Bahadıroğlu'nun o yazısı:
O yıllarda Risale-i Nurların basımı yasak olduğu için, kendi kitabımızı kendimiz üretiyor, ruh dünyamızı olgunlaştırmaya çalışıyorduk.
Sonra menfez açıldı: Risaleler modern matbaalarda yıllar boyu basıldı. Milyonlarca muhtaç yürek onlarla beslendi.
Derken, amaç ve niyet ne kadar iyi olursa olsun, 2014 Martından bu yana matbaalar sustu. Bantlardan nur akmaz oldu. Ve sanki vatanı çepeçevre sarıp bela ve musibetlerden koruyan gizli kalkan kalktı: Üstümüze bela ve musibet yağmaya başladı.
Maden kazaları, trafik kazaları, sel felaketleri, Gezi olayları, Kobani bahanesiyle ateşlenen fitil, sokak hareketleri arka arkaya sökün etti Yüz yıla bile fazla gelecek olumsuz olayları son bir yıl içinde yaşadık.
Hayrın susturulması, şerri celbeder derler!
Suçlu-sorumlu filan aramıyorum; Risale-i Nurun safiyetini korumak gibi halisane bir bir niyetten yola çıkıldığını biliyor, Abilerin endişesini de anlıyorum. Bendeniz, sadece Risale-i Nurların basılabileceği bir zemin arıyorum. Nasıl olacaksa, bu artık olmalı.
YORUMLAR