İtalya’dan Roma’nın güneyindeki bir çiftlikten gelmişti. Amerika’ya ne zaman ve nasıl geldiğini bilmiyorum. Bir akşam onu garajımın arkasındaki araba yolunda buldum. 1.60 boylarında, zayıf bir adamdı.
– Çimleri biçerim, dedi. Kırık dökük İngilizcesini anlamak zordu. Adını sordum;
– Tony, dedi. Çimleri biçerim.
Tony’ye bir bahçıvan tutacak kadar param olmadığını söyledim. Sonra tekrar,
– Çimleri biçerim, dedi ve gitti.
Evime gittiğimde canım sıkılmıştı. Evet bu buhran günleri zordu, ama yardım için kapıma gelmiş bir insanı nasıl geiri çevirirdim?
Ertesi akşam işten eve geldiğimde çimler biçilmiş, bahçedeki yabani otlar temizlenmiş ve yürüyüş yolları tırmıkla düzeltilmişti. Karıma ne olduğunu sordum. Karım,
– Bir adam garajdan çim biçme makinesini çıkardı ve bahçede çalışmaya başladı, dedi. Onu senin tuttuğunu sanmıştım.
Ona bir gece önce olanları anlattım. Adamın para istememesi ilginçti.
Sonraki iki gün çok meşguldüm. Tony’yi tamamen unutmuşum. İşimizi yeniden kurmaya ve işçilerin bir kısmını fabrikalara geri getirmeye çalışıyorduk. Cuma günü eve erken döndüm ve garajın arkasında yine Tony’yi gördüm. Yaptığı işe iltifatlarda bulundum. Ona küçük bir, haftalık ayarladım ve Tony her gün gelip bahçeyi temizlemeye ve ufak tefek işler yapmaya başladı. Karım Tony’nin ağır şeyleri taşımakta ve gerekli onarımları yapmakta kendisine çok yardımcı olduğunu söyledi.
Yaz geçti ve güzle beraber soğuk rüzgarlar geldi. Bir akşam Tony bana
– Kar çok yakın, dedi. Kış gelince, siz bana fabrikada kar kürüme işi verir misiniz?
Böyle bir sabır ve umudun karşısında ne yapabilirsiniz ki? Aradan aylar geçti. Personelden bir rapor istedim. Bana Tony’nin çok iyi çalıştığını bildirdiler Bir gün Tony’yi garajın arkasındaki buluşma yerimizde buldum.
– Çırak olmak istiyorum, dedi. İşçileri eğiten çok iyi bir çıraklık okulumuz vardı. Fakat Tony’nin projeieri ve mikrometreleri okuyabileceğinden ya da kesin doğruluk gerektiren işleri yapabileceğinden şüpheliydim. Ama ona nasıl hayır diyebilirdim ki?
Tony çırak olmak için bir ücret kesintisini kabul etti. Aylar sonra onun becerikli bir bileyici olarak mezun olduğunu öğrendim. Mikrometre üzerinde bir santimin milyonda birini okumayı ve üzerinde bir parça elmas bulunan bir aletle biley çarkını düzeltmeyi öğrenmişti.
Bir iki yıl sonra Tony’yi her zamanki bekleme yerinde buldum. İşi hakkında konuştuk ve ona ne istediğini sordum.
– Ev almak istiyorum, dedi. Kasabanın çıkışında satılık bir ev bulmuştu, tam bir virane. Bankacı bir arkadaşımı aradım. .
– İnsanın kişiliğine göre borç veriyor musunuz? diye sordum.
– Hayır, mali açıdan bunu kaldıramayız, dedi.
Bir dakika. O çalışkan bir adam. Hem de karakterli dedim. Buna damgamı basarım. İyi bir işi de var. Neden biraz hoşgörü göstermiyorsun? Yıllarca oradan başka bir yere gitmeyecek. En azından faiz öder.
Bankacı istemeye istemeye 2 bin dolarlık bir ipotek anlaşması yaptı ve Tony’ye evi peşin ödemesiz verdi. Tony çok heyecanlıydı. O zamandan itibaren Tony bizde bulduğu sokağa atılmış her şeyi – kırık bir ekran, bir parça donanım malzemesi, karton paketler – toplayıp evine götürmeye başladı.
İki yıl sonra Tony’yi buluşma yerimizde buldum. Biraz daha kendinden emin duruyor gibiydi. Kilo almıştı. Gözlerinde kendine güven okunuyordu. Gururla,
– Evi sattım. 8 bin dolar aldım, dedi.
Şaşırmıştım
Ama Tony evsiz nasıl yaşarsın? diye sordum.
– Bir çiftlik alıyorum, dedi.
Oturup konuştuk. Tony her zaman bir çiftlik almayı hayal ettiğini anlattı. Domatesi, biberi, İtalyan türü beslenmesi için önemli olan bütün sebzeleri seviyordu. İtalya’daki karısını, oğlunu ve kızını yanına çağırmıştı. İçinde bir ev ve hangar bulunan küçük, terk edilmiş bir toprak parçası bulana kadar kasabanın etrafında gezip durmuştu. Şimdi ailesiyle birlikte çiftliğine taşınıyordu.
Bir süre sonra bir pazar öğleden sonrası Tony üzerinde özenle seçilmiş bir kıyafetle bize geldi. Yanında İtalyan bir adam vardı. Çocukluk arkadaşını Amerika’ya taşınmaya ikna ettiğini söyledi. Onu Tony destekliyordu. Bana göz kırpıp, arkadaşıyla beraber şimdi kendisine ait olan küçük çiftliğe geldiklerinde arkadaşının hayretler içinde “Tony, sen milyoner olmuşsun” dediğini anlattı.
Başarılarınıza Rehber Olacak Başarı Öyküleri Kitabından
YORUMLAR