“Kaybedersek sorumluluk benimdir. Bir ağacın altında beni asarsınız"

Yunan ordusu Ertuğrul Bey, Osman Gazi, Orhan Gazi gibi tarihi şahsiyetlerin mezarlarını çiğniyor, üç Osmanlı başkenti İstanbul'da Bursa'da Söğüt'te Türkleri aşağılıyordu.

“Kaybedersek sorumluluk benimdir. Bir ağacın altında beni asarsınız"

Yunan ordusu Ertuğrul Bey, Osman Gazi, Orhan Gazi gibi tarihi şahsiyetlerin mezarlarını çiğniyor, üç Osmanlı başkenti İstanbul'da Bursa'da Söğüt'te Türkleri aşağılıyordu.

“Kaybedersek sorumluluk benimdir. Bir ağacın altında beni asarsınız
30 Ağustos 2020 - 19:02

Meclis savaşmak için Atatürk'e baskı yaparken, o 27 Temmuz'da futbol maçı düzenliyor, Ağustos ortalarında Çay partisi veriyordu. Attila'dan Kılıçarslan'a, Selçuk Bey'den Fatih'e, Timur'a ve Mustafa Kemal'e kadar Türk tarihi savaşta hileyi sanatçı gibi kullanan mareşallerle doludur. Futbol maçı ve çay partisi işin hilesiydi. Mustafa Kemal savaşın son hazırlıklarını yapıyordu. 

Meclis'te Atatürk'e karşı eleştirileri duyan Yunan ordusu, bundan keyif alıyor, rahatça olup biteni izliyordu. Atatürk'ün istediği de buydu. O, muhaliflerini de hilenin bir parçası haline getirmişti. Savaştan birkaç gün önce Çay partisi verildiği esnada hızlıca Konya'ya geçti. Telgraf ve posta teşkilatı basıldı ve kontrol altına alındı. Geldiğini duyurmak mümkün değildi. Oradan cepheye geçti, savaş planını masaya koydu. Bu bir çılgınlıktı: Harbiye'nin eski strateji uzmanı Yakup Şevki Paşa itiraz etti. Paşa'ya göre bu delilikti. Kaybetme riski yüksekti. Başarısızlık halinde Ankara düşer,  Anadolu tamamen işgal edilirdi.

 Plana göre cephanenin ikmali mümkün olmayacaktı. Yani kurşun biterse işimiz kılıçlara kalacaktı. Makineli tüfeğe karşı kılıç... Yakup Paşa buna onay veremiyordu. Haksız sayılmazdı. Atatürk "İkmali düşmandan yaparız" demişti. Yani düşman ele geçmezse imha riski olacaktı. Tartışma uzayınca Atatürk "Uğraşa uğraşa, ancak 1 yılda düşmanla az çok denk bir hale gelebildik. Bir daha bu gücü bulamayız. Bu sefer kesin sonuç almak, savaşı bitirmek zorundayız. Bunun için tehlikesine rağmen, bu planın uygulanmasından başka çare göremiyorum" dedi. Yakup Paşa "Bu planla kaybedersek bize vatan haini derler,  meclis bizi asar" diye itirazını sürdürünce Atatürk: "Korkmayın paşam. Sorumluluk bana aittir. Kaybedersek beni asarsınız!" 
 Yakup Paşa haklıydı. Atatürk'ün planı ters cepheydi. Taarruzdan bir gece önce Türk ordusu mevzileri terk ederek yer değiştirecekti. Bu durum Yunanlılarca fark edilirse ordu hareket halinde yakalanır, bir gecede imha olabilirdi. Taarruzdan bir gece önce, 25 Ağustos'ta, hava karardıktan sonra ordu harekete geçti. Şuhut dağları arasından, Yunan hattının güneyine sızdı. Kimse fark etmedi, sessiz sedasız şekilde varması gereken yere vardı. Sabahın ilk ışıklarından önce bombardıman başlayacaktı.  Fakat etrafı sis basmış, toplar kör olmuştu. Bu şekilde bombardıman başlamazdı.  Hava gittikçe aydınlanmaya ve fark edilme riski yükselmeye başlamıştı. Sis dağılmıyordu. Mustafa Kemal'in  canı çok sıkılmıştı, vakit akıp gidiyordu. Havanın aydınlanmaya başladığı anda sis dağılmaya başladı. Düşman mevzileri görünür hale geliyordu. Vakit gelmişti. Derhal bombardıman için İsmet Paşa'ya talimat verildi. 26 Ağustos 1922 günü, saat 05:30'da Türk topları sessizliği bıçak gibi yırttı. Cephane kısıtlıydı. Topların  Yunan mevzilerini yok edene dek bitmemesi gerekiyordu. Aksi halde taarruz yapılamazdı. Toplar birbirini ardına ateşlenirken, Mustafa Kemal'in stresi arttıkça artıyordu! Yaveri ve koruması Yarbay Muzaffer Kılıç onunla birlikte bombardımanı izlerken, Mustafa Kemal'in fısıldadığı cümleleri işitti:  "Ya Rabbi! Sen Türk ordusunu muzaffer et!

30 Ağustos'ta  Yunan ordusu imha edildi ve kaçmaya başladı.  Türk ordusunun durmaması gerekiyordu. Atatürk tarihi emrini verdi: Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir! İleri! 
Ağustos'un 30. günü kovalamaca başladı. İzmir'e 400 km vardı.
#GaziMustafaKemalAtatürk

Bu haber 3376 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum