Orhan Kılıç
Solcu olduğum ve bütün medeniyetlere beşiklik yapmış Anadolu’da milliyetçilik yapmayı bir nevi kafatası hastalığı olarak gördüğüm için, Ünal Karaman’ın ülkücü bıyıklarından, MHP’li duruşundan hiç hazetmezdim. Kafası dik duruşunu, yürüyüşünü, kararlı bakışlarını daha çok Deniz Gezmiş’e benzetir, içimden keşke solcu olsaydı derdim.
Ancak, gerek Trabzonspor’da ve gerekse Milli takımdaki futbol performansını çok beğenir, futbolu dikine oynamasına bayılırdım. Bizim Trabzon insanı hayata ‘Trabzonlular ve diğerleri’ olarak bakarlar. Her şeyi doğuştan bildiklerini sanırlar.
O yüzden bilmeye, öğrenmeye, yetişmeye pek önem vermezler. Bu sebeple, futbol olarak efsane kadrolarımızdan doğru dürüst başarılı hoca çıkmamıştır. Hiç bir Trabzonlu futbolcu, iyi hocaların yanında sabrederek, araştırarak, öğrenerek kendisini yetiştirmek için makul süreler harcamamıştır. Şenol Güneş dahil...
Şenol Güneş, Belçikalı Hoca Liekens’in arkasında bir sezon bile yardımcı hocalık yapmaya sabredememiş, bir an önce Trabzonspor’a birinci hoca olmak istemiş ve sonunda muradına ermiş ama, kaybeden, pisi pisine kaçan bir kaç şampiyonlukla Trabzonspor olmuştur. Şenol Güneş’in şampiyonluğa giderken, Trabzon’da Vanspora nasıl kaybettiğini, derbi maçlarını nasıl mahkum oynadığını, yüksek derece önem arzeden maçlara takımı iyi hazırlayamadığını unutmam mümkün değil.
Şike ile kaybettiği şampiyonluğu ayrı tutuyorum...Hakkını yememek, teslim etmek gerekirse, Galatasaraylı Fatih Terim bile, Milli takımların başındayken, Trabzonspor kökenli futbolcuları açıkça koruyup kollamış, hatta resmen kayırarak Milli takımlarda sürekli görevler vermiştir. Bunlardan Hami, Ogün, Abdullah, Tolunay maalesef yararlanamamış, hiç biri de üst düzey hoca olamamıştır.
Ünal Karaman ise, Trabzonlu futbolcular gibi yapmamıştır. Yıllarca Trabzonspor’da ve Milli takımda Şenol Güneş’e yardımcılık yaparak, kendisini yetiştirmeye, alt liglerde hocalık yaparak tecrübe kazanmaya çalışmıştır. Ünal Karaman’ın çalıştırdığı takımlardaki performansı tartışılabilir. Pek bir başarısının olmadığı söylenebilir.
Ancak Trabzonspor yönetimi tarafından hocalığa uygun görülmüşse, artık geriye bakma gereği yoktur. Sonuçta Ünal Karaman Trabzonsporda bir buçuk yıl Teknik Direktör olarak görev yapmıştır. Görevini de hem çok severek, hem de can-gönülden yapmıştır. Onun görev yaptığı dönemde Trabzonspor taraftarları sürekli başları dik dolaşmıştır.
Özellikle yarıştığı İstanbul takımlarına karşı her maç pozitif ve atak futbol oynatmış, oynadığı derbi maçların çoğunu kazanmıştır. Derbi maçlarda Şenol Güneş'in oynattığı ürkek ve silik futbolun çok önüne geçmiştir. Bu sezon başında Trabzonspor yönetimi geçen senenin yıldızı ve takımın motor gücü Yusuf Yazıcı'yı satmış, ama yerine direkt oynayabilecek futbolcu almamıştır.
Ligin henüz başında takımın en iyi futbolcusu Abdülkadir Ömür sakatlanmış, ardından da Ekuban sakatlanmış, yerlerine koyacak süper lig tecrübesi olan alternatif koyamamıştır. Trabzonspor'un 2-1 kaybettiği Sivasspor maçında, takım 1-0 önde iken penaltı kazanılmış, ancak çok yumuşak bir vuruş yapan Şörloth penaltıyı kaçırmıştır.
O penaltı kaçmasa Trabzonspor ilk yarıyı 35 puanla lider, Sivasspor da 34 puanla ikinci tamamlardı. Şimdi ise maalesef Ünal Hoca’nın başarısı sorgulanıyor.
Trabzonspor yönetimine göre, eline şampiyonluğa oynayacak kadro verilen Ünal Karaman'ın Sivaspor maçında sonradan sahaya sürebildiği oyuncular altyapıdan Koray Kılınç ve PTT Liginden gelen Fıratcan Üzüm’dü.
Rıza Hocanın sahaya sonradan sürdükleri ise, Fernando, Traore ve Arouna Kone...Son 30-40 yıldır, Mustafa Denizli, Fatih Terim, Ersun Yanal, Ertuğrul Sağlam, Rıza Çalımbay, Jupp Dervall, Perreira, Zico, Gordon Milne, Lucesku, Feldkamp, Daum, Şenol Güneş, Ahmet Suat Özyazıcı, Özkan Sümer, Aykut Kocaman dahil, hiç bir hoca, Ünal Karaman kadar cesaret gösterip, altyapıdan gelen gençlere forma verememiştir. Ünal Karaman, sadece hocalığı ile değil, adamlığı ile de zirveye çıkmıştır.
Hiç bir teknik direktörle didişmemiş, hiç bir hakeme bulaşmamış, mağlubiyetler sonrası kılıf aramamış ve hep futbolun içinde kalmıştır. Ünal Karaman ortaya koyduğu karakterle esasen Trabzonspor camiasını ayağa kaldırmıştır. Kırk küsür yıldır, bu ülkede solculuk yapıyorum. Bu ülkede her cemaat düzgün adamların sadece kendi içlerinde olduğunu sanırlar.
Oysa ki, böyle bir şey yoktur. Adamlık başka bir şeydir, siyasetler üstü bir değerdir. Solcuların bu ülkenin namusu, onuru, gururu olduğuna inansam da, sol içinde karaktersiz, yavşak adamlara da çok rastladım. Ülkücüler içinde delikanlılığın para ettiğini de bilirim. Onların önemli bir kısmı, dinciler gibi sinsi, ihbarcı, fetbaz değildir. Daha bir merttir. Ancak ilk defa bu kadar dik duruşlu, bu kadar karakterli, bu kadar düzgün, bu kadar namuslu bir ülkücüye rastladım...
Trabzonspor yönetimi idam fermanını kendisi yazmıştır. Yazık...Çok yazık. Oysa ki, onlardan bir halt olacak sanmaya başlamıştım. Güle güle Kara Boğa... Yolun açık ve aydınlık olsun. İnan ki, bu ülkede değerini bilecek futbol adamları çıkacaktır. Altını çamura batırsalar da altın yine altındır.
YORUMLAR