Arama kararları proje mahkemelerden çıkarıldı. Operasyonda tek parti ve darbe dönemlerini aratmayan uygulamalara imza atıldı. Kur'an, Cevşen ve Necip Fazıl şiirlerini polis suç delili sayıp el koymaya çalışırken dini kitaplar tutanakla kayıt altına alındı. Aramaların gerekçesi açıklanamazken, kimi yerde yazıların imzasız olması dikkat çekti. Sosyal medyada “Polisler bile ne aradıklarını bilmiyorlar.” yorumları yapıldı.
İlk operasyon haberi dün Antalya'dan geldi. Antalya Emniyet Müdürlüğü ekipleri, eğitim hizmetleriyle tanınan Rasanet Gençlik Vakfı ve bununla ilgili 8 adrese sabah baskın düzenledi.
Savcılığın, Antalya 3. Sulh Ceza Hakimi'nin reddine rağmen, 1. Sulh Ceza Hakimliği'nden arama kararı çıkarttırdığı öğrenildi. Vakfın bulunduğu binada yüzlerce öğrencinin eğitim almasına rağmen polisin uzun namlulu silahlarla gelmesi tepki çekti. Buna rağmen polis ‘öğrenci var' diyerek gazetecilerin görüntü almasını önlemeye çalıştı. 4 saat vakıfta arama yapan polis, 3 koli evrak ve bilgisayar hard diskleriyle binadan ayrıldı.
6 AY ÖNCE KAPICIYA SORMUŞLAR
Antalya'nın tanınan hayırseverlerinden olan Rasanet Gençlik Vakfı Başkanı Hasan Yılmaz'ın evinde de polis arama yaptı. Yılmaz, “İşin mahiyetini bilmiyoruz, biz sadece arama yapacağız” demesine rağmen polisin özellikle Fethullah Gülen Hocaefendi'ye ait kitapları hedef aldığını söyledi.
Polisin 6 ay önce gelip kendisiyle ilgili kapıcıdan bilgi almaya çalıştığını söyleyen Hasan Yılmaz, baskında neler yaşandığını şöyle anlattı:
“Yatakların altına, çekmecelere baktılar. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin kitaplarını arıyorlarmış. Onların bütün hepsini aldılar, tutanak yaptılar. Bediüzzaman Said Nursi'nin kitaplarına ise dokunmadılar. ‘Onları da alın, onları çok okuyorum.' dedim. ‘Biz bunlara tutanak tutacağız.' dediler. Hocaefendi'ye ait bir niyetin olduğunu açık seçik beyan ettiler. 40 yıldan fazla vakıf hizmetimiz var. Hiçbir şeyden çekindiğimiz yok. Suç bulup bizi hapse attırmak istiyorlar, bunlar Allah'a havale ediyoruz.”
KUR'AN VE CEVŞEN SUÇ DELİLİ OLDU!
Hasan Yılmaz'ın avukat olan oğlu Ammar Yılmaz, “Tüm Fethullah Gülen kitaplarını toplamaya başladılar. Cevşen'i ve Kur'an'ları aldılar. Babamın içine yazmış olduğu notları aldılar. Necip Fazıl'dan yazdığı şiirleri aldılar. Biz bunların bandrollü eserler ve CD'ler olduğunu iletince kitapları bıraktılar. Tamamen korkutma ve sindirme üzerine kurulu bir operasyon. Kanuni haklarımızı sonuna kadar kullanacağız.” şeklinde konuştu. Vakfın avukatı Abdullah Selen, aramaların usulsüz olduğunu dile getirip “Yakalama ve gözaltı kararı yer almıyor. Bir keyfilik olduğu kanaatindeyiz. Polis vakfa bağış yapan insanlara ısrarla şikayetçi olmaları yönünde telkinde bulunmuş. Burada kitap araması yapıldı. 1940'lardaki uygulamanın aynısı yapıldı. Kitaplar masalara yayıldı, videosu çekildi.” dedi.
KARARI KALDIRDI
Operasyonu yapan savcının arama ve baskın izni için Antalya 3. Sulh Ceza Hakimilğine yazı yazdığı öğrenildi. Hakimliğin ise ‘yeterli delil yok’ gerekçesiyle arama iznini reddettiği öğrenildi. Sonrasında savcının itirazı üzerine 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin ret kararını 1. Sulh Ceza Haklimliği’nin bozmasıyla operasyon emri verildiği ortaya çıktı.
Rasanet Gençlik Vakfı’nın 1977’de kurulduğu yurtiçi ve dışında çok sayıda eğitim hizmeti ile maddi durumu yeterli olmayan vatandaşlara sosyal yardımlar yaptığı öğrenildi.
Vakıf içerisinde evrakları didik didik ederken görülen polis ekipleri, kapıda bekleyen gazetecileri de çekim yapmamaları konusunda uyardı.
MUHASEBECİYE DE ARAMA
Nitelikli dolandırıcılık ve zimmet iddiaları üzerine arama kararı çıkartıldığı kaydedildi.Vakıftaki aramayla eş zamanlı eğitim kurumunun muhasebecinin iş yerinde de arama yapıldı.
