - 08:30

 

Askeri savcılık Uğur Özdel'in Osman Denktaş'ı vurduktan sonra kafasına 3 el ateş ederek intihar ettiğini belirtip, İlçe Jandarma Komutanı'nın da aralarında bulunduğu 5 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verdi.

Ahiboz Karakolu'nda 27 Ağustos 2013 günü meydana gelen olayda Mardinli er Osman Denktaş göğsünden, Diyarbakırlı er Uğur Özdel ise alnının ortasından, sağ kaşından ve sağ yanağından olmak üzere 3 MP5 otomatik tabanca kurşunui ile vurularak öldürüldü. Olay yerinde 2 MP5 makinalı tabanca ve 6 boş kovan bulunurken, Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Savcılığı Gölbaşı Jandarma Komutanı Yüzbaşı Erkan Özçelik, Ahiboz Karakol Komutanı Başçavuş Serhan Gümüş, Uzman Çavuş Salih Korkut, Astsubay Recep Yalçın ve er Doğan Zorlu hakkında 'İhmal suretiyle görevi kötüye kullanma' iddiasıyla soruşturma başlattı. Soruşturmayı 20 ayda tamamlayan savcılık, Uğur Özdel'in önce arkadaşını vurduğu, daha sonra tüfeği alnının ortasına tutarak kafasına 3 kurşun sıkıp intihar ettiği kanatine vararak takipsizlik kararı verdi.

'KENDİMLE BERABER 1- 2 KİŞİYİ GÖTÜRÜRÜM'

Kararda Gölbaşı Jandarma Komutanlığı'nda görev yapan Uğur Özdel'in, 7 gün önce Abinoz Karakolu'na gönderildiği ve burada kalmayı istemediğini karakoldaki rütbelilere sık sık ilettiği belirtildi. Baba Mustafa Özdel'in de 2 kez komutanı arayarak durumu anlattığını belirten savcı, Yüzbaşı Erkan Özçelik'in 'Uğur Özdel'in yerini değiştiremeyeceği' cevabı verdiğini kaydetti. Karakoldaki askerlere "Ya karakoldan giderim, ya kendimle beraber 1-2 kişiyi götürürüm. Kendimi öldürürüm" diyen Uğur Özdel'in bu nedenle Osman Denktaş ile tartıştığını belirten savcı, ikili arasında sık sık gerginlik yaşandığını vurguladı. 

SİLAHI SERİ KONUMA ALIP ATEŞ ETMİŞ

Özdel'in, olay günü nizamiye yakınında Osman Denktaş'a hiç birşey söylemeden 5- 6 metreden ateş ettiğini belirten savcı, saniyeler sonra elindeki MP5 makinalı tabancayı kafasına dayayarak, silahı seri konuma alıp, kendi kafasına ateş ettiğini ve yere yığıldığını kaydetti. Özdel'in biri alnın tam ortasında olmak üzere kafasında 3 kurşun girişi olduğunu belirten savcı, Denktaş'ın ise göğsünden tek kurşunla vurulduğunu ifade etti.

KAMERALAR ARIZALIYMIŞ

2012 yılı Aralık ayında karakol güvenlik kameralarının arızalı olduğunun üst komutanlığa bildirildiğini belirten savcı, ödenek olmaması nedeniyle kayıt sisteminin onarılamadığını ve olay günü kameraların kayıt yapmadığını ifade etti. 

NÖBETE ÇIKARILMASI TARTIŞILMALI

Uğur Özdel'e Beytepe Asker Hastanesi'nden 'Geçirilmiş uyum bozukluğu' tanısı konduğu, tedavi gerekmediği ve kıtasına sevkinin uygun olduğu şeklinde rapor verildiğini belirten savcılık kararınrda şu ifadelere yer verildi:

"Kendini ve arkadaşını öldüreceğine dair beyanı olan bir asker ile ilgili tedbir alınmasının uygun olacağı izahtan varestedir. İdari soruşturma raporunda Karakol Komutanı Serhan Gümüş ve Astsubay Recep Yalçın kusurlu bulunmuştur. Olayın doğrudan nedeni bilinmemektedir. Rütbelilerin intihara yönlendirici etkisi bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Askerin nöbete çıkarılıp çıkarılmama konusu tartışılmalıdır. Komutanın askerin ruhsal durumunu analiz edemediği görüşüne dayanarak ihmali olduğu neticesine varmak uygun değildir. Rütbelilerin intihar ve cinayetin önlenmesine yönelik ihmal ve kusuru olmadığı kanaatine varılmıştır."

AİLENİN AVUKATI: OLAY İNFAZ 

Özdel ailesinin avukatı Serkan Polat ise Kara Kuvvetleri Askeri Mahkemesi'ne dilekçe vererek, eksik soruşturma nedeniyle takipsizlik kararının kaldırılmasını istedi. Soruşturmanın genişletilmesini isteyen Polat şöyle dedi:

"Olayda 3'üncü kişinin bulunması kuvvetle muhtemeldir. Takipsizlik kararı çelişkili tanık ifadeleri ile verilmiştir. Olay yeri tutanağı ve otopsi raporu değerlendirilmemiştir. Uğur'un vücudunda ikisi kasten öldürmeye delalet eden bitişik, diğeri yakın atış olmak üzere 3 mermi girişi vardır. Uğur'un öldürüldüğü şüphesi giderilmeden karar verilmiştir. Silahta sol el parmak izi varsa intihar mümkün değildir. Parmak izi sağ el yüzük ve baş parmak ise intihar imkansız olmakta ve olay tamamen infaz olarak addedilmelidir. Soruşturmanın devam etmesi gerekir. İdari soruşturmada komutanlara ceza verilmişken takipsizlik kararı yasaya aykırıdır. Psikolojik otopsi raporunda Uğur'un silahlı nöbet tutmasının sakıncalı olduğu belirtilmiştir. Osman öldüğü sırada yanında bulunan silah kendi silahı değildir. Olay yerinde kamera kayıtları bulunmamıştır. Askeri alanda kayıtların kaybolması kuvvetle muhtemeldir. Uğur'un psikolojik sorunlarının olduğu, zarar verme ihtimalinin bulunmasına rağmen silahlı nöbet tutturulmuştur. Askerde şüpheli ölümlerin tam aydınlatılmaması ailelerin vicdanını zedelenmektedir"dedi.

'OĞLUMUZU DEVLETE EMANET ETMİŞTİK'

Olayın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen oğlunun mezarına gitmeyen ve mezarını yaptırmayan baba Mustafa Özdel, Uğur'un tek erkek evladı olduğunu söyledi. Olay aydınlatılıncaya kadar oğlunun mezarını yaptırmayacağını ve ziyaret etmeyeceğini belirten Özdel şunları söyledi:

"3 çocuğum var. Uğur en büyükleri ve tek erkek evladımdı. Oğlumun öldürüldüğünü düşünüyorum. Oğlumu öldürdüler. Akrep bir silahın kafatasına sıkılması mümkün değil. Uğur o karakoldan şüphelendiğini ve başına birşey geleceğini düşünüyordu. Ben oğlumu asker ocağına gönderdim. Oğluma sahip çıkmadılar. Sonra cenazesini bana teslim ettiler. Orada hiç bir yetkili bizimle ilgilenmedi. Oğlum şehit sayılmadı ve bizi suçladılar. Neredeyse bize dava açacaklar. Hangi kapıyı çalsak yüzümüze kapanıyor." 

Anne Berfi Özdel de, sorumlulardan hesap sorulmasını istediğini vurgulayarak, "Ben oğlumu askere gönderdim. Önce Allah'a sonra devlete emanet etmiştim. Onları da Allah'a havale ediyorum. İnşallah kanı yerde kalmasın. 2 yılda çok acılar yaşadık. Ben gördüm kimse bunu görmesin. Ben oğlumu devlete emanet etmiştim" diye konuştu.

 


Bu haber 774 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum