Reklam

BAYAN VOLEYBOL TAKIMIMIZIN BÜYÜK BAŞARISI....

Sn. Turan Ateş bey 'in "BAYAN VOLEYBOL TAKIMIMIZIN BÜYÜK BAŞARISI...."balıklı makalesini sız değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

BAYAN VOLEYBOL TAKIMIMIZIN BÜYÜK BAŞARISI....

Sn. Turan Ateş bey 'in "BAYAN VOLEYBOL TAKIMIMIZIN BÜYÜK BAŞARISI...."balıklı makalesini sız değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

BAYAN VOLEYBOL TAKIMIMIZIN BÜYÜK BAŞARISI....
06 Eylül 2023 - 00:23

KAMUOYUNA.....

      BAYAN VOLEYBOL TAKIMIMIZIN BÜYÜK BAŞARISI....

    Bayan VOLEYBOL Takımımız ; 03.09.2023 günü akşamı SIRBİSTAN  Bayan VOLEYBOL Takımını 3= 2 Yenerek Avrupa Şampiyonu oldular...
    Hepimiz heyecanla  maçı izledik... Kurulan ve GALİBİYETİMİZ ile sonuçlanan Bayan Voleybol Takımımızın İKİ Bayan Sporcusu; oyun kurma ve diğer arkadaşlarını yönlendirmelerde oldukça etkiliydiler.
 Birisi Takım Kaptanı EDA...Diğeri de KÜBA da Ülkemize yerleşen Sporcu Kızımız...
     Bu Kızımız ile ilgili; yorumları...Hoş olmasa gerek...Ankara eski B.Belediye Başkanı Sayın GÖKÇEK...Size yakışmadı...Ama; Siz hala Siyasi ekolün sınırları içindesiniz. Yalnız; SPOR  Ülke adına yapılır. 
 Küba Asılı  Voleybolcu Kızımızın başarısı  tartışılmaz...O ;  maç süresince sırtında Türk bayrağını taşıdı ve oyunu ile de hepimizi gururlandırdı. Maçın Lehimize sonuçlanmasında da çok çok  büyük katkısı oldu.
    Kızımızın; Voleybol Spor Okulu olduğu ve Kızlarımızı bu spora yönlendirdiğini de yeni öğrendik.
     Yalnız; SPOR Müsabakalarında Siyasi Ekol öne çıkmaz...
     Voleybol Takımızda görev alan önce Sporcu KIZLARIMIZI sonra teknik Kadroyu tebrik ederim...
          Ben; Ülkemin Sporuna...Üretimine.. Eğitimine ...Sağlık Birimlerine.. Her türlü destek olan herkesi tebrik ederim...Benden büyük olanların ellerinden, küçük olanlarında gözlerinden öperim...
     xxxxx
    Bugün metrobüs ile saat 11:00 de Ofisime gidiyorum...Yolcular arasında  KIZ VOLEYBOL TAKIMIZIN Başarısı konuşuluyor ve tartışılıyor.
     Ancak; bazı Yurttaşların; KÜBA 'da  Ülkemize Yurttaş olarak gelen ve Takımda çok Başarılı olan KIZIMIZ ile ilgili; (seviyesiz)  Yorumlar konuşuluyor...
     Bir kaç Yurttaşımız da endişelerini dile getirdiler...
   " TÜRKİYE; İRAN'a DÖNÜP;ŞERİAT YÖNETİMİ ile Yönetilir mi?..."
   Evet, ağır ve endişe verici bir soru...Cevabımda şöyle oldu;
    " Türkiye ile İran Hudut Komşu Ülkedir ama...Eğitim ve Toplum yapısı farklıdır. Kuzeyden RUS TOPLUMUNDAN....Batıdan Akdeniz Ülkeleri başta olmak üzere; Avrupa Toplumları yanında komşu YUNANİSTAN ve BULGARİSTAN Toplumundan çok şeyler almıştır.
     Biziğm Toplum; BİR ASIR gibi bir süre de; DEMOKRASİNİN Kuralları ve Kurumları ile yönetilmiştir.
     Her nekadar bir ARAP KÜLTÜRÜ  Varsada; bu Kültür CAMİ de ve CAMİ CEMAATİNDEDİR...
      Demokrasinin Kurum-Kuralları ile yönetilen Toplumu; Demokrasi dışı sistemlerle yönetemezsiniz.
      İRAN; komşumuzdu ama, Türkiye farklı...İran; Düne kadar ŞAHLIK ile yönetildi...Şimdide Din Kurumları ve Kuralları ile  HUMEYNİ SİSTEMİ Kalıntıları ile yönetilmektedir.
      xxxxxxxxxxx
     Tarih boyunca Toplumların eğemen güçleri ve onların temsilcileri her zaman  BİLİME saldırdlar. Karşılarında her zaman BİLİMİ ve Bilim Adamını  gördüler...Aydınlıktan korktular...Işıktan korktular... Gerçekten korktular...Özgürlükten ve Demokrasiden korktular... Uyanan İnsandan ve   Halktan korktular....
     17. Yüzyılın dev adamı  GALİLE'ye saldırdılar. "Sanıyorum bu dünyada bilgisizliğin bilime karşı duyduğu  KİN ve NEFRETTEN daha zorlu bir KİN ve NEFRTE  yoktur.." diyen Galile'ye...
     Bu Karanlık Güçler; COPERNİC Sistemini geliştiren  GİORDONO  BRUNO'yu  TANRI Tanımamazlıkla  suçladılar. Ve 7 Şubat 1600 Tarihinde  ROMA'da CAMPE DEİ FİORİ' de odunlar üzerinde yaktılar.
     Ama; 294 yıl sonra  1894 de ROMA'nın aynı meydanında; yani Yakıldığı  Meydana HEYKELİ dikildi.
     Fransa Devriminden sonra  Çağdaş KİMYANIN  Kurucusu ve " Doğada hiç bir şey kaybolmaz, hiçbir şeyde  yeniden  var olmaz. " kuralını bulan LAVOİSLER' i ; " Cumhuriyetin Bilim Adamlarına gereksinimi yoktur." düşüncesi ile Giyotine gönderdiler.
         Bilim Adamı düşmanlığı, Bilim düsmanlığı, kitap düşmanlığına  ve sanat düşmanlığına dönüştü. Kitleler halinde kitaplar YAKILDI  ve YASAKLANDI...  Düşünce ve Sanat zincire vuruldu,Bilimin, sanatın, felsefenin, yani insanlığın tüm entellektüel mirasının yayılmasına , kuşaktan kuşağa  insanlığa malolmasına  hizmet eden  ve düşünürün, sanatçının, bilim adamının vazgeçilmez desteği, yardımcısı olan bu nesne  düşman ilan edildi.
      Kağıtlar üzerine yazılı, düşünce ürünü bu ışıklı bilgiler , insanlığın ,uygarlığın dostu  olan bu  kutsal miras mahkum edildi...
        Yaşlı tarih, Cehaletin bilime karşı olduğu , burada sadece bir kaç örneği verilen  sayısız  saldırıları ve cinayetleri ile doludur.
        Ne Var ki; Tüm bu cinayetler ve saldırılar varlığı ve inancı kaldıramadı. Varlığın yarılmaz parçası düşünce, sed tanımadan, yüzyılları aşarak günümüze ulaştı. GİYOTİNDEN Can cerenlerin, İdam edilenlerin, odunlar üzerinde yakılanların, insanlık dışı işkencelere  tabi tutulanların  eserleri, düşünceleri, insanlığa, insanlığın mutluluğuna  ışıklarını serpti. Düşünceleri BİLİM oldu ve  Üniversitelerde ve Okullarda okundu. Eserleri bir kültür mirası olarak nesildennesle, dönemden döneme insanlığın kurtuşuşuna  katkıda bulundu. İnsaninsanca olan her şeyi sevdi.
           Bugün ulaşılan uygarlık düzeyi küçümsenemeycek bir boyuta ulaştı. Bu düzeyi, kölenin  efendisine, işçinin patronuna, ezilen Ulusların ezen EMPERYALİZME  karşı verdiği savaşa borçluyuz.
      Bugünlerde içinde bulunduğumuz  sistemin boyutları, bir KURTULUŞA ulaşmaktan uzaktır. İnsanlar hala eğitimsizliğe , sömürüye,işkence  ve baskıya başkaldırıları devam etmektedir. İnsanlar ulus olarak bağımsız ve her türlü sömürüden  uzak ve kendi kişiliğini ve özgürlüğünü kazanmış aşamaya geleceklerdir.Kölelik ve sömürü düzeninden insanlar nasıl kurtulmuşlarsa, Demokratik düzene de ulacaklardır.
     Ezilen insan topluluğu ve  halklar bu güne dek de yenilmedi. Tarihin tüm gelişmeleri EZİLENLERDEN taraftır. Bu olğu, bir DOĞA YASASIDIR. Bu olguyu anlamayanlar ve anlamak istemeyenler  ise çıkarları peşinde olanlardır.
        xxxxx
     Dünyadaki; Büyük ve güçlü Devletler her zaman Küçük  Devletlerin her yönden gelişimini engelemektedirler...Bu Ulusların en büyük silahı ve gücüde DİNİ gelenekler ve Kaderci Felsefelerdir.
      Asya ve Afrika Ülkeleri  devamlı olarak bu siyasi kıskacın içinde tutulmaktadırlar....
       En küçügünden en büyüğüne, en ilkelinden  en gelişmişine, en geçicisinden  en kalıcısına kadar tüm  sosyal topluluklarda; "YÖNETENLER ve YÖNETİLENLER " arasında temel bir ayrım kendiliğinden doğar. Her toplumda veya modern bir Ulusta  daima EMİR Verenler ve bu EMRE UYANLAR Vardır. Bu ayrım az veya çok  belirli, yönetimin örgütlenişi az veya çok, yetkin olabilir. Ama böyle bir farklılaşmaya  ve örgütlenmiş  bir  iktidara her zaman rastlanır.
       Bazı Toplumbilimcilere göre;  İnsanlığın ilkçağlarında  YÖNETENLER-YÖNETİLENLER Ayrımının olmadığıdır. Onlara göre İktidar belirli kişlerce kullanılmıyordu.Herkes toplumun kabül ettirdiği genel ilkelere  uymak zorundaydı. Bu durumda herkes " YÖNETEN.." ve bu durumda da "YÖNETİLEN " yoktu... Çok sonraları topluluğun bazı  fertleri bu ortak ilkeleri, çıkarları doğrultusunda kişiselleştirmişlerdir. İKTİDARIN KİŞİSELLEŞMESİ ilkesi oluşmuştur.
      Şunu kesinlikle kabül etmemeiz gerekir ki; bu güne kadarki tüm ilkel toplumlarda, bir iktidar KİŞİSELLEŞMESİ olmuştur.
     Modern toplumlarda; Halkın, halk tarafından yönetildiğini söylemek, hiç bir şey söylememektir. Her kurulun içinde daima bir HİZİP  ve etkin bir azınlık da olur ve kitleyi de peşinden sürükler.
      Bence; Hiçbir Toplumda GERÇEK DEMOKRASİ,Asla Olmamaıştır. Belki de OLMAYACAKTIR... Çoğunluğun  yönetmesi  ve yönetilmesi  doğal düzene de aykırıdır.
     Geniş bir anlamda; belirli bir sosyal grupta, Yönetenlerle-Yönetilenler arasındaki ayrımın aldığı şekil ile de SİYASAL REJİM olarak adlandırılır. Dar anlamda ise;SİYASAL REJİM sadece  insan toplumunun  özel bir biçimi olan ULUS'un  Yönetim yapısını belirtir.
      Sonuç olarak; " Her Siyasal rejim, bir sosyal topluluk içindeki yönetenlerin örgütlenmelerinden ve varlıklarından doğan sorulara verilen cevap bütünü olsa gerek..."
      Tüm Toplumlar ; bu aşamalardan geçerek, bu günkü Çeşitli ULUSAL TOPLUMLARI Oluşturmuşlardır.
     Türk Toplumu...Alman Toplumu...İtalyan Toplumu...Yunan Toplumu ve Rus Toplumu bu oluşumları yaşayarak geçmiştir.
                           xxxxx
      1960 lı Yıllar....Fenerbahçe Spor Külübümüzün Yıldız FUTBOLCUSU merhum LEFTER KÜÇÜKANDONYADİS....
    Stadda; Kendini bilmez bir grup seyirci tarafından; LEFTER'e yönelik olarak; " KEFERE!.....KEFERE!....KEFEREEEEE !...." diyerek bağırdılar.
     Merhum LEFTER!in Stadda O kendini bilmez SEYİRCİLERE Cevabı da şu oldu:
      "BEN  KEFERE DEĞİLİM !....AY YILDIZLI  TÜRK SPORCUSUYUM!..."
       Tabi ki; bu tezahürat ve LEFTER' e  yönelik sözler; Devletin Yetkilileri yanında; Spor Külüpleri, Sporcular, Sivil Tolum Kuruluşları, Basın tarafından çok büyük protestolara neden oldu...
     Kız  Voleybol Takımızın, Başarısını Ülkemizdeki ŞERİATÇI ve sözde Bazı Dinci Gruplar hazmedemediler...
     Pekiyi...." KURTULUŞ  SAVAŞINDA KEŞKE, YUNAN GALİP GELSEYDİ..."  diyen Zavallılarla ne farkları vardır bu kişilerin?.... 
      KIZ VOLEYBOL TAKIMIZIN;
     GALİBİYET Sevinci...Kızlarımızın Sevinç Çığlıkları...Hepimizi gözyaşlarımıza boğdu...
     VELEYBOL TAKIMINDAKİ KIZLARIMIZI -bende iki kız babasıyım-BABA Sevgisi ile kucaklıyorum....                                                                        
       Evet.... Benim ATATÜRKÇÜ KIZLARIM....                                                                                             
         Ülke Sizinle GURUR DUYUYOR....                                                    
       Başarılarınızın  Devamını dilerken de; KIZLARIMIZ da;  Yanında bir HUKUKÇU BABA  olarak  olduğumu da, unutmasınlar....
       Saygı ile...

Bu haber 718 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • M. CANKALP
    1 yıl önce
    Değerli Dostum. Yszıyı okurken, İnan Gençliğim ve yaşadıklarım göz önünden geçti. Kayseri _ Sivas olayları sebebiyle Kayserili öğrencilerin Kırşehir Öğ. Ok.da tahsil hayatlarına devam etmeleri, bugün hatırlanmıyor. Yazınızın özeti, Tarih, Tekerrürden ibarettir, sözünün Güncelleşmiş hali. Sonuç olarak, Şahsen çok özel ve güzel konuları İçeren yazınız nedeniyle sizi Kutluyorum. Dilerim, Çok sayıda kişi okur ve üzerinde Düşünür. Selam ve Sevgiler.