Türkiye geçen yıl ödemeler dengesi kapsamındaki tanıma göre 254.5 milyar dolar döviz geliri elde etti. Döviz gideri ise 245.8 milyar dolarda kaldı ve böylece cari işlemler dengesinde 8.7 milyar dolar fazla verildi.
Bir yıldaki 254.5 milyar dolarlık döviz gelirinde en büyük pay 182.3 milyar dolarla ihracatın. İkinci sırada 29.8 milyar dolarla büyük kısmı turizm olmak üzere seyahat geliri bulunuyor.
Üçüncü sırada ise 25.3 milyar dolarla taşımacılık geliyor. Bu üç kalem dışındaki gelirlerin toplamı ancak 17 milyar dolar.
Nereye geleceğimiz belli; turizme...
Önceki gün turizm sektörünün nasıl bir darboğaz içine girdiğine değinmiştik. Bugün aynı konuya devam edecek; ama şimdiye kadar pek irdelenmeyen bir yöne odaklanacağız.
Aslında hemen her sektördeki işletme için geçerlidir ama turizmde etrafını etkileme, yani mal ve hizmet alma çok daha belirgindir.
Dünyada bir tek işkolu kalmadı ki üretiminin tümünü kendisi yapıyor olsun.
Boya üreten kimyasal alır, teneke ya da plastik kutu alır; kola üreten şişe alır; buzdolabı üreten metal alır, plastik alır; otomobil üreten kapı kolu alır, lastik alır; pencere üreten cam alır; alır da alır...
Peki hiç düşündünüz mü bir turistik tesis neler alır?
Aslında bir turistik tesisin almadıklarını, kullanmadıklarını sıralamak daha kolay sayılır.
Batarlarsa batsınlar denilemez
Önceki gün Antalya'dan turistik bir tesis sahibinin sektörün ne kadar zor durumda olduğuna ilişkin görüşlerini aktarınca "Bir yatağa 500 lira, 600 lira almayı biliyorlar, batarlarsa batsınlar" diye tepki gösteren okurlar oldu. Bu fiyatlar elbette tartışılabilir, eleştirilebilir. Ancak, böyle bir tesiste kalmak tercihtir, kimse buna mecbur değil.
Hem eğer fahiş fiyatı eleştireceksek zorunlu olarak tükettiğimiz mal ve hizmetlerin fiyatına odaklanmak daha iyi bir tercih olur.
Ayrıca hangi sektörde olursa olsun, bir tesisin kapısına kilit vurması yalnızca o tesisin sahibini ilgilendirmez. Bu durumdan en çok canı yananlar orada çalışanlar olur. Sonra da bu tesise ara mal, hammadde ve hizmet sağlayanlar zarar görür.
Dönelim yine turistik tesislere... Bu tesisler yalnızca hizmet üretiyor. Her şey satın alınıyor, binlerce kişiye yemek yapılıyor, her gün binlerce kişinin havlusu-çarşafı değiştiriliyor, binlerce kişiye alkollü-alkolsüz içecek ikram ediliyor.
Acaba bir tatil köyü bir sezonda neler alıyor ve ne kadar alıyor?
Antalya'da bulunan yaklaşık 600 odalı ve binden fazla yatak kapasiteli bir tesisin bir sezonda neler tükettiğine baktık. 2019 yılı tüketiminden birkaç örnek verelim:
"300 tondan fazla et ve balık, 200 ton kadar bal, reçel ve tatlı, 210 bin dolayında kutu ve şişe olarak alkollü içki, 2.2 milyon adet alkolsüz içki, 650 bin adet kadar buklet ürün denilen konukların özel tüketimine sunulan sabun, duş jeli, şampuan gibi ürünler, 7.8 milyon kwh elektrik ve yaklaşık 280 bin metreküp su."
Ürün bazında da birkaç örnek vermekte yarar var:
"29 ton kavun, 62 ton karpuz, 24 ton kuru soğan, 69 ton domates, 22 bin adet semizotu, 17 ton limon, 854 bin adet yumurta, 117 bin adet 200 gramlık ayran, 9 ton kaşar peyniri, 34 bin adet üçgen peynir, 16 ton pirinç, 1 milyon 21 bin adet poşette toz şeker, 328 bin adet poşette esmer toz şeker, 43 bin adet ekmek, 59 ton böreklik un, yaklaşık bir milyon şişe bira, 1 milyon 373 bin adet yarım litrelik su, 340 bin adet eldiven, 166 bin adet 72'li tuvalet kağıdı, 49 bin adet anahtar kabı, 3 ton çimento, 3 bin 300 metre kablo, 2 ton seramik yapıştırıcı, 14 bin adet vida."
Tam listeyi linke tıklayarak görebilirsiniz.
Antalya yöresinde oda ve yatak kapasitesi bu düzeyde, hatta daha büyük çapta en az 100 tatil köyü var. Varın hesaplayın bu tesislerin toplam tüketimini.
Kaldı ki turistik tesisler yalnızca Antalya'da değil... Ve turizmdeki sıkıntı da yalnızca Antalya bölgesiyle sınırlı değil.
Tüm Türkiye'yi düşünün, ortaya müthiş sayılar çıkıyor. Bu tesisler iş yapamadığında kaybedenin yalnızca bir ayağında buraların sahipleri var. Üstelik onlar kendilerini bir şekilde kurtarır diye düşünmek de pek yanlış olmaz.
Dedik ya oralarda çalışanların durumu ne olacak?
Ve bu tesislere mal ve hizmet sağlayanların içine düşecekleri ekonomik zorluk?
Hep vurguluyoruz, ekonomide de kaplar bileşiktir. Kaplardan birinde kaçak varsa bundan diğerleri de mutlaka etkilenir.
ALAATTIN AKTAŞ
Bir tatil köyü yalnızca tatil köyü değildir!
Turizm deyince aklınıza belki sadece otel sahipleri geliyor ama işin aslı göründüğü gibi degil.
04 Mayıs 2020 - 21:33
Bu haber 1092 defa okunmuştur.
YORUMLAR