Hasan Yılmaz’ın avukat olan oğlu Ammar Yılmaz, bütün evin eroin, esrar arar gibi arandığını söyledi. Polislerin Fethullah Gülen’in kitaplarını, cevşeni ve Kur'an’ları aldığını anlatan Yılmaz şöyle devam etti:
BÜTÜN CEMAATLER TEHLİKEDE
Vakfın avukatı Abdullah Selen, polisin vakıftaki aramada Risale-i Nurlar’ı masalara yayarak koyduğunu anlattı.
Daha sonra tüm risalelerin polis tarafından fotoğraflandığını ve kameraya çekildiğini aktaran Selen, “Sanki ortada bir suç delili bulunmuş gibi muamele yapınca itiraz ettik. Risale-i Nurlar’ın Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basıldığını hatırlattık.
SUÇ DELİLİ GİBİ YAZDILAR
Risale-i Nurlar’ı sanki bir suç deliliymiş gibi tutanaklara da geçirdiler. Bu çok tehlikeli bir olay. 1940’lı yıllardan hiç farkı yok. O yıllarda da suç unsuru gibi görülüyor ve tutanaklara geçiriliyordu.
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne ‘legal görünümlü illegal yapılanmalar’ diyerek genel bir tanımlama konuldu. Risale-i Nurlar suç unsuru ise ileride bütün Risale-i Nur cemaatleri legal görünümlü illegal yapılanmalar tanımına rahatlıkla sokulabilir.Vakıf ofisinde yüzlerce kitap olmasına rağmen aradan seçilerek tutanaktaki kitaplar yazılmış
‘RENKLERİNİ BEĞENDİK’
Duruma itiraz ettiğimizde ise komiser ‘Bu kitapların rengini beğendik diğerleri koyu renkli dikkat çekmiyor, onun için sadece bunları tutanağa geçirtiyoruz. Neyin suç olduğuna biz karar veririz’ dedi.”
TÜM EVRAKLAR KAMUDA VAR
Avukat Abdullah Selen, aramaların usulsüz olduğunu dile getirerek şöyle devam etti:
“Kamuya açık vakıfta, bir kurumda şikayet üzerine ya da hususi oluşturulmuş talep üzerine ayarlanan şikayet üzerine bir arama yapılabilir. İllaki bunu ‘makul şüphe'ye bağlamak uygun olmayabilir. Ama bir keyfilik var. Polis vakfa bağış yapan insanlara ısrarla şikayetçi olmaları yönünde telkinde bulunmuş. Vakıf yöneticilerini bir şekilde sorumluluk altında bırakmak için bir dosya oluşturuluyor. Vakfın kamu yararına çalışması nedeniyle her türlü belge, bilançolar ve bağış kayıtları Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde mevcut. Bu evraklar kamu kurumlarından temin edilebilir.”
ARAMA KARARINDA ‘İMZA' SKANDALI
Diğer baskın ise Osmaniye'deydi. 12 derneğe yönelik bu şehirdeki arama kararının altında da proje mahkeme diye bilinen Sulh Ceza Hakimliği'nin imzası vardı.Osmaniye Emniyet Müdürlüğü'ne bağlık kaçakçılık ve terör polisleri dün eğitim derneklerinin de bulunduğu sivil toplum kuruluşlarında arama yaptı. Bilgisayar, fatura, gelir gider makbuzlarına el konuldu. Arama kararı imzasızdı, kararda aramanın gerekçesi de yoktu. Osmaniye Sulh Ceza Hakimi Erhan Emre'nin verdiği arama kararında elektronik cihazlara el konulması isteniyordu. Avukat Gazi Kozanoğlu, büyük bir hukuk skandalı yaşandığını ifade ederek “Polis, elinde bir bilgisayar çıktısı ile baskın yapmış ve STK'larda arama yapmıştır. Böyle bir baskın için elinde ıslak imzalı belgenin mutlaka bulunması gerekiyor. Üstelik aramanın gerekçesi de yok ortada. Bu tam bir hukuk katliamı. İtirazlarımızı ve suç duyurularını yapacağız.” dedi.
BU DERNEKLERİ TANIYORUZ, NE TERÖRÜ!
Zaman'ın haberine göre, MHP 24. dönem Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu, sivil toplum kuruluşlarına dönük baskınlara tepki gösterdi. İktidarın yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının yansımalarını lehlerine çevirmek için algı operasyonuna imza attığını söyleyen Türkoğlu, “Osmaniye'deki bu dernek, vakıf ve şirketlerdeki insanları yakından tanıyoruz. Bunlar böyle yasa dışı bir organizasyonun içerisinde olma ihtimali yoktur. Savcıların görevi suçla mücadele etmektir. Savcıların vazifesi politika yapmak değildir.” dedi. CHP Osmaniye İl Başkanı Kemal Tabak ise yargının herkese eşit davranması gerektiğini belirterek, “Hiç kimseye kin, nefret duygularıyla hareket etmemeli.”dedi.
YORUMLAR