Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında, parti faaliyetleri hakkında bilgi verdi ve gündemi değerlendirdi.
Karamollaoğlu, ziyaret ettikleri illerde vatandaşların şikâyetçi oldukları öncelikli konuların hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, geçim sıkıntısı ve işsizlik olduğunu söyledi. Karamollaoğlu, “Fakat daha da üzüntü verici olanı, öngörülemezlik. ‘Yarın ne olacak? Neyle karşı karşıya kalacağız?’ Kimse maalesef bilmiyor. Bu da hem bir şaşkınlık hem bir tedbir alamamazlık meydana getiriyor.” dedi.
“Türkiye’nin yola devam edeceği günleri birlikte inşa edeceğiz”
Beklentinin üretici için başka, tüketici için başka, yatırımcı için başka olduğunu ifade eden Karamollaoğlu, Bursa’da Saadet Partisi’ne yöneliş olduğunu söyledi.
Karamollaoğlu, geçmişte benzer dönemleri yaşadıklarını belirterek, Millî Görüş’ün koalisyon hükümeti döneminde bile bunun ne kadar süratle aşılabildiğine hep birlikte şahit olduklarını dile getirdi. Karamollaoğlu, “İnşallah biz, bu dönemde öngörülemez günleri birlikte aşacak, Türkiye’mizin sağlıklı, kararlı ve kendinden emin bir şekilde yola devam edeceği günleri hep birlikte inşa edeceğiz.” dedi.
Bugünlerdeki krizin benzerinin 20 yıl önce 2001 krizi döneminde yaşandığını hatırlatan Karamollaoğlu, o dönemde olduğu gibi vatandaşların artık yarını değil 1 saat sonrasını bile öngöremez hāle geldiğini söyledi.
İktidarın akşamdan sabaha, sabahtan akşama ani politika ve karar değişikliklerinin vatandaşlara çok büyük maliyetler yüklediğini belirten Karamollaoğlu, “Politika ve karar değişiklikleri arasındaki açı farkı ise neredeyse 180 derece.” dedi.
Karamollaoğlu, Türkiye gibi işsizliğin yoğun olduğu ülkelerde, bu problemin çözümü için en çok da yatırımlara ihtiyaç duyulduğunu ancak yatırımların hep istikrarlı bir ortam aradığını, istikrarın olmadığı bir yerde de hiçbir müteşebbisin yatırım yapmak istemeyeceğini söyledi.
Karamollaoğlu, iktidarın, her problemi ya muhalefetin ya da dış güçlerin suçuymuş, başarılar da sadece kendilerine aitmiş gibi bir hava oluşturmaya çalıştığını ifade etti.
Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Rezervler yükselirken ben başbakandım. Benim dönemimde bu başarıyı yakaladık ama erirken ben yoktum, cumhurbaşkanıydım. İşleri başkaları yürütüyordu.” Sözünü hatırlattı. Karamollaoğlu, “Başbakan da olsanız, cumhurbaşkanı da olsanız, bugünkü tavrınız, aslında bütün mesuliyetin sizin omuzlarınızda olduğunu çok net bir şekilde ortaya koyuyor.” dedi. Karamollaoğlu, hatanın kabul edilmemesi hālinde, o hatayı düzeltme imkânının da daha baştan kaybedildiğini kaydetti.
“Erdoğan’ın hangi dönemi başarılı?”
1 yıl önce dolar kurunun 7,65 TL, euronun da 9,35 TL seviyesinde olduğunu hatırlatan Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 Ağustos 2014’te başlayan cumhurbaşkanlığı döneminde doların 2, 15 TL, başkanlık sistemine geçildikten ve kendisinin de sınırsız yetkilerle cumhurbaşkanı seçildiği 24 Haziran 2018’den sonra ise doların 4,60 TL olduğunu hatırlattı.
“Faizin adını değiştirdiğiniz takdirde bunun hükmü değişmez”
Karamollaoğlu, “2014 öncesi mi başarı, 2014-18 arası mı, 2018 sonrası mı, 2020 mi veya 3-4 gün önce yakaladığımız seviye mi?” diye sordu. Döviz ve altın fiyatlarının önce 1 günde %30 arttığını, arkasından bir şok yaşandığını ve %30 azaldığını hatırlatan Karamollaoğlu, “Bu, normal bir gidişat olamaz. 24 saatte %60’lık bir dalgalanmayı hiçbir ekonomi kaldıramaz.” dedi.
Nass gerekçe gösterilerek talimatla faizin düşürüldüğünü hatırlatan Karamollaoğlu, şimdi yüksek kur farkı bahane edilerek insanlara paradan para kazanma imkânı verilmesinin nasıl izah edilebileceğini sordu. Karamollaoğlu, “Hani nass vardı? Faizin adını değiştirdiğiniz takdirde bunun hükmü değişmez.” dedi.
“Millet, dolar yükselirken de düşerken de zarar etti”
Yapılan en büyük kötülüğün, milletin psikolojisinin bozulması, insanların dengesinin kaybolması olduğunu ifade eden Karamollaoğlu, “Daha düne kadar, yanlışta ısrar yüzünden, avucunda 3-5 kuruş parası kalanlar, kendi paralarını koruyabilmek için altına ve dövize koştular. Şimdi bu karar değişiklikleri, ellerinde avuçlarında ne varsa bu tarafa yatıran insanımızı, bundan nasıl kurtulacağını bilememesini ortaya çıkardı. Birileri, dolar yükselirken de düşerken de kâr ettiler. Milletimiz ise hem dolar yükselirken zarar etti hem de düşerken zarar etmeye devam ediyor.” diye konuştu.
“Ortaya çıkacak mağduriyetin bedelini kim ödeyecek?”
Karamollaoğlu, sadece bu kararları alanlarla bu kararların alınacağından haberdar olan bir avuç insanın kâr ettiğini belirterek, “Bu, korkunç bir gelişme.” dedi. Karamollaoğlu, iktidarın, zengini daha zengin, fakiri daha fakir hāle getirmekten çekinmediğini söyledi.
Karamollaoğlu, hükümete şu soruları yöneltti:
“Nass ne oldu? Önce bu sorunun cevabını iktidarın vermesi icap eder. Bu devlet destekli çifte faizin hükmü ne? Adına faiz dememek, bunu faiz olmaktan çıkarır mı? ‘Dolar ve Türk Lirası karşılaştığında Türk Lirası ülkemizin itibarıdır’ diyenler, şu anda bütün faizin dolara endekslenmiş olmasından dolayı herhangi bir sıkıntı, üzüntü duyuyorlar mı? Hep oraya endeksli olarak politikalar oluşturuluyor. Adeta dolar ülkemizde esas para hāline geldi, Türk parası dolara endekslendi. Bu model başarılı olmazsa, ortaya çıkacak mağduriyetin bedelini kim ödeyecek? İktidarın kendisi mi, iktidarın yönettiği devlet mi?”
YORUMLAR