Reklam

Hadi Gel Köyümüze Tatile Gidelim...

Doğallık hayatımızdan, gıdalardan, hatta soluduğumuz havadan hızla çekiliyor. Böyle olunca yılın birkaç günü bile olsa köy ortamını tecrübe etmek nimetten sayılır hale geldi. İşte bu ihtiyacı fark ederek kolları sıvayan köy kadınları şimdi misafirlerini bekliyor.

Hadi Gel Köyümüze Tatile Gidelim...

Doğallık hayatımızdan, gıdalardan, hatta soluduğumuz havadan hızla çekiliyor. Böyle olunca yılın birkaç günü bile olsa köy ortamını tecrübe etmek nimetten sayılır hale geldi. İşte bu ihtiyacı fark ederek kolları sıvayan köy kadınları şimdi misafirlerini bekliyor.

Hadi Gel Köyümüze Tatile Gidelim...
25 Temmuz 2015 - 15:31

Tatil sezonu çoktan açıldı. Rezervasyon için arayışlar devam ediyor. Otel havalimanına uzak mı? Şehir merkezine kaç kilometre? Tam mı yoksa yarım pansiyon mu? Yemek servisi nasıl? Odalar konforlu mu, değil mi? Bir yanda bu soruların cevaplarının önemli olduğu ve genel kabul gören bir tatil anlayışı var. Diğer tarafta ise “Bir ihtimal daha var” dedirten bir tatil sektörü filizleniyor.  Sizi deniz, kum, güneş üçgeninden çıkararak bambaşka tecrübelere davet ediyor. Vaatleri arasında havalimanına yakınlık ya da servis hizmeti yok. Yemeklerinizi harıl harıl yanan ateşin başında kendiniz yapacaksınız, kaz tüyü yastıklarda değil pamuk şiltede uyuyacaksınız, odanızın konforu el dokuması kilim ve bir gaz lambasından ibaret. Kalacağınız mekânda sizi tek örnek giyinmiş personel değil köyün Ayşe teyzesi karşılayacak. Ve siz bütün bunları severek yaşayacaksınız.

Bilecik- Kurşunlu köyü

Doğal ortamda tatil

Meraklıları ekoturizmden bahsettiğimizi hemen anlayacaktır. Gelişmiş ülkelerde çoktan alternatif tatil planları arasına giren köy turizmi Türkiye'de yeni yeni büyüyor. Bu işin ilk temsilcisi köy kadınları ise canla başla çalışarak köylerini turistler için cazibe merkezi haline getirmeye çabalıyor. Evlerinin bir odasını misafirleri için tertemiz yapıp düzenliyor. Ve evlerini dört mevsim turist ağırlayabilecek hale getiriyor. Bahçelerinden topladıkları meyve ve sebzelerle hazırladıkları salçalar, reçeller güzelce kavanozlara doldurulup turistlere sunuluyor. Günün sonunda ise herkes halinden memnun… Köyün emekçi kadınları ekonomik gelir sağlarken, şehirden bunalanlar birkaç gün de olsa doğal hayatın güzelliklerini tatmış oluyor. Biz de hem alternatif tatil güzergâhı arayanlara hem de köylerindeki işsizlikten yakınanlara ilham olması adına bu köylerden birkaçını derledik.

‘Gelen turist boş oturmaz, bizimle birlikte çalışır'

Bilecik'in Kurşunlu köyünde ekoturizmi başlatan Bedriye Engin, ilk misafirlerini kayınvalidesinin boş evinde ağırladığını söylüyor. Doğal hayatı tatmak isteyenler için turizmcilik yapma fikri bir yıl öncesine dayanıyor. Projeleri henüz çok yeni olmasına rağmen büyük ilgi gören Kurşunlu köyü büyük takımların kalecilerinden Türkiye'den sanatçılara kadar birçok ünlü ismi misafir etmiş. İlk misafirlerin memnun ayrılmasıyla cesaretlenen köy halkından giderek daha çok kadın evinin bir odasını turistler için ayırıyor.

Burada gelen misafirlere tereyağı, peynir, ekmek yapma eğitimi veren ev sahibi kadınlar, ortaya çıkan ürünleri de yine onlara ikram ediyor. “Bize gelen misafirler oteldeki gibi hazır masaya oturmaz. Erkekler dışarda odun toplayıp ateş yakar, kadınlar mutfakta ocak başında bize yardım eder.” diyen Bedriye Hanım, turistlerin bu durumdan oldukça memnun kaldıklarını söylüyor.

Yemek yapımı, süt sağma, yumurtaları kümesten almak gibi işlerden arta kalan vakitlerde ise dağlara çıkılıp yenilebilir otlar keşfediliyor. Bu sırada onlara ev sahipliği yapan köylü kadınlar da yanlarında oluyor. Akşam olduğunda ise Kurşunlu'nun bütün misafirleri köy meydanında toplanıyor. Burada yakılan ateşin etrafında çaylar demleniyor, közde mısırlar pişiriliyor. Çocuklara ıhlamur, büyüklere siyah çay veriliyor.

Bulgaristan göçmeni köyün kendine has güzelliklerinin olduğunu anlatan Bedriye Hanım şöyle devam ediyor köyünü anlatmaya: “Çok talep de var. Gruplar gelmek istediklerini bize bildiriyorlar, hazır olduğumuzda onları çağırıyoruz. Çok da memnun kalıyorlar. Burada tüketilen her şey doğal ve bizim ürettiğimiz şeyler. Bizde ilaçlı tarım yok. Bu faaliyeti birkaç dalda götürüyoruz. Hem kırsal turizm hem de ekolojik tarımı beraber götürmeye çalışıyoruz. Burada Bulgaristan'dan gelen bir gelenek var. Her evde bir çiçek bahçemiz var. Sokaklarda çiçek var zaten. Her evde kapıyı açtığın zaman mutlaka bir çiçek bahçesiyle karşılaşıyorsun. İnsanlarla hayvanların çıkış yerleri farklı. Bu köyde erkeklerin bile çok fazla iş sahası yoktu. Şimdiyse kadınlar para kazanıyor, kendilerine güvenleri geldi.”

Elbirliği ile köylerini turizme açtılar

Yeşil ve doğa denilince akla gelen ilk bölge Karadeniz. Ancak son yıllarda o kadar çok tahribata uğradı ki artık burada da doğalı bulmak zor. Bu kaybın önüne geçmek ve doğallığını korumak için ciddi adımlar da atılmıyor değil. Giresun'a bağlı İnece köyü ekoturizm projesi de bunlardan biri. Bölgenin ekoturizm alanındaki ilk örneği yine köy kadınlarının elbirliğiyle meydana çıkmış. Gelen turistler köylüyle aynı evleri paylaşıyor. Yemeklerini birlikte yapıyor, yöresel tatları köyün kadınlarının elinden öğreniyor. Manzarada sadece kadınlar yok elbette. Erkek misafirler de köyün erkekleri ile birlikte tarlaya gidiyor. Hep birlikte kına gecelerine katılıyor ve bölgenin yöresel oyunlarını oynuyorlar. Buradaki ekoturizm potansiyelini büyütmek için Marka Kent Giresun ekibi bile kurulmuş. Ekoturizmin gelişmesine önemli katkıları olan sayılı isimlerden Yrd. Doç. Metin Çelik, köydeki kadınlara girişimcilik dersi verilmesinde ve turist ağırlama konusunda onları bilinçlendirmede önemli çalışmalar üstlenmiş. Köylülerin de katılımıyla büyük bir özveri ile sürdürülen çalışmalar neticesinde İnece köyü turist karşılayabilecek bir mekan haline gelmiş.

Ordu- Kabaklı köyü

‘Dedelerimizin evini tamir ettik'

Köy turizmiyle mutlu olan yerlerden biri de Ordu'ya bağlı Kabaklı köyü. Organik tarımla birlikte turizm faaliyetlerine de başlayan köyde misafirler 137 yıllık eski konak evlerde ağırlanıyor. Dedelerden kalma, terk edilmiş evler turistler için elden geçirilerek konaklamaya hazır hale geliyor. Misafirlerin ihtiyaçları ise yine köyün kadınları tarafından karşılanıyor. Kendi ürettikleri bahçe ürünlerini, konserveleri ve reçelleri de burada değerlendirme imkânı bulan kadınlar adına konuşan Meryem Keskin, “Ürünlerimizi henüz istediğimiz ölçüde değerlendiremiyoruz ama yine de birlik olarak emeklerimizin karşılığını alacak güzel bir mecra oluşturduk.” diyor.

Ev sahipleri köylerine gelen turistlere ormanda fındık ve meyve toplama, odun kesme gibi her türlü etkinliği sunuyor. Keskin köyündeki ayrıcalıkları şöyle sıralıyor: “Kabakdağı'nda Ordu Walking-River boyutlu oksijen parkurumuz var. Her şeyi ile organik özelliğini koruyan bir köyümüz var. Yemek kültürü ile yaşam kültürü ile doğası ve kararında oksijen ile gelenlere huzur ve mutluluk veriyor.”

   

Bu haber 1698 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum