Hatay, 2000 yılı aşkın tarihi boyunca depremlerde yaklaşık 60 kez yıkıldı. Son depremde ağır hasar ve on binlerin ölümü ile ülkede kapanmaz bir yara açtı. Atatürk’ün çetin mücadelesi sonucu; 21 yıl sonra Anavatana en son katılan kültür ve hoşgörü şehri Hatay’ın tarihi acı ve mücadelelerle doludur.
Erzurum ve Sivas kongreleri karar ve ilkelerini M. Kemal Paşa, Rauf Bey’e gönderilerek, Meclis-i Mebusan da 28 Ocak 1920'de "Misak-ı Milli" olarak kabul edildi. Fakat Batum, Musul- Kerkük, İskenderun-Antakya (Hatay) ve Batı Trakya sınırlarımız dışında kaldı. (İsmail Soysal, Türkiye'nin Siyasal Antlaşmaları - Cilt 1. S. 10)
Hatay mücadelesinin öncüsü Tayfur Bey(1892-1980), Mursaloğlu, Mustafa Şevki Paşa’nın oğludur. Babası Oğuzların Bayat boyundandır. Tayfur Sökmen’in çocukluk ve gençliği Hatay Kırıkhan’daki Bâyezid-i Bistâmî türbesinin yanındaki konakta geçti.
Tayfur Sökmen, I.Dünya Savaşın da 1915-1916 yıllarında askeri sevkiyatta görev aldı. Halep’te istihbarat faaliyetlerinde bulundu. M Kemal Paşa ile bu görevdeyken tanıştı. Hatay, Fransızlarca işgal edilince silahlı direnişi başlattı, Atatürk’ün talimatı ile Reyhanlı Kuvayı Milliye teşkilatını kurdu.
Sakarya Zaferinden sonra, Fransa ile yapılan antlaşmada Hatay sınırlarımız dışında kaldı. Fakat Türk kültürünün korunması ve Türkçenin resmi dil olması sağlandı. M. Kemal Paşa ile görüşen Tayfur Sökmen, antlaşma hakkında bilgi aldı. “İnşallah sizleri de kurtaracağız, şimdi memleketinize dönün çalışın, zorlukla karşılaşırsanız bize başvurunuz.” Teminatını aldı.
Fransızlar, Hatay da antlaşmaya uymadıkları gibi, Türklere baskıyı artırdılar. Tayfur Sökmen’in faaliyetlerini kısıtlayıp, evine baskın yaptılar. Yakalanmayınca, vurulması yönünde emir çıkarıp, gıyabında ölüm cezasına hükmettiler. Bu olaydan sonra Adana’da faaliyetlerine devam etti. “İskenderun, Antakya Türk Yurdu Cemiyetini” kurdu.
Lozan görüşmeleri sürerken, Adana’ya gelen M. Kemal Paşa, Hatay’dan gelen bir grup tarafından karşılandı. Gruptaki dört kız tarafından taşınan “Gazi baba bizi kurtar” yazılı pankartı gören Atatürk: “Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde esir kalamaz!” Diyerek bu konudaki kararlılığını belirtti.
Tayfur Sökmen’in soyadını Atatürk verdi. Onun isteği doğrultusunda 1935’de Antalya bağımsız milletvekili seçildi. Bağımsız mebus olmasının sebebini İsmet İnönü’ye sorunca, “Gazi’nin talimatı” denildi. (Atatürk Ansiklopedisi)
1936’daSuriye’nin bağımsızlık anlaşmasında Fransa, bölgedeki hak ve yükümlülüğünü Suriye’ye devretti. Türkiye Sancağın, Suriye gibi bağımsız olması tezini savunuyordu. Atatürk TBMM konuşmasında, “Türkiye ile Fransa arasındaki meselenin İskenderun Sancağı olduğunu bölgeye “Hatay” adı verildiğini ifade ederek, “Hatay Egemenlik Cemiyeti” olarak mücadelenin sürdürüleceği talimatını verdi. Atatürk, davaya resmen el koymuştu.
Atatürk’ün talimatı ile Tayfur Sökmen, Dörtyol’da Hatay halkının Fransa’dan taleplerini içeren bir konuşma yapar. Fransa, bu konuşma ve faaliyetlerinden rahatsız oldukları için Atatürk’e “Hududumuzda bir mebusunuz, halkı aleyhimize kışkırtacak şekilde bir konuşma yapması, dostluğa aykırıdır.” Diye şikâyette bulundular. Atatürk de bu şikâyete; “O mebusumuz bağımsızdır. Anayasamıza göre, müstakil mebuslara istediği şekilde konuşma hakkı vermektedir. Bu itibarla o mebusa müdahale edemeyiz…” Cevabı verilir.
Atatürk, Tayfur Sökmen’e; “Neden bağımsız mebus olduğunu anladın mı? Az kaldı, Antalya’daki L harfi K olacak ve Antakya’dan seçileceksin” Atatürk’ün yıllardır kafasındaki plan gerçekleşiyordu…
Türkiye ile Fransa arasında devam eden görüşmeler sonucunda Hatay için hazırlanan statü ve anayasa 29 Mayıs 1937’de Milletler Cemiyeti tarafından kabul edildi. Aynı gün Cenevre’de Türkiye ile Fransa arasında Hatay’ın toprak bütünlüğü ve Türkiye-Suriye sınırını garanti altına alan anlaşmalar imzalandı.
Halkın büyük sevinç gösterileri arasında 25 Ağustos 1938’de Antakya’ya gelen Tayfur Sökmen, 2 Eylül 1938’de, Hatay Millet Meclisinde devlet başkanlığına seçildi. Türkiye ile Fransa arasında yapılan görüşme ile, 23 Haziran 1939’da Hatay’ın Türkiye’ye katılıma anlaşması imzalandı. Hatay, 21 yıllık mücadele sonucunda Millet Meclisi’nin oybirliği ile Anavatana katıldı.
Suriye yıllardır Hatay’ı kendi haritalarında göstererek Hatay’la ilgili yayılmacı emelinden vazgeçmemiştir. Suriye kökenli sığınmacılar bu ilimizde nüfus demografisini değiştirmektedir. Sığınmacıların nüfus artış oranı yüksektir. Şu anda bu bölgemiz adeta “sesiz işgalle” karşı karşıyadır.
Suriye, yıllarca PKK elebaşını barındırarak ve eğitim kampları vererek açık düşmanlık yapmıştır. Suriyeli sığınmacılar ileride milli güvenlik sorunu çıkarma riski taşımaktadır. Hatay ülkemizin Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatleri açısından da stratejiktir…
Hatay, Osmanlı döneminden beri nüfus hareketleri kontrol edilmiş, Türkmen aşiretler iskan edilmiştir. Bu bölgede yabancıların mülk edinmesi her zaman takip altında tutulmuştur. Hatay Tarım İşletmesi Müdürüyken Milli Güvenlik Kurulu’na Brifing sunmuştum. Devletimiz, stratejik il ve bölgelerimiz gibi Hatay’ı yakından izlemekteydi.
Suriye Halk Meclisi, 2 Aralık 2022’de, Hatay’ın Türkiye’ye katılmasının 82’nci yılında: “Hatay’ı geri almak için her şeyi yapacağız!” Hadsiz beyanatını vermiştir.
6 Şubat Depremi en büyük yıkımı bu ilimizde yapmıştır. Haliyle bölgeden göç başlamıştır. Hatay bölgesi kısa zamanda ihya edilerek yerleşik ahalinin göç etmesine gerek bırakılmamalıdır. Atatürk’ün hastayken hayatını riske atarak kazandığı güzide vatan toprağının muhafazası ve ihyası için her türlü tedbir alınmalıdır. Zekeriya HERDEM 21.03.2023 ANKARA.
YORUMLAR