Reklam

İstanbul’dan Artvin’e bir EYT 'linin hayatta kalma mücadelesi…

Pandemi ve işsizlikle birlikte İstanbul’daki yaşamlarını bırakıp Artvin’e göçen Neziha ve ailesinin, çay toplamayı bilmezken çay toplayarak yaşamlarını devam ettirme mücadelesini okuyacaksınız.

İstanbul’dan Artvin’e bir EYT 'linin hayatta kalma mücadelesi…

Pandemi ve işsizlikle birlikte İstanbul’daki yaşamlarını bırakıp Artvin’e göçen Neziha ve ailesinin, çay toplamayı bilmezken çay toplayarak yaşamlarını devam ettirme mücadelesini okuyacaksınız.

İstanbul’dan Artvin’e bir EYT 'linin hayatta kalma mücadelesi…
02 Şubat 2021 - 14:12

Neziha ÜZÜM // Artvin

43 yaşımdayım, Ordu Fatsa Kılıçlı köyünde doğdum, biri üniversitede biri de lise de okuyan iki oğlum var, eşim güvenlik görevlisi, EYT mağduru. Ben aşçılık yapıyorum. Dünya mutfağında 18 sertifikam var. İstanbul’da yaşarken korona ile birlikte hayatımız da değişti. İstanbul’da kazandığımız ücretle yaşam planlamasını yaparken göçtüğümüz ilde günlük ve aylık kazançla hayatımızı sürdürmeye çalışıyoruz.

2018 yılı Ekim ayında işten ayrıldım, sigorta ve yıllık iznimle ilgili sorun çıkardı çalıştığım yer, eşim çalışıyordu, pandemi başladıktan sonra eşim de işsiz kaldı, büyük oğlumla Ordu Gölköy’e -eşimin memleketi- gittik. Ancak pandemi dolayısıyla seyahat yasakları geldi ve 2 ay Ordu’da kalmak zorunda kaldık. Eşim ve küçük oğlum izinle yola çıktı.

Geçinecek paramız yok tabii. Eşimin ailesi endişeliydi, onlarla bir arada yaşamamızın zor olacağını gördük. Lise yıllarında çay toplayan eşim “Arhavi’ye gidelim” dedi ve çocuklarla birlikte bir maceraya atıldık. Bizi Arhavi otogarından saatler sonra almaya gelen kişi çay toplayacağımız yere götürdü, karnımızı doyurduktan sonra çay toplayacağımız bahçeye gittik.

Eşim dışında çay toplamayı bilmezken teyzemizle birlikte 5 kişi 600 kilo çay topladık ve 600 lira aldık. Bahçe sahibi bizimle çalışamayacağını söylediğinde kala kaldık, evimize geri döndük. Yol parası, kazandığımız paranın fazlasıydı. Utandığımızdan eşimin ailesinin yanına gidemedik, benim köyüme annemin yanına gittik, 2 gün sonra Arhavi’den “Gelin benim çayımı toplayın” diyen bir telefon aldık. Ve tekrar Arhavi…

ÇAY TOPLAMAYI BİLMEZKEN HAYAT BİZE ÇAY TOPLAMAYI ÖĞRETTİ

On üç gün çalıştığımız yerde de çay toplamayı iyice öğrendik. Ordu’ya gitmek için hazırlandık ancak çayı topladığımız kişi “Para yok” diyerek emeğimizin yarısını vermedi. Elimizdeki 4 bin lira ile İstanbul’a gidip borçlarımızı ödedikten sonra evi toplayıp dönmemiz gerekiyordu, bu para yetmezdi elbette, bir yakınımızdan 6 bin lira faizle para aldık. Eşyaları Ordu’ya getirdik getirmesine ama koyacak bir evimiz bile yoktu. Derme çatma bir yere koyduk eşyaları. İkinci çay toplama zamanı başlamıştı, internet üzerinden bulduğumuz bir yeri aradık, anlaştık. 17 günde 14 ton çay topladık ve sonra tekrar Ordu’ya geldik.

ÇAYKUR dışında onlarca özel çay fabrikası var, fabrikalara çay temini çay alım merkezleriyle yapılıyor ancak ek ,olarak seyyar dedikleri ve hiçbir kaydı olmayan kaçak çay alım merkezleri de var ve buralarda çay tartımlarında farklılıklar yaşanıyor, daha önce dedikodu olarak duyduğumu hileyi kendi gözlerimle gördüm. Oğlum “Çay ile ilgili herkes birbirini soyuyor, hile çok fazla” demişti, tecrübe edince daha iyi anladım.

50 KİLO ÇAYI 40 DAKİKA SIRTIMIZDA TAŞIYORDUK

Yük taşımak benim için çok zordu, ama mecburdum, çalışmak zorundaydık, kimseye muhtaç olmadan, emeğimizin karşılığını alarak ayakta durmaya çalıştık. Öyle yerlere gittik ki ormanın en derinlerine. Sadece 40 dakika çay taşıması sürüyordu: 30 kilo, 50 kilo zaman zaman 70 kiloya çıkan yükler…

İkinci fasıl bittikten sonra Gölköy’e geri döndük, Mayıs ayında bostan ekmiştim, onları toplayıp kışa hazırlık yaptık. Üçüncü çay hasadı geldi, oğlumun biri yoktu, 3 kişi çalışmaya başladık, verilen bahçeyi topladık. Başka bahçelerden talep gelince onları da topladık. Çayını topladığımız bir ağabey ilçedeki evini bize kiraya verdi, o evde kalmaya başladık. 36 gün çay topladık, kazandığımız para yine masraflarımıza gitti ve kışı nasıl geçireceğimizi düşünmeye başladık. Halk eğitimde eşimle kalorifer ateşçisi kursuna gittik ama iş bulamadık, Arhavi’ye yerleştik. Borçka’da çay daha geç toplandığı için oradan teklif aldık ve yine çay topladık. Bir sonraki sene için de ortaklık teklifi aldık ve gelecek yıl Borçka’da çay toplayacağız.

DEVLETTEN HİÇBİR YARDIM ALMADIK
Eşimin emekliliği dolmasına rağmen 5 yıldır bekliyoruz yaşının dolmasını, 4 yıl daha bekleyeceğiz. Yaştan emekli olamazken yine yaş bahanesiyle iş de bulamıyoruz. Sağlık hizmetinden yararlanamıyoruz, devlet “Bilgisayar dağıttık” dedi ama çocuklarım bilgisayar görmedi. Ben ve eşim kaymakamlığa müracaat etmemize rağmen yardım alamadık, devletin imkanları olmasına rağmen biz emekçilere hiçbir destek yok, tüm destek zenginlere, patronlara… Yarın ne olacağını bilmiyoruz, yardıma muhtaçken devlet kendi halkına değil başka ülkelere yardım ediyor, bizse faturalarımızı ödeyemiyor, hak ettiğimiz maaşı alamıyoruz. Amacımız çocuklarımızın eğitim almasını üniversite okumasını sağlamak. Çocuklarımızın geleceği için kendi memleketimizden kalkıp bilmediğimiz bir yerde çalışıyoruz. Oğlum yurtta kalıyordu, pandemi nedeniyle aylardır kalmamasına rağmen biz her ay devlet yurduna 411 lira para ödüyoruz, bu nasıl bir devlet anlayışı?
ÖRGÜTLÜ MÜCADELEDEN BAŞKA ŞANSIMIZ YOK

Sıkıntılarımız devam ediyor. Buralarda mesleğimi devam ettirebileceğim alanlar yok. Çay sonrası kış dönemi için tekstile girmiştim, asgari ücretle, günlük on saat, yemek de olmadan çalışıyordum. İşçilerin çoğu İŞKUR üzerinden geliyordu, sigorta bile yok. Ancak tekstil de iş yok şu an. Buralarda kadınların ne kadar zor şartlarda yaşam sürdüklerini bir kez daha gördüm, tüketim anlamında daha doğal ve sağlıklı, iklimi de güzel ama iş imkanı yok. Burada gördüğümüz en önemli şey örgütlü mücadele içindeki dostlarımızla dayanışma oldu. İstanbul’dayken de örgütlü mücadele içerisindeydik, işçiden, emekçiden yana olan Emek Partisi’nde örgütlüydük. Gittiğimiz yerde de Emek Partili dostlarla iletişime geçtik, onlarla paylaşımlarda bulunduk, kendimizi daha da güvende hissettik onlarla birlikte. Tek dileğim her nerede yaşıyor olursak olalım, örgütlenerek mücadele etmekten başka şansımız yok.

Fotoğraflar: Ekmek ve Gül

 


 #Ekmek ve Gül dergisi şubat 2021 sayısı #pandemi #ekonomik kriz #işsizlik #geçim dergi

Bu haber 1500 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum